..KUMARDAN HAYALLER VE SONUÇLARI..

Neşeli ritme sahip bir müzik var fonda. Hava güneşli ve naif. İçim olabildiğince huzursuz..

Geçiş dönemi olduğunda bilincinde olacak kadar yonttum kendimi. Bu farkındalık, içimin boğuluyor oluşunu engelleyemiyor.. Ağlama krizlerimi ve çaresizlik hissiyle atak geçirmeme engel olamıyor.. Gitmeli miyim, kalmalı mıyım diye aylarca düşündüm, kaldığım yerden. Yeni ev, yeni iş derken yeni sayfa dedim. Bak bakış açın değişiyor, farkındalığın acıya değil bahara dönüşecek artık dedim, ama nafile.. Yeni evime geleli 2 ay olmadan evin devrinin olması, yeni işe başladıktan sonra yaşadığım bocalama, kalben yeni insanlara kendimi açmaya başlamışken yaşadığım hayal kırıklığı bana ”sanki hayat kibarca siktir git” diyormuş gibi hissettiriyor..

İki sene önce baktırdığım bir falda ”aşkında işinde burada hep yarım kalacak, sen deniz kenarı bir yere gideceksin orada tamamlanacaksın” demişte, tabi inanırsan. Aylardır koç burcu için ”yeni şehir, taşınma, sabır ve yenilikler” temalı konuşmalar yapılıyor, tabi inanırsan. Burada aylardır kekremsi bir tat var ruhumu eşeleyen, tabi inanırsan.. Her şeyin toplamında sonuç gitmelisin diyor gibi, tabi gitmeye cesaret edebilirsen.. Aman be kızım, evrenin işi gücü yokta sana bir şeyleri anlatmak için mi çabalayacak diyorum bazen de.. Ama ya yoksa, ya anlatıyorsa?

Her şeyin, tam olarak her şeyin; yaşanmışlığın, insanların, duyguların, düşüncelerin, travmaların, yaşanamamış olanların, hayal kırıklıklarının yani toplamda gönül yorgunluğunun koca enkazından yavaş yavaş çıkmaya başladım. Bahar sadece sokağa değil, ruhuma da inmeye başlamıştı. Yine tökezledim. Öyle korkmuşum ki başa dönmekten, ruhumun karanlığına tekrar dalıp gitmekten, verdiğim mücadelenin anlamsız kalmasından bu korkudan kaçarken kaygıyla takılıp düşmüşüm de canımın yanmasından çok korktuğum başıma mı gelecek diye ağlıyorum birkaç gündür..

Aklım muntazam bir planlanın tam merkezinde kontrolü ele aldı. Kalbimin yorgunluğu, ruhumun acıya ve şiddete olan alışkanlığı bu planı tökezletmek için baharı beklemiş gibi davranıyor.. Birlikte eşsiz bir orkestra olabilecekken hepsi solo takılmakta inat ediyor.. Ah sevgili maestro, işin çok daha zor.. Önceden sıkılıp şikayetçi de olsalar yine de ayak uydurmaya çalışırlardı. Lakin hepsi kendi alanının virtüözü olduğundan beri inatlarıyla baş edilmiyor..

Ben hayatımın ilk bölümlerini acemi bir hazla, beceriksizce tamamladım. İkinci bölümünde alamadığım derslerin tekrarında, koca bir saçmalığın için de anlam aradım durdum. Şimdi üçüncü bölümündeyiz, ya halledeceğiz ya da mahvedeceğiz. Hikayelerim de başlangıç heyecanlı ve meraklı olsa da finallerinin zayıflığı beni ürkütmüyor değil. Yine yazamadan yaşayamam.. Yaşanmışlık yoksa da yazamam..

İyi bir satranç oyuncusu,  son hamleden bir önceki hamle hata yapar ve rakibinin yüzünde kibirle kazandım ifadesini görmeyi bekler. O ifadeyi gördüm, şimdi bunun bir yanılsama olup olmadığını görmek için oyuna iyice odaklanmam gerek. Kumarda asa mı kazanır, oyuncu mu bilmem. Ne de olsa baştan başlama şansına sahip olabilirsin ve bu yaşadığın heyecanı daima belli bir sınırda tutar. Ama masaya koyduğun kendi gerçekliğinse ve tek bir oyun oynayacak kadar büyük bir hamle yaptıysan işte o zaman gidişat değişir. Şimdi, deneyimlerimin ışığında, aklımın cehaletine sahip çıkarak, ortaya koyduğum ruhumu şeytandan geri kazanma vakti.. Odaklanmayı bırakırsam, kaybederim. Tökezlersem, kaybederim. Vazgeçersem, kaybederim. Rest çekersem, işte bunun cevabını baharda alacağız!

Biraz kahve, bir tutam gözyaşı ve birkaç saatlik dünyadan uzaklaştıracak uyku. Sonrasında şeytanla restleşme yaşanılacak bir kumar masasında hayallerin ortaya koyulduğu, gerçeklerle masadan kalkılacak bir oyun için hazırım..

Canımın içi, bunlar sadece filmlerde olmuyor..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın