..AŞKIN HALET-İ RUHİYESİ..

Küsuratı akılda şaşkınlık uyandıran bir mevzunun daha içine dalacağız. Boğulmadan çıkabilme dileğiyle..

Hiç aşık oldunuz mu? Böyle aşkın elden aldığı aklın yetkisizliğiyle saçmalayan bir takım insanlardan oldunuz mu hiç? 

Ben oldum, ilki platonik olduğu için, masumluğunu korudu. Tam 4 yıl kendi içimde yaşadığım kelebek ordusunun taarruzunun ne demek olduğunu çok daha sonra öğrenecektim. Hani çoğunun lise aşkı olur; ya kazık yer, ya evlenme hayaliyle gittiği üniversitede hayalleri yön değiştirir ya. Ben kendi içinde yaşayan, dışındaysa ağır ablayı oynayan aptal aşıklardandım..

Gel zaman git zaman zamanın karşısında kendini öğrenmeye çalışırken hayatın akıp gidişiyle sende savrulup gidersin ya hani. Tam o zamanın içinde birçok sevgilim oldu aslında. 17 yaşına kadar, kendi içimde yaşadığım dünyayı somutlaştıran seçimler yaptığımı düşünüyordum. Önce sevildim, sevdim, kavgalar ettim, gülümsedim, ağladım, kıskandım, kıskanıldım. Çoğu ilişkinin içinde barındırdığı gerek iz bırakan, gerekse hasta eden ne varsa tek tek yaşandı anlayacağın. Haklı olduğum çoktu, haksız olduğum da oldu elbet. Tabi asıl mevzu hakkın öneminden çok saygıyla sahip çıkabildiğinin önemiymiş. Yargılanacağım şeyler de yaptım, özgürlüğün tadını da çıkardım. Hep sevdim. Çoğu zaman sevildim. Herkesin aşk muhasebesi kendini alacaklı karşıyı borçlu çıkarır. O yüzden bu konuya girmek istemiyorum. Bağlanmanın 3 kolunu da denedim. Güvenle bağlandım önce, sonra  kaçmayı denedim, en yorucu olan kısmına gelince duvara tosladım. Kaygılarımla bağlandığımda, beni hasta edecek olan ikinci aşkın pençeleri arasında kalmıştım bile..

Beni tanıdığına inanan çoğu insanlar; güvenilir, deli dolu, fevri, cesur, girişimci ve değişik bir yapıya sahip olduğum konusunda hem fikir. Fikirlerime göre kısmen, davranışlarıma göreyse tamamen haklı olduklarını söyleyebilirim. Hatta şunları eklemeyi göz ardı etmeyelim; paylaşamayan, sürekli konuşan, merakına yenik düşen, niyeti iyi olsa bile eylemleri bazen kırıcı hale dönüşen, bazen kaosun elçisi, bazense sadece iyi bir insan olmaya çalışan birisi..

Gelelim bu hikayenin esas konusuna..  Yazıları takip edenler, sokağımda yaşayanlar son 1 senedir tedavi gördüğümü bilir. Hastalık hücreleri hepimizin içinde bulunabilir ve tetiklenmeyle ortaya çıkar. ruhsal, fiziksel fark etmez. Bunların bir dolu sebebi var, onları başka yazıda konuşuruz. Issız adam kafası yaşayan adamla yolarım kesiştiğinde, toplam ilişkilerin yarattığı enkazın yorgunluğu vardı üzerimde. Beni mükemmelleştirecek günahların peşinde savruluyordum. Budala olmanın verdiği yüksek enerjiyi, alçakça eylemler peşinde harcıyordum. Kendimi dinleme zahmetine girmediğim için doğruyla, yanlışla pek ilgilenemiyordum. Aşkın doğruyla yanlışla pek işi olmuyor zaten. Hem paylaşmak istenmeyen duygularım vardı, hem de yanında olunmasını istemediğim bir hayat çemberi. Derken geldik o malum akşama. Müzik, alkol, insan kalabalığı, sohbetler, fark edilenler, fark edilmek isteyenler derken tatlı ve küçük bir kutlama yapılıyordu. Önüme iki seçeneğin çıktığı ve 2 sene sonrama etkisi olacak küçük bir kelebek etkisi. 2019 Temmuz.. 2022 şubatına kadar içsel serüven yaşatacak o hoş gün..

Samimi arkadaşlık ve gerçek olmasını istediğin aşkın bir arada olduğu ama farkına bile varmadığın o gece. Paralel evrende yaşanılan olasılıkları hala ara sıra düşündüğüm o malum gece. Neyse ki kabullenmek nedir, nasıl yapılır öğrenmiş olmanın verdiği dersle şimdi sadece anlık düşünceler olarak gelip geçiyor..

Öylece başlayan, kalbin yanlış alarm veren saat misali atmasıyla devam eden, fallara konu olan bir dizi günün başlamasına sebep olan o an.. Balkonda pilav yerken yapılan keyifli sohbetler, müziğe kendini kaptırarak yapılan danslar yanı sıra huzurla uyunan akşamlar, heyecanla başlayan sabahlar, şiir ve şarkıyla tamamlanan mesajlar..

Ve mutlak son olan ilişki hengamesi.. Gülümsemelerle başlayan, sinir krizi ve kırgınlıklarla biten.. Aklın çalkalanması, kalbin felaketine davetiye çıkaracaktı.. 

”Ey aşk beni yağmala” diyor ya Yıldız Tilbe, tam olarak öyle oldu aslında. Seçimlerin sonu, hem keyifli sohbetleri hem de heyecanlı günleri tek tek kaybettirecekti..

Sonunu bildiğimiz hikayeyi kenara koyalım. Aşk ve güven veren dostluğa yazalım. Son 4 yıl içinde yaşanılan büyülü 2 ay.. Bayan doğru olduğuma öyle emindim ki, içimdeki kırgınlıklar yüzünden keskinleştiğimi göremedim. Tabi buna birde kontrol edilemeyen faktörler eklenince tadı damakta kalacak bir ziyafete dönüşmüştü ortalık.. Gerçekliğini koruyan şeyler tam ortadaydı, yaşanılanlar ise arada uydurulan bazı şeyler yüzünden yalan sanılacaktı..

Ruhum ve aklım iki ayrı krallığa büründü. Biri dünyanın kepazeliğini görürken, diğeri ise kendinin bile farkında olmadığı sırları keşfetmenin hevesini yaşamakla meşguldü.. Hayatımın normal gidişata sahip olması pek mümkün olmayacaktı o saatten sonra.. Aklım darmadağın oldukça kalbimde hayatı yaşama konusunda bocalıyordu. Birinin oyun dışı kalması gerekliydi, o kişi en başından beri ben olmalıydım. Ah benim, hayatım boyunca beni korumuş sevgili öfkem, kibrim ve her şeyi anladığını sanan zavallı yanım, yönüm..

Kaybolan şeylerin kıymete binmesi konusunda aşk ve arkadaşlık açık ara farkla kazanır gibi geliyor. İhtişamını kazandığında çoktan kaybedilmiş iki kıymetli sıfat. Göğüs kafesimde yaratıla medeniyet, kadim bir hüzne boğulmaya başlamıştı. Ne yaşadıklarımdan keyif alıyordum, ne yeme-içme düzeni almıştı, ne de uykuyla bir ilişkimiz kalmamıştı.. İşin felakete sürüklenen kısmıysa daha sonra gerçekleşecekti.. Kendi krallığımın soytarısı olmaya başlamıştım.. Kendimle aram gitgide bozulmaya başlamıştı..

Önüme sunulanları yok sayamam. Olanı geri getiremem, biliyoruz.. İki senenin sonunda, tam şuanda 2022 şubatında olanları önüme dizince kendime yeni seçenek yaratma gücünü bulmak dışında hayat başka bir seçenek sunmamaya yeminli. Ya da ben öyle olsun istiyorum.. Bunca saçmalığı doğuran şartların içinden virajı alıp, bana gerçekçi hatalar yaptıracak yeni ihtimallere doğru yol almaya başlamak.. Bana yeniden aşkı sevebileceğime, sabah dünyaya ve insanlara yeniden inanabileceğime dair umut veriyor..

Riskleri görmezden geldiğim, köre aşkın eşkalini anlatmaya çalıştığım, ruhumun krallığında çiçekli bahçeler olduğuna dostun inanmasını istediğim, krizlerin ortasında bir başıma mücadele verdiğim yaşanmışlıkları tarih kitaplarına bırakıyorum.. Yanlışları 12’den vuracağım, sağırların kulak misafiri olacağı gürültüler çıkaracağım.. Kaçmadan, sözlerimin karmaşası  ve uzayan lafların gerginliği yerine özünde olanı anlayanlarla birlikte, umut kırıntısına terk edenle değil, melodileri duyanlarla yeni bir yöne adım atacağım..

Bana, sana, bize dair işaretleri sezip, madalyonun iki yüzünü de olduğu gibi kabul edebilme umuduyla..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın