..RÜYALAR, KABUSLAR VE GERÇEKLER..

Gözümü anahtarını sevdiğim insanlara verdiğim, perdeleri aralandığında denizin içinde hissettiren, iki katlı, bahçesinde çiçeklerini kendimin ektiği, annemin kedilerinin sağa sola koşuşturduğu, köpeklerimin top peşinde koştuğu, hemen bahçenin yanında voleybol oynayabileceğimiz bir sahanın olduğu, ve sevdiklerimin birkaç saat sonra yavaş yavaş geleceği bir evde açıyorum.. 

Bir yanda eski sevgilimle sevgilisi, diğer yanda ben ve beni engellediğinden emin olduğum kişi. İki masa yan yana kahvaltı yapıyoruz. Ara sıra laf atışları oluyor ama ben pek oralı değilim, masa da kaymak var çünkü. Bir masada kaymak varsa kahvaltı yapmaya değer bir masa oluyor çünkü..

Duvarları olmayan bir ev; bir yanda kitaplarımın dizili olduğu raflar, diğer yanda film izleyebildiğim bir projeksiyon, hemen köşelerinde de yatağım var, küçük bir masada notlarımı tuttuğum defterim ve birkaç kalemim var..

Gözümü açtığımda gün daha tam aydınlanmış sayılmazdı, hemen bir müzik açtım, yatağımı topladım, duşa girmeden önce bir şeyler atıştırdım, birkaç arkadaşımdan kahve teklifi geldi, onayladım ama önce kendimi toparlamam gerekiyordu..

Buraya kadar her şey hayal ürünü.. Ya da rüya.. Belki de kabus.. Bildiğim tek gerçek beni yataktan kaldırabilecek bir neden yok, birçok sebep var. bense yattığım yerden kurtulmasını bekliyorum. hararetli ve hareketli halimden geriye şüphe dolu sakin ve sadece bekleyen birisi kaldı.. Kendimi kandırmıyorum. Bu aralar istesem de bunu yapamayacak kadar gerçeklere bulanmış haldeyim.. Yazmak bile gelmiyor içimden. Masamda onca obje hikayesinin anlatılmasını sabırsızlıkla bekliyor, hayatımdaki insanların hayatı kitaplara akıtılmak için bekliyor. Aslına bakarsan hayat beni içeride bir yerlerde bekliyor, bu seferde benim hayata karışmaya pek isteğim kalmadı..

Beni ayakta tutan merak ve heyecan bedenimden uzaklaşmış halde, ruhumun kas hafızasında gizlenmiş olsa dahi onu anımsamayı istiyor muyum bilmiyorum.. Neler yapabilirim diyorum kendime, neyi istersem diyor geçmişim. Geçmiş! Geleceğin teminatını oluşturan bir cv örneği aslında. Bugünse aralarında pinpon topu gibi sekip duruyor..  

Aklımın kıvrımlarında sıkışıp kalmışlığım öyle çok ki bunu yaşadığım da anlıyor ve kurtulmanın zaman zaman da olsa yolunu buluyorum. Şimdilerdeyse işler beklediğimden karışık. Gerçeklerle kendi isteksizliğimin arasında sıkışıp kalmış durumdayım ve bu beni nereye iterse itsin gitmemek için sadece direniyorum..

Bir gün en başta kelimelere dökülmüş o evde dışarıya bakıp yeni hikayeler yazacağımdan eminim. Ya da eminmiş gibi düşünmek istiyorum. Her iki durumda da bildiğim tek gerçek var; manzaram ne olursa olsun, o manzaraya hangi yollardan ulaşırsam ulaşayım anlaşılmak için anlatmaktan vazgeçmeyecek oluşum..

Korkularınızı, heyecanlandığınız her şeyi bir kefeye koyun. Hayallerinizi hedeflerinizi başka bir kefeye koyun. Kabuslarınızı ve rüyalarınızı bir başka kefeye koyun. Bu üç kefeyi masanızdaki teraziye yerleştirin ve izleyin hangisi daha ağır basacak.. Ve sorun kendinize; nasıl, ne zaman ve ne sebepten dolayı..

Bazen bir şeyin nasıl olduğu konusunda öyle dalıp gidiyoruz ki ne zaman olduğunu ve ne zamana kadar olup gideceğini kaçırıyoruz.. Sahip olduğunuz zamanın ne efendisi ne kölesi değil, yoldaşı olacağınız ve bu sayede macera yaşayacağınız nice anlara..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın