
Bizi biz yapan, bizden olmayandır. Duyduğum en iyi anlamlardan biri olabilir. Peki bizi yapan tam olarak ne? Örf ve adetler, coğrafya, genetik aktarım, kurallar, kimya, aile, çevre, matematik, müzik, öğrendiklerimiz, öğrenemediklerimiz, deneyimlerimiz, okuduklarımız, beslenme çantamız.. Her şey bir bütünün parçası aslında. Hayatımıza aldığımız insanları seçerken amigdalamızın kararını tüm faktörler bir araya gelerek etkiliyor. Yeme alışkanlığımız, aşka bakışımız, dostluk kavramımız, ahlak yasalarımız. Hepsini tek bir şeyden sıyrılıp her şeyin etkiliyor olması, kontrolün bizde olmadığını aynı zamanda da kontrolü ele alma şansımızın olduğunu gösteriyor..
Ders almak, kabullenmek ve alışmak üçgeni arasında hayatın acı mizacını öğreniyoruz ve direksiyonu hayatın ellerine bırakıyoruz.. İnsanın kendini gerçekleştirmesi oldukça distopik bir durum haline geliyor. Potansiyelimiz belki sandığımızdan daha fazla yine de bir noktada durmak ve başka şeylere yetişmek zorunda kalabiliyoruz. Anı yaşamak sandalı okyanusa bırakmak sanılsa da tam aksine, akıntıya kapılmadan okyanusta ilerlerken sadece manzaranın tadını çıkarmaktan ibaret oluyor çoğu zaman.. Ya da seçim sizin salın gitsin sandalın ipini de dümenini de..
Yorgun bir yolculuğun sonunda dinlenme gerektiğini anladığım depresyon çoktan direksiyonu ele almıştı. Karakterim, seçimlerim, yaşatılanlar, yaşatmak yeşertmek istediklerim, kavramlarım, kurallarım, anladıklarım, anladığımı sandıklarım, kaybettiklerim, küçük zaferlerim.. En son kaosla dansımda ayaklarım ritmini kaybetmişti sonrası tam bir enkaz.. Ne sahneye çıkabildim, ne de dans edebildim..
Artık kaybedilen zamanın önemi olmadığı için, şu kadar ay şu kadar gün demeye gerek görmüyorum.. O süreçte hissedilenler, anlanmaya çalışılanlar, yaşanılanlar, şahit olunanlar bir ömür için fazla gibi.. Bugün ruhumu sıkan bazı yanlışlar yapıyorum, hemen vazgeçebilirdim. Vazgeçmedim.. Ruhumu daha da sıktı. Dün vazgeçtim, sadece geçmiş bir hata olarak kalması umuduyla..
Kalbim benim gerçeğimi ve potansiyelimi aklımdan daha iyi biliyor. Yine de aklım kalbimin her daim yol gösterici olmak istiyor. Aklım kardeşim gibi; gayet mantıklı, kuralcı, disiplinli, istediğini almak için tutkusuna sahip çıkan. Kalbimse aynı ben; küçük dünyasında mutlu olmaya çalışan, doğruyu yanlışı ayırt etmeye çabalayan, sınırlarını kendine çizen tatlı, huysuz bir aylak..
Depresyon yüzünden, diye başlayan çok cümlem olmuştu. Her şeyi onun yüzünden kaybettim gibi gelmişti. Şimdi diyorum ki depresyon sayesinde, kendimi kazanmaya başladım.. Sadece nasıl baktığın önemli değil, gördüklerini anlamak için. Aynı zamanda dilini nasıl kullandığında önemli, anladıklarını anlatabilmek için..
Konu ne olursa olsun bir parçam hep o konu ve konularda tam bir potansiyele sahip olacak. Çünkü bambaşka alanlarda çok şey yaptım. Ama artık ilgimi çekmesi ve tutkumu heyecanlandırması gerek ki başarmak için istikrarlı olayım..
Kalbim beni hep biliyordu, ben yeni tanışıyorum. Bir gün kalbinizin sesinin, aklınızla anlaşabilmesi dileğiyle..
.. SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın