..DRAMA ÜÇGENİ..

Tanıdığınız herkes, başta siz olmak üzere, bu oyunu oynuyor. Bana bakmayın ben bu üçgenin kurucusu sayılacak kadar oynadım..

”Kurtarıcının rolü kabul edilmesi en kolay yol olabilir. Ancak bu gerçek bir hayırseverlik değildir. Başkalarının hayatını kontrol etmek ve başkasının sorunlarını çözmeye çalışmak, dolayısıyla kendi hayatını ihmal etmekle ilgilidir.

Mağdur olmaya alışkınsanız, kendinizi sık sık suçlanacak birisini veya kendi dışınızda bir şey ararken bulursunuz. (Aslında, tüm rollerin ayırt edici özelliği, dikkatinizin genellikle dışa doğru yönlendirilmesidir.)

Son olarak, hiç kimse bir Zalim olduğunu kabul etmeyi sevmese de, işler yanlış gittiğinde öfkeli haliniz ortalığı yıkıp geçiyorsa, muhtemelen bu rolde çalışıyorsunuzdur. Gerçekte, öfke sadece altta yatan korku, utanç ve güçsüzlük için bir maskedir. Ne yazık ki, yetişkin zalimler genellikle çocuk olarak mağdurdur. ”Gerekli bilimsel bilgi kısmını verdiğimize göre gelelim hayatımızdaki drama üçgenine..

Olay kendi hayatını alaşağı ederek başkalarının hayatlarında yer edinmek aslında. Etrafınızı iyice gözden geçirin. İnsanlar neden yalan söylüyor, bu yalan size ne hissettiriyor? Onlara sebep buluyor musunuz, yoksa kendinizi aptal gibi mi hissediyorsunuz? Peki ya ihanet edenler, terk edenler, haksızlık edenler, hayata ya da kendine olan öfkesini size yansıtanlar, yaptığı yanlışın altında ezilirken sizi yanına çekenler, yaptığınız her şeye bir bahane bulup eleştirenler, dünyada göze batan bir fazlalıkmışsınız gibi hissettirenler? Geçmiş olsun hayatınızın zorbasıyla karşı karşıyasınız. Bunları yapanlardan mısınız, süper 🙂 O zaman zorba sizsiniz!

Hayat size hep haksızlık yapıyor değil mi, kimse sizi anlayamıyor, eşsiz bir yapıya sahipsiniz yine de insanlar sizi görmezden geliyor. Yalan söylüyorsunuz ama hep pembe yalanlar bunlar ve insanlar bunları yüzünüze vuracak kadar küstah, sizin pembeliğinize anlam veremiyorlar. Yazıklar olsun onlara. Sadece siz maddi ve manevi bunalımdasınız, insanlar tü kaka değil mi. Hadi hayırlı olsun sevgili mağduriyet ordusu..

Her şeyin farkında mısınız, dünyanın kötülüğü karşısında çok mu güçlüsünüz, insanlara dürüst ve el uzatan yanınız taktire şayan mı, bravo size hadi gelin önce çocukluğunuza bir inelim. Eminim orada kurtarılmayı bekleyen küçük, tatlı, çekingen bir velet var..

Aslında hepimizin içinde bulunduğu bu labirentin tek bir çıkış noktası var, başkasına değil kendine dönebilmek. Kendi hayatınızın üçgenini oluşturmayı öğrenmek, bunu fark edebilmek meşakkatli bir yol, farkındayım. O zaman size ezilen, yorulan ve taktir bekleyen hayatınızda başarılar dilerim. Yazıyı burada bırakabilirsiniz çünkü bundan sonrası çıkış yolumuz üzerine olacak..

 Ben üçüne de sahip olmuş, dönüp durmuş, üçünde de kendime yer edinmişim.. Yalnız kahraman ve mağdur rolünde baya iyiyim. Zorbalık pek tarzım değil, o yüzden diğer iki yanımı iyi beslemişim.. Bu oyun yıllarca sürdü benim için. Hiç farkında olmadan, herkese el uzatıp onay beklerken gelmeyen onay ve gösterilmediğini düşündüğüm sevgi yüzünden çat mağdur rolüne transfer oluveriyordum..

Her şey hem sizinle ilgili hem de değil. Kendi içindeki paradoks ise sadece size çelme takıyor. Aşkta, arkadaşlık ve ailede nazınız geçiyorsa mağdur, geçmiyorsa zorba, nazlananlar varsa kahraman oluveriyorsunuz. Hayat boyunuzu aştığında da boğuluyorsunuz. Ben defalarca boğuldum. Yüzmeyi inatla öğrenmeme sebebim bu olsa gerek. Sudan korkmak beni mağdur yaparken, suya girmek cesur ve taktir edilesi yanımı okşuyor. Dalgalarla mücadelem, onlara atmaya çalıştığım kulaç ise Ege Denizine zorbalığımın tam karılığı olsa gerek. Halbuki yüzmeyi öğrenmem için ne çok çabaladılar, sevdiklerim..

Hep bir kahramana ihtiyacım oldu (şşşş! bu benim reddettiğim en önemli şeydi, sesli söylemek benim için büyük adım, hadi taktirleri görelim). Her şeyi kendi yapabilen bir kadının kime ihtiyacı olabilir ki! Elbette birine değil, birilerinin, özellikler koç burcuysa istediği birilerinin, sevgisine ihtiyacı olur. Onu almak içinse elinden geleni (zorbalık rolünden öğrendiğini) arkasına bakmadan yapar..

Kapımı kendim tamir ediyorum, hop omzuma bir öpücük. Yemeğimi kendim söylüyorum, dışarıdan, hop midemden bir teşekkür. Arkadaşlarıma koşulsuz sevgimi sunuyorum, hop kendime bir sarılmak. Hastalandığımda kendi kendimi hastaneye taşıyorum, sonunda hop küvette bir iyileşme keyfi..

Dertlerimin dermanını yolda arayarak bulamadım. Döndüm kendime baktım problemin kendisi de çözümün ipuçları da bendeymiş..

Yazıldığı kadar kolay olmayan bu yolda, başarmak için çabalayan herkese..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın