Neden üzerinde takım elbise vardı? O papyon da neyin nesiydi öyle? İçinde bulunduğu bu şamata ve kulak kabarttığı o tanıdık müzik.. Kendi içinde zincirleme oluşturan sorular ve öte yandan güvende hissettiren o müziğin de etkisiyle olduğu yerde birkaç saniye sendeledi o anda garsonlardan birinin durup ”oho merhaba sayın 13 hoş geldiniz uzun zaman oldu değil mi (gülümsemesi göz kırpar ve) her zamankinden mi” demesiyle başını savuşturdu ve (yutkunarak) ”13 mü 13 de neyin nesi böyle” diye tam konuşmaya başlamıştı ki sadece garsonun arkasından bakmakla yetindi çünkü garson bu tanıdık yüze bir merhaba deyip çoktan içkileri almak için uzaklaşmıştı.. Derin bir nefes alıp düşünmeye başladı buraya ne zaman geldim peki, ne bu şimdi bir tür rüya mı?
(sizi baştan uyarayım arkadaşlar yazarın sevilen yönetmen Nolan ile bir akrabalığı yoktur bu satırlardan sonrası inception ile doğru orantılı ilerlemeyecektir.)
Düşünce okyanusunda boğulacakken, etrafa sorgulayan gözlerle bakınırken bir an göz göze geldiği orkestra şefini tanıdığını fark etti ”bu bu o parkta ki adam! vay be ne kadar da genç görünüyor ama ama o, o günden sonra onu bir daha hiç görmemiştim” diye kendisiyle konuşarak orkestranın yanına doğru ilerlemeye başladı ”13 mü hassikomedya gerçek olabilir mi” dedi, yandan çarıklı bir gülüş attı ve durdu. ”Siz, sizi tanıyorum fakat adınızı hatırlayamıyorum”. ”Merhaba ben 42” diyerek gülümsedi orkestra şefi.. ”Anlayamıyorum buraya nasıl geldiğimi bulamamışken şimdi de karşımda bu aptal rakamlar var 13, 42 bunlarda neyin nesi bir şifre mi? ”. Gülümsemesine kelimeler ekleyerek devam etti orkestra şefi ”buraya nasıl geldiğini biliyorsun 13 burada neyi aradığını da ve aptal dediğin o rakamları söyleyen kişinin kim olduğunu da sadece düşün ve doğru soruyu bul” dedi ve müziğe devam etmek üzere ayrıldı yanından..
(Bu arada yazar 13 korkusu yaşamıyor ayrıca 42 sayısını da Konyalı olduğu için seçmedi teşekkürler)
Müziği duyabilecek kadar uzağa oradakileri detaylı görecek kadar yakına yani balkona doğru ilerledi..Yavaş yavaş düşüncelerini kontrol etmeye başladı, bir maestro edasıyla elini havaya kaldırdı orkestrayı durdurdu ve bir anda farkına vardığı şey hoşuna gitmiş olacak ki o kıkırdayan piç gülüşünü savurdu dudaklarından ”tamam” dedi ”anlaşılan yine fazla kafein almışım kendimi kontrolsüzlükten kurmayı başarmam gerek bunu not edelim ve şu zihin sarayı olayına kafeinsiz dalmayı ve bir daha ki sefere papyon takmamayı da notlara ekleyelim ve devam edelim, hadi ama neydi o soru? ” dedi kendi kendine bir süre düşündü alnından akan teri hissedip açtı gözlerini, yutkundu, derin bir nefes aldı ve tekrar daldı sarayın avlusuna. Bu sefer ne şenlik vardı ortada ne kuru kalabalık, yıldızların parlaklığına ve sessizliğine eşlik eden iki gölge ve ortamın sessizliğini bozacak olan ilk kelimeler..
13: Demek sadece ikimiz varız şu an (gülümser ve) bir de şu müzik ha. Eee 42 tam yedi buçuk yıl oldu söz verdiğim gibi bekledim şimdi söyle bana şu sorunun cevabını, hayat, evren ve her şey hakkında tüm verileri bilmek istiyorum.
42:Bize neden rakam verdiğini hatırlıyor musun, ya da neden 13 ve 42 dediğini ?
13: 13 lasa bir sayı, hem altın oranın parçası, ayrıca mutlu sayılardan kendisi tam benim karakterimin özeti yani. 42 ise biliyorsun işte modern mit her neyse bunları konuşmak için yedi buçuk yıl beklemedim hayat ve evren diyorduk sana sorduğum şu sorunun cevabı hani..
42: Hadi ama 13 aptal biri değilsin sadece yıllardır aradığın cevabın 13 ve 42 olması seni hayal kırıklığına uğrattı. Sen her şeyin en dibini görensin sonuçta, daha derin daha düşündürücü cevaplar bekliyordun biliyorum rakamlar bile senin için rastgele seçilmiş olmazdı çünkü öyle özenle dizilmeli ki derin anlamları olmalı dimi..
13: (sinirlenir ve) ne yani bu rakamlar anlamsız mı diyorsun şimdi bana onca yıl boşa mı bekledin diyorsun..
42: seni hayal kırıklığına uğratan şey cevaplar değil 13 sorular. Soru sormayı öğrenemeden cevap bulmaya çalışıyor olmak. Tam olarak ne sorduğunu bilmiyor olmak..
Bir satranç ustasının attığı bu tokatın yüzünde bırakacağı izi göremeyebilir fakat hissedeceği kesindi..Yavaşça gözlerini açıp odasının penceresinden bahçesine doğru baktı onca zaman onca düşünce içerisinde kendisiyle yapayalnız kalmasının nedeni gerçekten bu olabilir miydi? Bir soru bir insanı ne kadar yanıltabilir? ..
…

Yorum bırakın