..KAOSUN BEŞ AŞAMASI..

İflah olmaz bir aptalın dünyasına kuş bakışı dalış gerçekleştireceğiz birazdan. Kemerlerinizi sıkı bağlayın çünkü bu kadar aptallık silsilesi karşısında öfkeden deliye dönebilir, yenmekten tükenen tırnaklarla yazıdan ayrılabilirsiniz..

Aklım kesinlikle bana hizmet etmek dışında her şeye köle olmak konusunda müthiş bir istikrara sahip. Israr, hata yapmanın en kolay yolu. Bense yanlışların atlası, oturduğu yerden başkalarının keşfine ”şerefsizim bu benim aklıma gelmişti” isyanı, kendine yalanın efendisi, başkalarına mağdurun tanrısı olma yolunda emin adımlarla ve keskin ısrarla ilerliyorum..

Ev sahipliği yaptığım; öfke, anksiyete, depresyon, yetersizlik, mağduriyet, yalancı koma.. Komşusu olduğum; huzur, sevgi, heyecan, başarı, hayaller.. Bu sokak kimimizin duygularını boğazına düğümlüyor, kimimizin hayallerini şaha aldırıyor. Terazinin işleme mekanizmasında duygular ve düşünceler, davranışlara kırbaçla baskı uyguluyor. Güzel, şimdilik bunun bilincindeyiz.. Şimdi gelelim sürekli başa döndüren aptallığın, kaotik yapısını alaşağı etmeye. Ya da tekrar başa dönmek için aptallık etmeye..

Gözünü nefes daralmasıyla açmak, yine yaptım aynısını fısıltısıyla beyne darbe yapmak, geçmişin taktığı çelmeyle düşmek, üşengeçliğe uyduracak kılıf kalmadığı için içinde biriken öfkeyle yorganı sımsıkı tutmak. Sürekli kendinle kavgaya girişmek ama fight club’ın ana felsefesini unutmamak. Bundan kimseye bahsetmemek ve elbette kimsenin nitelendirdiği öznenin kişinin sadece kendisi olması..

Buraya kadar her şey karmaşa içinde geldiyse gözüne, güzel, devam edelim o zaman..

Uyandım, çapak kaplamış gözlerim, kendini suçlamaktan başka bir düşünceye sahip olmayan beynim, sürekli hesap kitap yaptığım geçmişim.. Kendimi hep ertelemem, insanlara koşa koşa gitmem, kendim dışında herkese faydamın ve el uzatmamın olması, iş kendime gelince hep pes etmem, vazgeçmem ve üşenmem.. Kendimle öyle güzel oynuyorum ki sonu artı ya da eksiye gitse bile fark etmez çünkü işin özünde hep kaybetmek var. İnsan kendine mahkumken, kendine mecburken ve kendisine çevrimdışıyken nasıl oluyor da başkalarına böyle ilgili ve müsait olabiliyor? Bu umursamazlığın, kendine göstermediğin sevginin başkalarına cömertçe verilmesi nasıl bir aptallığın eseri olabilir ki?

Kendini bu kadar yok sayan biri hayatı nasıl olurda var edebilir ki? Kendime duyduğum öfkeyle mahalleyi ateşe verebilirim. Yine de bunun için bile yerimden kalkmaya üşeniyorum. Evet, evet ben kendim için yaşamaya sürekli üşeniyorum. Başkaları söz konusu olduğunda uykumdan bölebiliyor, amigdalamı harekete geçirebiliyorum elbette. Aaa ama söz konusu bensem öyle umursamaz, öyle başıboş öyle suçluluk duygusuyla yüklü eylemlere meyilliyim ki, sorma gitsin. Hatta sor ya, baya baya hesap sor. Sen bu mahallenin Oblomov’u olmuşsun, aranızdaki fark onun oturması için sebepleri varken senin elinde kendine söylediğin yalanların var. Kendini oyalamaların, başarıyı hayatında var edemeyen üşengeçliklerin, başkalarının bahçesinin proletaryası, kendi evinin hüsrana uğratan fevri afacanı..

Aferin kızım, aferin hücreleri öfkeyle ve üşengeçlikle dolu yorgun savaşçım. Evren bi seni dansa kaldırmıyor zaten, bir seni yok sayıyor, bir sana kızgın. Halbuki şu pencereden bakabilsen, görmeyi bir başarabilsen. A tabi bunun için önce o lanet uyuşukluğunu aşıp, bataklığından kalkman gerekecek. Hareket etmen gerekecek, ilginçtir ki bu sefer kendin için. Bu kendine yalan söylemelerinin dini imanı yok, zincirlerle hayatında var olmaya, katlanarak büyümeye devam edecek. Ha tabi sözde bundan şikayetçi sen, lafın dışına çıktığında bundan gayette keyif alan yine sen..

Seçimlerini güdülerin yönlendirdi ve kaybettin işte. Verdiğin emeği, zamanı, sevgini, işte her ne halt verdiysen özünden. İnatla hareketsizliğinle bunları katlamaya işin özü kaybetmeye devam ediyorsun. E madem böylesin niye bu şikayet, gülüyor musun gerçekten, keyif alıyor musun ya gerçekten kendini böyle erdemle kırbaçlamaktan..

Hergelelik hayatta değil; önce duyguların, ardından düşüncelerin ve akabinde davranışlarında. Şimdi bırak şu kalem kağıtla edebi ağızları da o umursamaz ama şikayete boğulan hayatına geri dön. Çünkü seni senden başka alt edecek ne bir düşmana ihtiyacın var, ne ayağa kaldıracak dosta. Sen uslanmaz, kendini kandırmaktan vazgeçemeyecek, anca şikayet etmeyi bilip bunu değiştirmek için götünü asla kaldıramayacak kadar kibirlisin..

..SANA SENİNLE GEÇİRECEĞİN ÜŞENGEÇLİK, ERTELENMİŞ VE UMURSAMAZ BİR GÜNLE MUTLULUKLAR..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın