..NEYİ İSTİYORUM, NEDEN?..

Sütümü içip muzumu yerken, ki daimi kahvaltım olur kahveyle birlikte, aklımda tek bir soru var; gitmek devrimse, kalmak devrime bir başkaldırı olabilir mi?

Her ikisinde de başarısızlığıma tonlarca örnek verebilirim aslında. Birinin hayatından gitmek, bir şehirden gitmek, bir iş yerinden gitmek.. Bir evde kalabilmek, bir hikayede kalabilmek..

Yol, yer, yön ne olursa olsun öylece durmak kalmak mıdır? Aynı sokakları defalarca tavaf etmek, başka başka insanlarda aynı yaraya rastlamak, okumak hiç bilmediğin bir kitabı yeniye doğru gidebilmek midir?

Neyi istediğimi biliyorum, neyi istemediğimden eminim. Peki bu beni kararlı ve istikrarlı bir insan yapar mı?

Cevaplanmamış hiçbir soru kalmasın istiyorum. Gözümün içine bakılsın, bakıldığı yerden bağırsağımızdaki aklımız görünsün istiyorum. Yalana rest çekilsin, dürüstlüğün varlığı güzelliği bir kahpeye çevirsin istiyorum. Dağları delip artistlik yapılan değil, yeni dağlar keşfettiren bir aşk istiyorum. Aklımın ücra köşeleriyle dans edilebilsin istiyorum..

İletişim kazaları yaşansın istemiyorum. Taktikle elde edilen hiçbir şeyi istemiyorum. Aptallığın özgüvenli sayılmasını istemiyorum. İçi boş sohbetlerin keyifli vakit geçirmek sayılmasını istemiyorum. Gizli saklı işler istemiyorum. Tek gecelik anılar istemiyorum..

Eğer birilerine yalan söyleyecekseniz onun gerçekten aptal olduğundan emin olun. Bu sizi bilge yaparken, karşı tarafa da güven verir. Eğer aksiyse bu sizi güvenilmez ve aptal yaparken karşı tarafa kendinden emin bir yalnızlık verir..

Kendimden olanı istiyorum; yağmurdan nefret etmeyen, caddelerde dans edebilen, bilgeliğinin aptallığına ışık tuttuğu yerden gelen, neşesi göze yansıyan, yorgunluğu gördüğü yerde yaslanılacak bir omuz olan, açık seçik konuşabilen, korkularında devrimci, kaygılarında burjuva, çiçekleri toprakta ayırmayan, ufak detayların farkına varılınca dünyayı sarıp sarmalayan, büyük savaşların merkezinde olmaktan kaçmayan, atını yeni yerlere sürmekten korkmayan, aklındaki müziğin susmadığı, ruhundaki arayışın bitmediği..

Kendimden olmayanı istesem de isteyemiyorum; Çabalamaktan korkan, sadece güneşli günlerde sokağa çıkan yağmurlu günlerde ortada olmayan, sevgisinde pinti, saygısında sadece kendine kadar olan, tatlı yalanlarla acı gerçekliği kandırmaya çalışan, bir eli tutmanın kırgınlıkla birlikte olduğunu görüp buna cesaret edemeyen, yaşadıklarının hesabını başkasına ödeten, hayatın hıncı karşısındakinden çıkaran, birini gülümsetmenin sorumluluğunu alamayan, güzelliğin gücüne kanıp dürüstlüğü kahpe sayan, sesini çıkarabilme cesaretinden uzak, kalbi küf bağlamış olanı..

İstemek yetmez ya hani. Doyurmaz en nihayetinde mideni. İşte tam o çizgideyim. Bataklıktan yıldızlara bakan köksüz bir lotus olmak yetmiyor artık.. Kök salınacak medeniyetlerde, bir ayda unutulmayacak hikayeler yaşayıp, yaşanması imkansız olanları yazmayı istiyorum artık..

İşte sütümü içerken sorguladığım bu gerçekliğe, kahvemi yudumlarken gitmekle eşlik ediyorum.. Etmeliyim.. Benden olanı bulmak, ıstırap yaratan acıları kahkahalara sebep olacak mizaca dönüştürmek için.. 

Yeniden dokunabilmek için kemana, yeniden tadını alabilmek için kahvenin, yeni hikayeleri yazabilmek için, yeniden aşık olabilmek için, yaşayabilmek için gerçekliği, yeniden toprağa ekebilmek için çiçekleri,  depresyonun hakkını verebilmek için.. Aklın kaybına, ruhun keşfine, kalbin zaferine layık bir gidiş olmalı..

”Unutma; erkekler anlayana, kadınlar karar verene kadar ömür biter..”

..sevgilerimle..

Yorumlar

Yorum bırakın