..SON BİR GECE..

Olmasını istediğimiz, gelmesini beklediğimiz şeyleri bir düşünün.. Sadece tek bir geceliğin herkesin bu beklenti ve isteğinin gerçekleştiğini düşünün bir de.. Ne büyük bir kaos ama! Sadece birimizin istediği gerçekleşse ne muhteşem bir gerçeklik olur dediğimiz her şey sayı arttığı an kaosun efendisi oluyor. Aslında o gerçeklik sayı tekken de pek değişmiyor, sadece etkilediği kişi sayısı değişiyor.. Birine aşık olduğunuzu ve onun gelmesini istediğinizi düşünün, onun ne hissettiği ne düşündüğü kimlerle ne yaşamak istediğini es geçiyor kendinizi merkeze koyuyorsunuz. Aslında kendi hayatınızı da göz ardı ediyorsunuz. Size aşkla gelecek olanı yok sayıyorsunuz mesela.. Ya da çok istediğiniz bir iş var diyelim ki.. Başarısız olacağınız belki de başarıya gideceğiniz bambaşka yoldan saptığınız bir seçim yapıyorsunuz aslında..

Dün bir büyücüyle karşılaştı. Aylak aylak geziniyordum. Müziğe kendimi kaptırdığım an da birisi dikkatimi çekti, yanına yaklaşıp iyi olup olmadığını soracaktım aslında tek derdi buydu.. Daha sorumu soramadan bana sıkkın olduğunu ve sebebinin ben olduğumu söyledi. Apışıp kaldım karşısında.. İste dedi sadece iste. Ne olduğun söylemeden, neden olduğunu söylemeden, sadece istememi söyledi. Aklımda soru zincirleri oluşmaya başlarken ”sustur şu aklını ve iste” diye bağırdı. Neye uğradığımı şaşırmış bir haldeydim, ”su” dedim bir anda. Sadece su! Daha fazlasını istediğimden emin, istemediğim içinse öfkeli bir bakış atarak matarasından suyu uzattı.. Benimle dalga geçtiğinden neredeyse emindim. Sorgular gözle bana bakmaya devam etti. Anlamama yardımcı olmasını istediğimde daha da öfkelendi..

”Sorunlarını düşünmekten çözümleri göremeyecek kadar körsün, bir aptalla karşılaştığına ve seninle dalga geçtiğine neredeyse eminsin, kendine o kadar odaklanmış durumdasın ki başka hiç kimse ya da hiçbir şey umurunda değil. Gidenlerin arakasından doğru düzgün yas bile tutamıyorsun, korkuyorsun çünkü yaslarını tuttuktan sonra onlarla vedalaşman gerektiğini biliyorsun ve bu yüzden korkuyorsun. Hastalığının nelerle tetiklendiğini buldun uzun zaman sonra çözümler tek tek önüne saçıldı sense ne yaptın! KOCA BEBEK GİBİ DAVRANDIN! Şimdi bırak şu korkaklığı ve iste.” Dediklerinin gerçekliğinden mi bilinmez, kendimi ringin ortasında dans ettirilerek dayak yemiş gibi hissettim.. Peki, dedim. Aşkta, işte benim ayağıma gelsin koşuşturmaktan emek vermekten yoruldum. Umutsuz bir vakaymışım gibi bir bakış attı, omuz silkti. Tam o sırada birinin elinde çiçek diğerinin elinde kağıt yığını dolu olan iki kişi karşıma geldi..

Bir anda kendimi bir simülasyonun içinde buldum; uzandığım koltuğa kadar gelen deniz, sürekli bana aşkını anlatmaya çabalayan birisi, anlaşmalar için kapıma gelen birileri, okumaya tenezzül etmediğim bir dolu kağıt parçası, karşımda ağlamaya başlayan birisi, eşyaları taşıyanlar, kapımda isyana dayalı topluluk. Nefesim daraldı, elimdeki suyu bile fark edemedim. O an tek istediğim bulunduğum yere geri dönmekti. Bir insan 3 saniyede 10 yıl yaşlanır mı, evet yaşlanır. Tüm vücudum buz kesmişti sanki, ellerim titremeye başladı. Ne yaşayacağımdan eminmiş gibi bir gülüş attı. Şimdi, dedi, iyi düşün. Gerçekten ne istiyorsun?

Kendime bu soruyu sormayalı öyle uzun zaman olmuş ki, içimde bencilliğinden kör olmuş bir akıl, küskün bir çocukla kalakaldım. Sadece, dedim. Kaldım. Ben sadece, dedim devam edemedim.. Kendimle son bir gece daha istiyorum. Beni benimle son bir gece için ay ışığına ev sahipliği yapan bir yerde, dedim.. Devam edemedim. Bilmiyordum ki kendimle konuşacak neyim olduğunu. Ben ne isterdim sahi? İstediklerim için ne yapmalıydım peki?

Sen kendine baktığında ne görüyorsun şimdi, dedi. Hiçlik, dedim. Suyu doldurdu ve sessizce uzaklaştı.. Neydi şimdi bu, neydi ki benim asıl istediğim?

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın