
Kahvem 1 saattir gelmedi, öylece bekliyorum.. Her sabah bu rutini gerçekleştirmeden güne başlayamıyorum.. Uyanamamak değil mevzu, bir rutinimin olması.. Kahve benim için her şeyin başlangıcı aslında.. Aşkın, yalnızlığın, keyifli sohbetlerini dertleşmenin, tanışmanın, tartışmanın, güne başlamanın, günü keyifli geçirmenin..
Günlük rutinlerim 2 haftadır tam olarak şöyle; uyan, kahve iç, yazını yaz, yoganı yap, yürüyüşe çık, kemana dokun, işe git, işten çık uyu.. İşteyken kahve iç, işe giderken iç, işteyken görüşmeyi özlediklerime kahve teklifi yap derken ben aslında ben değilim, kocaman bir kafeinim..
Kimisinin birası viskisi, kimisinin sinema tiyatrosu, kimisinin liseli arkadaşlarıyla vakit geçirmesi, benim de kahvem..
Ve kahvem geldi.. Bugün, iki haftanın sonunda ilk kez bu kadar geç uyanıyorum. Aslında uyandım ama yataktan pek bir çıkmayı istemedim.. Bugün hiç gitmediğim bir yere gitmek ve orayı keşfetmek istiyorum. Bugün kendimle tanışmak, kahve içmek ve elbette beni bir de benden dinlemek istiyorum.. Suya ve dağa hasretim, elbette bir de aileme ve yakın dostlarıma..
Sigarayı biraz abarttım. Kahveyi istesem de abartmış görmüyorum. Kalçalarım sevdiğim halini terk etti, göğüslerim dargın ve sıkışmış hissediyor.. Flörtler gece gelip konuşma taraftarı gündüzünü ayıran yok. O zaman gecemizi ayırmaya gerekte kalmadı. Çevremde elektriğini hissettiğim zararlı enerjiler var kimden neyden yayıldığını öğrenmek üzereyim, umarım geç kalmam.. İki gündür özellikle sağ bacağımı yaralamadığım yeri kalmadı; kalçamdan köpek ısırdı, bileğim çiviye takıldı, dizimi sandalyeye vurdum. Sol tarafım ketum; yogada esnememek için kendini tutuyor, bir yere çarpılmamak için temkinli davranıyor, çivilerden kaçıyor.. Sağ bacağım annem gibi; sempatik, heyecanlı, ortamlarda neşeli, hemen nazara geliyor. Sol bacağım babam gibi; hemen güvenmeyen, ortamı izleyen, temkinli, kendini sakınan.. Vücuduma sinyaller gönderen sinir uçlarım kardeşim gibi; soğuk duran, hemen kaynaşmayan, tuttuğuna tutunan ve bağlanan hemen, akılcı, derinleri gizlide yaşayan ve güneşe çıkarmayan fikirlerini.. Bedenimin kontrolü uyumsuz, davranışlarımsa aynı beni temsil ediyor; heyheyli, hemen parlayan, ışık saçan ama bir o kadar da sönmeye müsait, tutarsız, isteklerini gölgeleyen, kararlarına sahip çıkmak yerine hemencecik karar değiştiren..
Ahh sevgili kafein, gelmenle bekletmen arasında işte böyle bir fark var.. Kanımla temasa girdiğinde kelimler kendini saçmaya hazır mermi gibi. Yokluğunda korkak bir burjuva gibi.. Peki siz, sizin merminiz ve burjuvazi yanınız tam olarak neyle etkileşime giriyor?
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın