
”Tüm budalalar kendinden hoşnut olmamanın yükünü taşıdığı için acı çeker..” Seneca..
1)Doğanın planına güven..
2)Ancak kendi eylemlerini belirleyerek özgür olabilirsin..
3)Kendiniz için değil, bütünün iyiliği için..
Küp müsün, silindir mi? Hani bir argüman var; silindiri dağın tepesinden itersin ve ve aşağı doğru yuvarlanır. Bu düşmeye tepki vermek yerine silindirin özünün olaya tepkisidir aslında.. Doğası gereği yapması gerekeni yapar ve potansiyelini gerçekleştirmiş olur.. Küp içinse aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Keza bu durum onun için fazlaca acılı olabilir..
Elbette her seferinde yaptığımız gibi yine konuya kendimizi ele alarak devam edeceğiz.. Hayat planladıklarımızla başımıza gelenler arasında bir yerde sürekliliğini sağlıyor. Peki biz bu çizginin hangi tarafındayız?
İnsanlardan son dönemde hakkımda söylenenler konusunda pek çok şey duydum. Fakat oraya girersek herkese fazlaca hakaret etmem gerekecek. O yüzden insanlara layık oldukları cümlelere dalmandan önce viraj alalım ve konuya dönelim.. Benim birçok ruh halimi, başarılarımı, hatalarımı görmüş insanlardan duyduğum en kıymetli cümle ”potansiyelini boşa heba ediyorsun” oluyor.. Başımı yorgunluk ve bıkkınlık penceresinden, varoluşsal sorgulara doğru yönelttiğimde en çok bunu sorguluyorum. Ne ki bu potansiyel, nereden bulup kazıyarak çıkarmam gerek. Ya da nasıl keşfetmem gerek..
Pek çok din, öğreti, kişisel gelişim ya da inanıp okuduğunuz felsefe alanı hareketlilikle ve süreklilikle ilgi vaazlar veriyor. Gel birde bunu depresyon sayesinde yorganından kafasını kaldıramayan insanlara anlat..
Yaklaşık 4 senemi depresyonla randevuda geçirmiş biri olarak seve seve ben anlatırım.. İnsanlar hayaller, hedefler, potansiyel gerçekleştirme, başarma konusunda sürekli anlatma halinde. Kimi iş insanları nereden geldiklerini anlatıyor, psikolog ya da kişisel gelişimciler metotlar veriyor, eş dost akraba kendi tecrübelerini aktarıyor derken herkes her şeyi başarmışta bir tek biz birkaç kişi dünyanın nasıl döndüğünü anlayamayan aptallar gibi kalmışız bir köşede.. Ara sıra havalandırılan yorgan bile sırf bu yüzden daha sert kapanıyor yüzümüze.. Neyse ki bu işin hakkını veren depresyon hastalarından bazıları deneyimlerini paylaşıyor da bizlerde kendimizi yalnız hissetmemek için nedenler buluyoruz..
Bir araştırmacı travmalarla ilgili ”aslında bu durum başımıza gelen olaylar değil, o olaylar sonucu karşılanmayan ihtiyaçlarımızdan dolayı yaralanmamız” demişti.. İşte ben buna nokta atışı diyorum.. Beklentilerimiz ve karşılanmamış olması sonucu içimizin burkulduğu o an, anlar.. Bunlardan ne kadar fazlaysa dünyaya karşı o kadar hassas olursunuz, oluyorsunuz. İşte tam olarak bugün bunu konuşup düşünelim..
Akreple kurbağa hikayesinde kurbağa boğulmadan önce beni soktun der ve akrepten tarihe geçen o söz gelir, çünkü ben akrebim sonuç olarak benim huyum bu.. Nice shot bro!
İşte gerçek potansiyel; akrep ve silindirin ortaya koymuş olduğu istikrarlı tavırda aslında.. Bazen potansiyelini bulmak ve madenin en dibinde aramak için ne kadar kazarsan kaz yeterli olmayabilir, sadece yaptıklarına ve yapmaktan vazgeçtiklerine, hayal ettiklerine ve hayalini kurmaktan ürktüğün şeylere bakman yeterli olacaktır bazen..
Kendimize, çevremize tonlarca sözler veririz çoğu zaman. Yapacağımız şeyler hakkında. Hepsini yapmak akla zahmetli gelir ve belki birkaçını yaparız, belki de hiç yapmayız. Yorgunluk, sıkkınlık, yaşanılanların ağırlığı, geçmişin habire kendini anımsatması, geleceğin bir türlü endişesinin bir türlü bitmemiş olması derken yataktan çıkmak fazlaca masraflı gelebilir.. Dilediğiniz kadar yatağın altında saklanıp hayatın akıp gitmesine seyirci kalabilirsiniz, bu konuda kimsenin baskısını kabul etmeyin. Kendiniz dışında.. Ama bir gün öylesine pencereden bakmaya yeltendiğinizde mevsimin değişmiş olmasının sizi ürkütebileceğini ve geç kalmış olabileceğinizi unutmayın..
Hayat başımıza gelenler olabilir, kontrol edebileceğinse onlara göstereceğin tepkiler.. Nedenler ve nasıllarla boğuşmaya devam ettiğin sürece sonucu görmen pek mümkün olmayacak inan bana.. Hangi silindir sürekli bir tepeden aşağı itilmeyi seçer, hangi akrep sonunda yalnız kalacağını bildiği halde sürekli birilerini sokarak zehirler..
Meşrebinde olanı bulman ve ona teslim olabilmen için türlü işkencelere maruz kalabilir, türlü sınavlardan geçebilirsin. Belki de çok büyük amaçlara hizmet etmeyeceksindir, ne güzel. Yine de bil herkesin adım atması gereken iyilikler ve şeytanın fısıltısından kurtarması gereken melekler var. İster başrol olarak ister yan rol olarak..
Başına gelen onca şeye rağmen, aynaya bak ve gözlerinin içindeki ama yorgun ama kızgın çınara ”bunca zaman bataklıktan yıldızları izledik, şimdi sıra onlara doğru yol alma zamanı” de..
Kimin neyi nasıl başardığını dinle, anla ama sakın kendini onların yolundan gitmeye ikna etme. O zaman kaybolursun, bulamazsın kendini yolunu.. Dinle, anla, öğren ve yola daima kendine yaslanarak çık..
Bırak hayat, yolculuğunda sana eşlik eden bir maceracı olsun sadece..
”Bilge talihin yanar dönerli hediyelerine yüz vermeyendir, çünkü onun en büyük eğlencesidir gözyaşıyla kahkahayı birbirine karıştırmak..” SENECA..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın