Dans edemediğinden şikayetçiydi oysa aslı olan yanlış şarkıyı dinliyor olmasaydı..Hep böyle hissederdi hiç dansa kalkamayacak, hiç şarkı söyleyemeyecek, hiç sevemeyecek hatta hiç yazamayacakmış gibi..Kendine çizdiği ya da onun için önceden belirlenmiş olan döngüden çıkamayacak oluşunun hüznüyle öylece şarkıyı dinler, dans edenlere karşı sigarasını yakar ve iç geçirirdi..Fark edemezdi müzik değişince dansında değişeceğini, belki de fark etmiş olsa dahi müziği değiştirecek cesareti ve dermanı bulamazdı içinde..
Böyle uyandığın kaçıncı sabah diye sorsanız alelade bir zaman dilimi söyleyip geçiştirirdi karşısındakini, avuturdu kendini ta ki o geceye kadar..Mabedi derdi bazı yerlere öyle her an gitmezdi çünkü bilirdi oralarda yeni paragrafın ilk kelimelerini yazdığını..Gittiğinde muhakkak keskin kararlarla kalkardı oradan yeni kararlar vereceği ana kadar da pek kullanmazdı oraları..Balkonda ardı arkası kesilmeyen düşünceler basıyordu küllüğe yaşlı bir kadının kaldırımda dans ettiğini görene kadar..Kadını son selamını verene kadar hayranlıkla izledi..Dansın ve müziğin ritmi öylesine işliyordu ki içine, kalbinin beton ormana dönüşmeye başladığı yerde bir filizlenme hissetti..Bir hışımla kalktı yerinden son düşünce kırıntısını bastı küllüğe ve taktı kulaklığını başladı yürümeye..En sonunda senfonisini oluşturacağı köprüye ulaşmıştı sarkıttı ayaklarını, kulağında Haggard, atmosferin zaman algısına aldırış etmeden izledi, düşündü, konuştu kulağına gelen seslerle..
Hepsi benim gerçeğim mi teorim mi ?
Tanrının oraklı kuklası mıyım yoksa kendi simülasyonumun tanrısı mıyım ?
Cevabına aldırış etmeden bir dolu soru soruyor her soruyla yeni kararlar zinciri oluşturuyordu..Bu yoğun kavgasını kendisiyle yaparken soluk soluk kalmıştı..Her anını hissediyor sanki uzun zaman sonra ilk kez nefes alıyormuş gibi havayı derin derin soluyordu..Nokta, gülümsedi ”yanlış şarkıyla kalabalığa gösteri yapmaktansa doğru şarkıyla kendine sarılmak” dedi ayaklarını uzattığı boşluktan çekti kendinden emin bir şekilde köprünün altından aceleyle bir yerlere giden, sağa sola aldırış etmeden yürüyen, içinde bulunduğu ama hiç görülmediği o kalabalığa selamını verdi ve dansına başladı..Kuğu gibi süzülüyor şarkının en asabi yerinde içindeki öfkeyi kusarcasına durmaksızın dansa devam ediyordu..Şarkı bitti son bir hamleyle gökyüzüne gülümseyen bir selam gönderdi..
Köprüden ağır ağır inerken bir burukluk vardı içinde ve tarifi 29 harfle devrim yaratacak bir haz..Kendini bağlı hissettiği zincirler sanki köprünün merdivenlerinde tek tek kırılıyor her adımında kendi özgürlüğünü yaratmaya daha da yaklaşıyordu..
Ve son basamak..
”Hayat sevdiklerimle savaştırıp sevmediklerimle seviştirmiş beni” dedi ve ekledi ”bu benim çemberimin yanılgısı” ..Önce müziğini değiştirdi sonra dansını buysa ”yeni çemberimin gerçeği” dedi..

Yorum bırakın