..28 YILIN EKSİK TANIMI, 1994..

Tembel, işe yaramaz, kendini kandırma ustası, hastalığa el pençe teslim olan, sözde iyileşmek için çabalayan eylemleriyse tam bir durağanlık örneği. Merhaba ben yeraltından notların yeni jenerasyonu..

Depresyon tanım konulduğu zamanları hatırlıyorum. Yataktan kalkabilmek, duş almak birkaç lokma yemek yiyebilmiş olmak bile Elon Musk kadar başarılı hissettiriyordu. Yaranın etrafında dolananlar yaralanmış kadar anlayamazlar. Bu yürümeyi öğrenmiş yetişkinle, emeklemeye yeni başlamış bebeğin arasındaki anlam gibi aslında. İkisi de kendi yetkinliği kadar hareket eder ve başarır. Şimdi bu örneği depresyon tanısı alanlara uyarlayalım. Bebek tam olarak ilk adımı atıp götünün üstüne düştüğünde yüksek kahkaha atar çünkü onun için tatmin edici bir adımdır bu. Yetişkinse yürümenin anlamını sorgulamaktan o kadar sıkılır ki ayaklarının ona ait olmadığı kanısına varır ve olduğu noktaya bırakıverir kendini. Görünürde ikisi de düşmüştür. Tek ve önemli bir farkla. Birisi yürümenin anlamına bakmaksızın düşmenin tadına varır, diğeriyse anlam karmaşasına öyle dalmıştır ki artık tadını alabildiği hiçbir şey yoktur..

Bebek için yaşamı hissetmek tek bir adım kadar basitken, yetişkin için hissetmenin hiçbir anlamı kalmamıştır..

Şimdi gelelim bu satırlara sebep olan varoluşsal krizlere. Krizlerin, problemlerin ortak noktası bir çözümün olması. Olanlar çözülür sonra yenisi çıkar sonra o da çözülür. Ve bu böylece sürer gider, kendi içinde bir düzenle. Bizim sorunumuzsa tam olarak bu düzensizlikte başlıyor. Sorunlar ortada çoğunun çözümü ise belli. Peki çoğalan sorunları çözümüz bıraktıran ne o zaman?

Hareketsizlik.. Paran mı yok, iş ara. Yorgun mu hissediyorsun, kıyak bir uyku çek. Çık bir yürüyüş yap, bak gökyüzüne, oksijenden bir fincan depola ve işte tamam. Şimdi gelsin sıradaki sorun..

Yataktan çıkabilmeyi başardığıma inandım önce. Arkadaşlarımla vakit geçiriyordum, çat pat yazmaya devam ediyordum, yürüyüşe çıkıyordum, uykum öyle böyleydi. Sonra ne mi oldu, hiçbir şey. Terapilerime devam ettim, ilaçlarımı bırakmadım, kendimi inziva adı altında eve kapattım, el uzatanları yok saydım, 2022 için efsane planlar yaptım, yalancıları ve sahte olanları kavgayla ya da sessizce hayatımdan uzaklaştırdım. Sesimi daha yoğun çıkarmaya başladım. İçimde ne varsa diyemesem bile bir kısmını hak edenlere söylemeye başladım. Arkadaşlarımla dolu bir liste yaptım. Küveti doldurup sefa terapisi yaptım. Ben bunu istiyorum deyip ASLA YAPMAM YA dediğim ne varsa çoğunu yaptım. Peki neden ruhum ve bedenim hala kapana kısılmış hissinde?

Kontrol bende değil. Kabullenmesi en zor şeylerden birisi bu. İstediklerini ağlamadan elde eden bir koç kadınından, yolunu kaybeden vasat bir burjuvaya döndüm..

Sevgiden yana olanla yandaş olan, soru sormaktan korkmayan, kendinden iyi olana karşısına rakip olmayı bileni, dünyanın yüküne Atlas olabileni isterken hayatımda. Şimdi muhatap olunan çirkinliğin sorgulamasını bir türlü aşamıyorum. Biliyorum, kahretsin ki biliyorum. Yalanlar devam edecek, iyi olan taşlanacak, doğruyu söyleyen kovulacak. Sonuç.. emeklemenin tadına gülümseyen bebekten, yürümenin anlamsızlığında boğulan yetişkine evrimleşmek olacak..

Günlerdir uyanmaya direniyorum, ehliyetim için almam gereken dersten kaçıyorum, sağlığım için yürüyüş ve sporu erteliyorum, arkadaşlarımdan eksik kalıyorum, borçlarımı kapatacak iş bulmak yerine kendimi kafein ve nikotine bağımlı kılacak kadar hareketsiz yaşıyorum. Hani iyileşmiştim. Hani farkındalığım artmıştı ve bir şeyler yapmak daha kolay olacaktı..

Bullshit!

Doktorun verdiği 5 yıllık istek tablosunu bile dolduramıyorken, yarınıma dair planları nasıl daha sağlıklı yapabilirim ki?

Dilerim sizi bacaklarınızdan daha sağlam taşıyanlar vardır hayatınızda. Böylelikle emekleseniz de, yürümenin anlamsızlığında boğuluyor olsanız da o yataktan sizi kaldıracak gücü hep bulursunuz..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın