..KAPTANIN GÖZYAŞI..

Senelerce yollardasınız. Binlerce çeşit insan görüyorsunuz. Fırsat buldukça evinize neşe götürmeye çalışıyorsunuz.. Hayat sizin için tam bir sınav. Her an ölüme sürüyor, yaşamı evinize götürmeye çalışıyorsunuz.. Ve hayat sizden alacaklıymış gibi davranmaya devam ediyor.. Bunlar yetmezmiş gibi bir de kendi hayatınızın içindeki insanlarla mücadele ediyorsunuz. Mükemmel, bir yolculuk.. Vedalardan hiç hoşlanamadım. Kimseye veda etmeden, bir küçük çanta ve ceketimle, kumar masasından otobüse geçtim. Benim veda şeklim..

Uyku ve düşünceler arasında gidip gelen bir an içinde, önümde duran camdan dışarıyı izlerken gözüm aynaya değindi. Şoförün yola dikkat kesilen gözlerinden birkaç damla yaş süzülmüştü. Taksiyle güle oynaya, şarkı söyleye söyleye gittiğim otogarda kendi gözyaşlarıma sebep ararken, yaşların hiç ummadığım gözlerde oluşu beni uykudan düşünce dünyasına sevk etti..

Ne olmuş olabilirdi ki? Kim üzmüştü böyle seni?  Ailen mi, yoksa işten dolayı mı, belki de yıllarca bekleyen bir akıntının iki damlalık fragmanıydı.. İlk defa merakımı dizginledim, sormak yerine sadece izledim. Uykunun beni teslim aldığı bu sırada yerine başkasına geçmiş ve gözyaşlarını dizginleyen çınar dinlenmeye geçmişti. Yüzündeki mahcupluk, aklındaki yorgunluk yola devam etmesine izin verememişti..

Hayatın kendisi değil de ne ki bu! Birçok şey yaşıyor, yaşanılanla yaş alıyor, adına tecrübe diyerek devam ediyoruz. Bizden sonrakilere anlatılıp ders alınması için, belki roman, belki bir beste olması için yaşıyoruz. Onun dışında neye yarar ki yaşanılanlar?

Kaptanın gözyaşında neler saklıydı kim bilir, peki benim akıtamadıklarım veya zamanında durmadan akıttıklarımda saklı kalanlar?

Ailemin yüküyle, arkadaşlığın ihanetiyle, aşkın hayal kırıklığıyla, hayatın yılgın hoşgörüsüyle ortaya akıtılan gözyaşlarım. Bu hikayelerin bendeki anlamı yazmak. Kızgınlık, kırgınlığım, öfkem, sevincim, neşem her neyeyse hepsini anlatacak yerimi buldum. Şanslı mıyım, gözyaşlarıma yuva bulduğum için? Yoksa gözyaşları insanın can acısının dışa vurumu mu? 

Sizin gözyaşlarınızdaki hikaye ne? Mesela en son ne sizi hıçkırıklara boğarcasına ağlatmıştı? Yoksa sizde mi topluma güçlü görünmeye çabalayan babam gibi ağlamayı reddedenlerden misiniz? Ağlamayı güçsüzlük gören kadar, sevgisini de güçsüzlük olarak görüp sesli söyleyemeyen, yaşayamayan ve yaşatmayan insanlardan mısınız?

Ne yazık! Duygularını kabul edemeyen, onlardan kaçanlara. Ve yaşasın! Kaptan gibi özünü azıcık bile olsun gösterme cesareti gösterenlere. Hayatınızın hangi yönünü yaşıyorsunuz bilmem. Ben hem karanlık hem aydınlık yönünü aynı gün yaşadım. Hep!

Ağlamayı güçsüzlük olarak gördüğümde oldu (babamın kızıyım, that’s my girl). Kaldırım boyu trafiği yok sayarak ağladığımda oldu. Çatık kaşlarla korku salmaya çabaladığımda oldu, sevgimi dolu dizgin yansıttığımda. Kendi dengemi kurana kadar yorgun düştüğümde oldu, dengesizliğin yarattığı enerjiyle dimdik durduğumda. Arabesk dinlerken bir sonraki şarkım Demet Akalın da oldu, Hiç şarkı dinlemek istemediğim anlarda..

Hangisi daha çok kazandırdı, hangisi kaybettirdi bilmiyorum. Terazinin ipi kopalı öyle uzun zaman oldu ki. Şimdi gördüğüm tek gerçek, dünde sevilmek için kendinden veren kadından geriye sadece hayal kırıklıkları kaldığı. Bugünümü yeniden inşa ederek kendim olmayı yeniden öğreniyorum. Meğer ben beni sevmeyi unutmuşum da, hep sevgi yırtıklarına yamanmak istemişim. Bak şimdi, mesela bir zaman evvel herkesin ne duymayı istediğini o kadar iyi bilir ve ona göre konulurdum ki, herkes kendini dünyanın sahibi sanırdı. Bugünse sadece ayna oluyorum. Duymaktan korktukları gerçekleri söylemek benim için paha biçilmez bir oyunmuş..

Anksiyete ile baş etmeye çabalayan insanlara iyi bakın, onlar size bu yazının kökünü tercüme ederler. Çünkü birilerle, güvenli alanda olmanın kahraman ya da star olmaktan çok daha önemli olduğunu. Bizler için; pahalı, şık,  mis koku, güneşli gün kavramları yoktur. Güvenli, korku yaratmayan, huzursuzluk hissi uyandırmayan bir hayat vardır. İster mis koksun ister pis. Kokuyu alamazsın ki. Önemlide değildir kokuyu almak, nefes alalım yeter..

Bir de şimdi gel gör beni! Artık kendi kokum var, kendi şarkılarım, kendi sözlerim, kendi kırgınlığım, kendi neşem.. Kaptanın gözyaşlarında neler saklı bilmiyorum, benim gözyaşlarımda kendimi büyüttüğüm tohumun toprağına akan bir nehir var..

Kendi toprağınızda büyümeniz dileğinizle..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın