
Hepimizin bir eğlence bir de kendini huzura teslim etme şekilleri birbirinden farklı olabiliyor. Kimimiz yüksek ses ve alkolle, kimimiz doğanın içinde kahvesiyle kitabıyla, kimimiz arkada ortamında sohbetle, kimimiz yalnız kalmakla eğleniyoruz.. Bazen her biri keyifli gelirken bazen hiçbiri tam doyuma ulaştırmıyor.. Hazcı oluşumuz kendisini tekrar eden alışkanlıkların kökünü suluyor aslında..
Son dönemde sadece yazma dilim değişmedi. Hayatın tadına varış şeklim, sevgi anlayışım, eğlenme biçimim, sohbetten keyif alma şeklim baştan sona yenilendi.. Yine de tam olarak aradığım hazzın doruk noktasına varamıyorum. Belli ki doruk noktasının çıtası da değişmiş..
Kendimle vakit geçirmeyi seviyorum, hep sevdim. Arkadaşlarımla sohbet etmeyi seviyorum, hep sevdim. Dans etmeyi seviyorum, hep sevdim.. Kahve içmekten keyif alıyorum, alıyordum. Şimdilerde bir bardak içerken bile midem bulanıyor. Dans etmeye çıkışımda ne kadar eğlenmek istersem isteyeyim eve dönüp gitme fikri daha huzurlu geliyor..
Dönüşüm kaçınılmaz, değişim şart.. Peki bizi buna iten tam olarak ne? Hazcı oluşumuz mu? Haz almıyor oluşumuz mu?
Sadece bireyin değil, toplumunda dili her geçen gün değişiyor, ayak uydurarak revize ediyoruz biraz da, alışkanlıklarımızı. Belki de bu yüzden tam doyum noktasına ulaşmak mümkün değil.. Sadece kendi isteklerimizin yarattığı eğlence anlayışında yalnız kalacak oluşumuzun korkusu, isteklerimizin dışında alışkanlıklar edinmemizi sağlıyor. Bu da bizi bize yakınlaştıran etmenler kadar uzakta kılıyor..
Yazmayı seviyorum, ama her yazım acıdan geçerse kim kalır umutlanarak okuyan. Dans etmeyi seviyorum, her dansım hızlı ve yüksek olursa bedenimde enerji yenilenmesi, kalır mı. Okumayı seviyorum, hep aynı yazarı okursam dünyaya kendi penceremi nasıl açabilirim. Yürümeyi seviyorum, hep aynı yoldan yürürsem nasıl keşfederim sokağımın ayrıntılarını.. Mantıya bayılırım, ama sürekli mantı yersem nasıl neye alerjim olup olmadığını nasıl öğrenebilirim..
Çoğu zaman sevmek ve istemek yetmez, anlayış ve yaşayış şeklimizi oluşturmak için. Görmek, anlamak, empati kurabilmek, dinlemek, öğrenmek, adapte olabilmekte gerekir.. her şey bir bütünü oluşturmak için eline geçer. Bir şey, her şeyin bir yapı taşı olur..
Peki kendimizle eğlenmeyi öğrenmek yeter mi, sanmıyorum. Ortak payda da buluşabilmek, kavramsal yollar çizebilmek, müzik aynı olmasa da eşlik edebilmek dansa, bazen sadece sevdiklerimiz için katlanmak ve tadına varmaya çabalamak anın, birbirimizle eğlenmeyi de öğrenmek gerek.. Sadece ben diyen dilden sakınmak gerek mesela, bizli diller oluşturmayı öğrenmek gerek..
Bugün eğlenmek için ne yaptın?
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın