..DEĞERLER LİSTESİ VE ERTELEYEMEMEK..

Ve eğer sen izin verirsen zamanla askıya aldığın ne varsa yavaş yavaş geri ortaya çıkacaklardır..

Eline bir kağıt bir kalem al ve düşün.. Hayallerini, değerlerini, seni yıkan ve baştan yaratan her şeyi.. Kim olduğuna dair eksik parçaları çıkar ve bul. Bakmayı dene önce..  İçine, düşüncelerine, yaşatılanlara, yaşattıklarına. Tabi derine dalmaya cesaretin varsa! 

Kendime erteleme alışkanlığını edindiğim, bundan şikayetçi olsam bile vazgeçemediğim günlerin güneşli dakikalarından yazıyorum..

Bir süredir mağaradan hiç çıkmadım. İnzivaya çekilmiş sayılır mıyım bilmiyorum, daha çok kendini uykuya vermekti benimkisi.. 

Yukarıda 4 ayrı cümle başlangıcı bundan tam 4 ay önce yazılmış ve devamı getirilmemiş bir manifestonun ilk adımları aslında.. Peki beni bugün yazmaya iten, manifestoyu bitirmeye iten ne birazdan onu konuşacağız.. 

Yaklaşık 3 senedir, geçmişte yarım yamalak yaşamanın alışkanlığıyla devam eden pes etme ve vazgeçme süreci yaşadım. Tek başıma hastaydım diyemem, dünya da en az benim kadar hastaydı. Kendim için iyileşme sürecindeyim desem de dünya için aynı şeyi söylemem. Kendisi şu sıralar daha da kötüye gidiyor.. Bense en kirli düşüncelerime, çürümüş hücrelerime, saplantılı hayallerime, eyleme dökülemeyen başı dik duruşu skoloyoz olmuş ahkam kesişlerime, dilime pelesenk olmuş birkaç isme ve kangren olan anılara çakılı kalmış olmaktan kendimi kurtarmaya çalıştım.. 

Bir gün içerisinde sizi en çok zorlayan şey ne? Paraşütle atlamak, milyar dolarlık anlaşmalar yapmak, kusursuz bir sahne deneyimi yaşatmak, işe gitmek? Belki de sadece hayatta kalabilmek! Benim için bazı günler yataktan kalkabilmek, bazen yemek yemek, bazen duşa girebilmek.. Bazense en zoru sokağa inip bir şeyler için adım atmaktı.. Önce yorganı üzerimden atmak için savaştım, elim kolum dermansızken. Sonra kuduzmuşçasına kaçtığım suya attım kendimi. Gözümü açtığımda gırtlağıma temas eden ilk şeyin nikotin olmaması en zoruydu, başardım.. Sonra ilk isyanı gerçekleştirdim, pijamaları fırlattım tişört ve şortumu giyip saçımı taradım, sağ ayımı evin kapısından 1 adım öteye fırlattım, sol dirense de karşı koyamadı. Güneş tenime dokunmanın keyfini süredursun, ben adım adım insan içine karışmaya başlamıştım.. Ve bu benim nadasa bırakılan ruhumda gerçekleştirdiğim en önemli devrimdi.. Kiminin sıradanlığı kiminin sınavı.. Her anını deli dolu ve hareketli geçiren biri için bunları yapamamanın yarattığı cehennemi ahmakların anlamasını beklemek aptallık olur.. Dans eder gibi yaşayan, dövüşür gibi konuşan biri için asıl cehennemin; kendini eve kapatmanın, yorganın dışına çıkamamanın, sesini unutacak kadar konuşmayı bırakmanın, kahkahayı hatırlayamamanın ne demek olduğunu anlayabilirseniz ne mutlu size, aranızda hala aptallaşmayanlar var demektir..

Tabi bir zaman sonra bunları yapabiliyor olmak sıradanlaşıyor ve yetmemeye başlıyor. Dehanızı keşfetmenin bir yolunu bulmalısınız, ya da her aptal gibi normal yaşamınıza devam etmelisiniz.. 

Size yollar sunanlar olacak; motive olmanız için, inanmaya yeniden başlayabilin diye, cesaret edebilin diye. Bir şeyler yapabilin diye.. Tabi burada ikiye bölüneceğiz; her koşulda burnunun dikine giden ben gibiler, başkalarına kulak asabilenler.. Doktorlardan, ailemden, arkadaşlarımdan, zaman zaman düşmanlarımdan, bazı anlar hayatımdan çıkıp gitmişlerden bir cevap bulmak için medet umduğum çok an oldu bu 3 sene içinde. Kişisel gelişim videoları, meditasyonlar, yol haritası çıkarmaya çalışanlar.. Hepsinin varabildiğin tek sonuç kendimdeki potansiyeli kendimin keşfetmek zorunda olduğumu hatırlatması oldu.. Evet haklılar bir şeye ancak kendim adım atmayı istersem o şeyi yaparım. Ama bazı zamanlar, kahramana ihtiyaç duyduğumda, orada olmasını istediklerim oldu.. Şimdi bakıyorum da bu sadece ertelemem için benim güçlü bir bahanelerimden biriymiş..

Hepimizin gerek kalıtımsal gerek çocukluk evresinden gününe taşıdığı hesaplaşmaları, yaraları, tamamlaması gereken duyguları, gerçekleşmesini beklediği hayalleri var. Bir yerde öğrenmek, farkına varmak, yüzleşmek ve kabullenmek için önümüze türlü fırsatlar çıkıyor. Ya da öğrenelim diye yolumuza insanlar çıkıyor.. Olay basit ya öğrenirsin ya da öğrenene kadar devam edersin.. Ben öğrenim konusunda fazla dirençlilerdenim. İyiyi de, kötüyü de.. Evet er geç öğrenirim, fakat çeyrek asırlık yaşamın sonunda görüyorum ki sorun geç öğrenmekten kaynaklanabiliyor. Çoğu konuda aynı şeyleri farklı yüzlerle başka tarihlerde bir döngü halinde yaşamış olmanın bana öğretmesi gerekenleri yeni yeni anlıyorum.. Ya hiç öğrenemeseydim tesellisi yeterli gelirse al benim size armağanım olsun.. Çünkü kendisi benim için gerektiğince yetersiz bir sonuç.. 

Kendini yeniden inşa etmenin yolları fazla ve zorlu biliyorum. Fakat önemli olan iki nokta var; fedakarlık edeceğin şeyler olacak ve bunlar eminim en kıymetli konforun olan parçalardan oluşacak, asıl bunalımın ve sıkılmanın ne olduğunu öğrenmiş olacaksın.. İnançlarını, öğrendiğin her bir kavramı, yaşadığın en ufacık deneyimi, önemsiz diye anımsamadığın anları, zaman zaman tırnaklarınla kazdıklarını zaman zaman öylesine kazandığını düşündüğün ne varsa hepsini tek tek baştan başlayarak inşa etmen gerekecek..

Okuduğun her kitabı yeniden sorgulayacaksın, izlediğin film dizilerdeki kahramanlarını yeniden düşüneceksin, dans edişini, konuşmanda otomatikleşmiş her bir kelimeyi dönüştüreceksin.. Önce dikkatli bakmayı öğrenmelisin, görmeye sonra başlayacaksın..

Önce ihtişamlı bir tavrım, hayret ettiren bir cesaretim, şaşırtan bir deliliğim, bitmeyeceğine inanılan bir enerjim, kırılgan olmayan bir sevgim güvenim vardı.. Sonra yılgın yaşanmışlıklarım, yorgun olan yaşanmışlıklarım, küflenmeye başlamış düşüncelerim, tükenen bir enerjim oldu.. Şimdiyse baktığım ve görmeye başladığım, çatlaktan sızan ışığın kendisi.. Bilmiyorumlarla geçen zamanlardan, kendini ertelemenin pişmanlığını duyan, nereden başlaması gerektiğini düşünerek zaman kaybeden, ihtiyaçlarını ve değerlerini göz ardı eden tarafından sıkılmaktan bunalmış beni uyandırmak için kendini zorlayan bir ben var artık..

Umutsuzluğun özgürleştirmeye başladığı yerden,

SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın