..MASAMDAKİ SORU İŞARETİ..

Hayat elinizdekileri alırken aynı zamanda size başka şeyler sunar ya hani.. Ama sevdiğiniz oyuncak gidecek olduğu için yaşanan hüzünden dolayı, gelen eni oyuncağı göremezsin..

Masamdaki kitabımın gidişiyle işte bende böyle oldum.. Halbuki yerine gelen bana öyle çok şey vadediyordu ki; müzik, paylaşılacak olan yalnızlık, huzur, sabır ve daha nicesi..

Hayatınıza şöyle bir bakın; gidenle gelenin ne olduğuna, gidenin götürdüklerine, gelenin getirdiklerine. Mesela bu yazıyı okurken bir seçim yapmış oluyorsunuz. Peki bunu okumak için neyi yapmamayı seçtiniz?

Mesela ben; şuan güneşli bir hava varken, sokağa kendimi atmak yerine bu yazıyı yazmayı seçtim. Bu benden neyi götürdü, D vitaminini. Yazmak bana neyi getirdi, sizi.. Terazinin ağırlığı huzurdan yana şuan için. Biraz sonra ne tarafa kayar bilemem..

Her salise seçimler yapıyoruz, büyük olanları fazlaca düşünürken önemsiz gibi görünenleri otomatikleştiriyoruz. Peki ya hayatımızın resminde anlamlı darbeleri o küçük seçimler sayesinde oluşturuyorsak? Büyük darbeler sadece bir yanılsamadan ibaretse?

Aklını, ruhunu ve bedenini kontrol edebilen bir adam tanımıştım. Ona bu soruları sormaya zamanım olamadansa yabancılaşmıştık tekrar. Şimdi olsa sorsam ne derdi, ya da size bunu sorduğumda ne canlandı aklınızda?

Mesela şuan, kahve yerine çay içiyorum. Bu batıda başlattığım kelebek etkisi Karadeniz çay tarlalarında neye sebep oldu? Ya da belki de Kolombiya’da kahve üretimindeki azalışın ilk adımı mı oldu?

Müzik dinlemek yerine sokağın seslerini duyumsuyorum, sanat camiasına darbe mi vurmuş oldum? Yoksa sokağa katkıda mı bulunmuş oldum?

Öyle çok soru işareti var ki aklım da, ruhum bununla cebelleşirken, bedenim sadece uyku modunu aktifleştiriyor, her soru işaretinde.. Bu nokta da diyorum ki, önemli olman soru sormak mı yoksa cevabı aramanın verdiği haz mı? Belki de sadece uyumak için bahane yaratıyorum kim bilir! Ben bilmiyorum orası kesin..

Şu sıralar sigara, kahve ve çay üçlemesini hayatımın merkezine koydum. Nefes alırken hayli zorlanıyorum. Yetmezmiş gibi spora başlamadım, göbeğim beni ele veriyor. Elbette bir de uyku var. Tüm gün yataktan çıkmadan yaşayabilirim. Peki bu bana ne kazandırıyor? Kendimden neyin acısını çıkarıyorum? Ya da kendime ne için ödül veriyorum?

Bahar geliyor. Alerji lanetini saymazsak, ki oldum olası baharı ve yazı sevemedim, bu sene içimde garip bir kıpırtı var. Aşkın köküne toprak ve su döküyormuşum ferahlı var içimde.. Peki beni her seneden farklı hissettiren, alerjimi bile göz ardı edebilmemi sağlayan bu duygunun bana getireceği hediye tam olarak ne?

Zaman zaman geçmişi özlüyorum. Gerçi yakın tarihlere kadar geçmişte yaşıyor sayılırdım ya neyse. Geçmişteki kahkahayı, hayatımdan gidenleri, neşeyi, hatta o zamanların hüznünü bile. Şimdilereyse sadece yaşıyorum. Akışa kendini bırakmayı yanlış anlamının verdiği yetkiyle bunu yaptığımı söyleyebilirim. Peki beni tümüyle bugünde tutamayan şey ne?

Harekete geçmek. Hareket halinde olmak. Hareket halinde kalabilmek. Öyle kıymetli ki. Bazen ne yaptığınızı önemsemeseniz bile sadece yapmış olmak bile önemli. Peki beni hareketsiz kılan şeyler ne?

Buradan itibaren cevaplara geçmeyi çok istesem de, yeni keşfettiğim bir sırrı paylaşmam gerek. Bazen sadece sormalı insan. Hiçbir zamansa cevabı önemsememeli. Bazense hiç sormamalı insan. Hiçbir zamansa yine cevabı önemsememeli.. Kendimi bildim bileli hep cevap aradım durdum. Neden terk edildim, neden yalan söylendi, neden kavga ediyoruz, babam neden mirasında hak talep etmiyorum, annem niye bu kadar sakin, kardeşim nasıl böyle başarılı, arkadaşlarım niye hep değişkenlik gösteriyor, ben neden amacımı bulamıyorum, niye bilinmezlik içinde böyle kayboldum. Diye diye yıllar harcadım. Sonuç! Sıfır noktası, hiçliğin kendisi cevabı aramakla, soru sormakla ilgili değilmiş meğer. Harita yolun kendisi değilmiş. Önemli olan başarmak değil, çabalamakmış. Yol manzaranın keyfine varmakla güzellik kazanıyormuş. Gideceğin yeri bilmeden yürümek sadece yürümekmiş..

Şimdi bir dakika saygı duruşu gösterin kendinize. Evet evet, dalga geçmiyorum. Kalkın ayağa, derin bir nefes alın, bakın gökyüzüne, geçin saygı duruşuna ve sorun kendinize..

Kendini bilmek, hayatınızın resmini yapabilmek için neye ihtiyacınız var?

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın