..SARHOŞUN MEKTUBU..

Kendini bilmez insanların, bildiklerini sandıkları hayata dair bazı hikayelere değinelim bugün..

Çok eğlenceli bir anınıza gidin, her şey olması gerektiğinden daha mükemmel. Herkes rengarenk. Hava teninize hoş bir dokunuşta bulunuyor. Öyle ki ışık bile sizin için enfes bir tatta. Herkes neşe saçıyor, müzikler sarhoşluğunuzu arttırıyor. Tam eğlencenin G noktasındasınız..

Biri çıkageliyor. Simsiyah giyimli, gözleri şişmiş, ortamda kulaktan kulağa oynuyor, bir kısmı muhabbetin içine hortum misali çekmeye çabalarken bir kısmı ekarte etmeye için elinden geleni yapıyor. Bununda farkında ya da değil önemli olan sonuçlar değil midir? 

Hayatınızda böyle birçok parazit vardır: Neşenizi çalan, enerjinizi sömüren, eğlencenizi bölen, kendi çukurundaki yalnızlıktan sıkılmış, kendi karanlığıyla güneşe gölge olmaya çalışan.. Eğer yoksa tebrikler, hayatınızın asalağısınız..

Onların varlığının tek bir amacı olmalı, eğer hayatınızdaysa; sizin negatifliğinizi yöneltmeli tüm kızgınlığı, öfkeyi, kini, içinizdeki pisliği tam olarak kusabileceğiniz bir kusmuk torbası. İşte hayatlarındaki tek vazife bu. Onlara bu vazifeyi gerçekleştirmek için izin verin. Onların kirliliğini aktaracak elbet birileri vardır merak etmeyin. Dikkat çekmek, ortamı alaşağı ekmek, spot ışıklarını üstlerine çekmeye çalışırlar her zaman. Ve birileri buna düşer.. Eğer düşenlerdenseniz, geçmiş olsun..

Önce çevremde bunlardan olan var mı diye düşüm, Sonra tek tek liste yaptım. İsimlerinin yanın post-it koydum. Tek tek içlerindeki pisliği yüzeye çıkarmalarını sağladım. Bununla yetinmedim. Öyle olmayanları da buldum. Onlarında içindeki ışığın çıkması için yol açtım. Ne çok yormuşum kendini meğer..  Bununla yetinmedim. Asalaklara hak ettikleri hakareti verdim, ışığı sönük olanlaraysa kendimden verdim. Parazitlik onlarda mağdur psikolojisi yaratmış olacak ki, hemen savunmaya geçerek öyle olmadıklarını kanıtlamak için çabaladılar, çabaları gösterdi ki tam olarak öyleler..

Ne tuhaf, dürüstlüğe önem veren yalancı. Saygı görmek isteyen, acıdan eğilene ilk tekmeyi atan. Işığın kendisine dönmesi için çabalayanlar, asalak.. Hayatın içinde bunlardan kurtulma şansı olmadığını biliyoruz. Peki ya ne yapmalı?

1) Kendinize sorun, yalnızlıktan korkuyor musunuz? Korkuyorsanız seçenekler sizin için tükendi demektir ve buradan itibaren ya asalaklara tahammül edin, ya da asalak olarak devam edin..

2)Korksanız bile eminseniz kendinizden önce bir liste yapın. (dost, aile, aşk, asalak, yalancı, doyumsuz, tasmalı olarak)

3)Yarın sahnenin neresinde olmak istediğinize bakın.

4)Kendi sahnenizse işiniz zor. Çünkü yavaş sür, hızlı düşün modunda hayatınızda olanlardan ayrışmanız gerekecek. İzlemek isteyenlerdenseniz, yanınızda kimlerin olmasını istediğinize karar verin ve devam edin.

5)Sahneyi yazmak sırası. Şimdi herkese rolünü dağıt. En karmaşık olanı kendine ver. Çünkü gerçeklerin acıtan yüzüne döneceksin. Önce seni acıtmalı, yoksa gerçekçi olmaz, sadece saldırgan olmuş olursun.

6)Herkesin oynamasına izin ver. İzle, dile, gözlemle, anlamaya gayret et, rolü üstüne oturmayanları ele. 

7)Aynaya bak provayı bitir. Kendi rolünden eminsen işte şimdi başlayacaksın..

Ahmak bir asalak olmaktansa, yorgun bir yalnız olmayı yeğlediğin için öncelikle tebrikler. Şimdi bu zorlu sınavın ödülüne gelelim. Herkesi hak ettiği yerde bıraktın. Geriye tek bir şey kaldı. Herkesle geçirdiğin anların, yaşadıklarının, yaşatılanların, yaraların, travmaların var olduğu cebindeki o mektup. Çıkar onu. Çak çakmağını, kendi pisliğinde boğulması için sarhoşu bıraktığın geriye sakın bakma! Ve sakın okuma!

Unutma sarhoşun mektubu okunmaz..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın