
İlk 4 yılı Sakarya. Dört-altı yaş arası baba özlemi. Altı yaşından 17 yaşına kadar geçen Nazilli serüveni. On yedi-Yirmi dört arası Seydişehir Harikalar Diyarı. Yirmi dört-yirmi sekiz Ege’ye geri dönüş, sevgili İzmir. Tabi Yirmi ve yirmi sekiz yaş arası asıl hikayeyi yazmaya başladığım Denizli sürgünlüğü..
İçindekiler kısmını tamamladık. Şimdi gelelim prensesimizin 28 yılına.. ”Bir ben var, benden içeri, benden öte, benden ziyade” demiş Yunus Emre..
Bir ben dediğim kısım ilk 17 yılı kapsıyor. Kendini düşünen, sevgisini belli etmeyi bilmeyen, hayata kinli, insanlara kibirli, ailesine kafa tutan, sosyal bağlarının kuvvetini dayanağı edinmiş, okulla barışamayan, sınavda kağıtları çizmek için kullanan, travmatik huylar edinmiş, kendine dokundurtmayan, enerjisi dünyayı ısıtacak, etrafa neşe saçan, sporda başarılı, okulda ittirmeyle geçen, yazmayı ve okumayı geç öğrenen, önceleri hikayeleri babasına yazdıran, annesinin kanatlarına sığınan, kendini bilmez bir huysuz..
Benden içeriyi keşfetmeye başladığında yirmili yaşlara gelmişti. Aşık olduğunu sandığı, Üniversite hayatının anlamını yeniden yazacak adımlar atan, birbirinden bağımsız dağınık bir arkadaş grubu kuran, bilgisayar oyunları yüzünden 8 dersi gözü kapalı bırakan, asi, kendim hallederimlerin başkomutanı, agresif, stresli, kendine ait olmayan her olayın merkez noktası, telefonunu ters çevirip sessizce alacak kadar olayların aranan yüzü, söylenenlerin hep daha fazlasını yapmış olan, terk edilmelerle yeniden karşılaşan, tehditkar, uslanmaz, hatalarını daha büyük hatalarla düzelten. Birikim yaptığı şeyler; sinir, stres, hayal kırıklığı olan. Ölümün kelime anlamı dışındaki yüzüyle tanışan, kendine hayat çizmeye yeminler edip ertesi güne hiçbir şey olmamış gibi uyanan, yine de genel hatlarıyla batıran.
Benden öte kısmı; en sevdiği kısım bu olabilir. Yirmi dört yaşların başı. Sokağının aranılan yüzü, arkadaşlarının dert ortağı, neşe ve kahkahanın kıvılcımı, sözde edindiği tecrübelerle hayatına ve yaşanılan olaylara yön verdiğini sanan, sevgililikte yaşadığı hayal kırıklığının toplamı nedeniyle yanlış olana olan aşkı (muhtemelen bunun çocukluğuyla da ilgisi var), hastalıklar nedeniyle ölümden dönüp hayatını yeniden revize edeceğini söyleyip sürekli aynı döngüde kalma, doğru olanı yanında tutmaya çalışırken hataları ve bastırılmışlıklar yüzünden yanlış anlaşılan, depresyonla tanışan, annesini anlamaya başlayan, anksiyete ataklarını astım krizi sanan, çatık kaşlı hale evrilme, yokuş tırmanacak tırmandıkça haplarla yakın temasa geçmesi, insanlara defalarca şans veren, kendine acımasızlık eden, suçluluk duygusuyla çırpınan, kardeşine ablalık yapmak yerine başkalarına annelik yapan, ailesinden uzaklaştıkça cehenneme yaklaşan, suçlu arayan, kavga eden, doğruyu göstermeye çabalarken sadece anlaşılmadığıyla ve yanlışlarıyla yapayalnız kalan..
Benden ziyade; ahhh sevgili 27 yaş. Yalancıları senelerce beslediğini görmek, haksızlığa boyun eğdiğini fark eden, ilaçlarla doktorların yolunu aşındıran, ailesini daha iyi anlayan, geç kalınmışlık hissiyle kavrulan, depresyona önce teslim olup sonra onunla yakından tanışan, her anne kendi evladının cennetiymiş olayını daha iyi kavrayan, baba sırtını dayayacağın tek çınar, kardeşse hayatının yegane anlamıymış durumunu fark eden, aşkı ve dostluğu kısaca kavramları nasıl yanlış nitelendirdiğini yeni yeni anlayan, öfkesinin ve kızgınlığının altında yatan hayal kırklığı ve sevilmeye ihtiyacı olan o minnoş kızla yeni tanışan, elini dokundurduğu her şeyi bahar bahçe yapan bunu yeni yeni anlayan, aşkta ve dostlukta herkese verilemeyecek kadar değerli bir saygınlık ve sadakate sahip olduğunu gören, herkesin sevgiyle iyileşemeyeceğini fark eden, sevginin saygının ve neşenin hak edenlere verilmesi gerektiğini keşfeden, hatasını kabul etsen bile herkese bunu söylememesi gerektiğini, en sevdiklerinin salakça yalanlarını ve ihanetlerini yakalayan kısaca büyümeyi beklerken çocuklaşan, huyu suyu ve gönlü güzel sevgili prenses..
Önceleri genelev kapısında elinde çiçekle bekleyen sarı çizmeli Mehmet Ağa heyecanıyla hayata safça bakarken, özgürlüğün pezevengin elinde olduğunu öğrendiğinde orayı basıp gidip özgürlüğü alan. Yolu taşlı, hem derdi hem dermanı insancıklarda olan, aşka aşık, dostluklara hayran, yaşamın kıymetini hiçlikte bulan, önemli olanın cevap bulmak değil doğru soruyu sormak olduğunu anlayan, kavram karmaşasından kurtulan, doğruyu avazı çıktıkça savunan, biriktiği en kıymetli şeyin sevilmek olduğunu hisseden, onaylanma ve taktir edilmenin keyfini çıkaran, sesiyle büyüleyen, duruşuyla keyiflendiren, yeni yaşına yeniliklerle giren. Kaybettiğini sandığı maceracı ruhunu o küçük kızda bulan, hayattan saklanmayı bırakı çektiği otostopla yeni hikayelere yol alma cesareti gösteren sevgili kendim. Yeni yaşın kutlu olsun İyi ki doğdun..
..SANA, SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın