Tolstoy’un 80 yaşında bisiklet binmeyi öğrenmesi ibretlik bir ”her şeyi başarabilirim, geç kalmadım” dersi gibi dursa da aslında tam olarak öyle değil. Tabi hedefiniz sadece bisiklet binmeyi öğrenmekse başka, geç kalmış sayılmazsınız ama iyi bir yarışmacı olmak için biraz geç sayılır.. Zaman algımızı rakamların ötesine geçirerek düşünüp konuşalım..
En klişe örnektir; hayattayken çiçek almadığınız biri öldükten sonra mezarına çiçek götürmek sadece içinizi rahatlatmak için bencilliğinizden ötürü gerçekleştirdiğiniz bir zihinsel mastürbasyon örneğidir.. Her anı mükemmel kılma şansımız elbette yok. Elbette bazı şeylerin kıymeti kaybedildikten sonra anlaşılır. Geceyle gündüz, iyiyle kötü, güzelle çirkin gibi her şeyin kendi dualitesini yaratabilmesi için birinin doğup diğerinin ölmesi gerekir.. Sevgi gibi, dostluk gibi, aile gibi, sağlık gibi bizi hayata bağlayan ve ayakta tutan şeylerin kıymetini nefes aldığımız süre içerisinde sürekli el üstünde tutamayabiliyoruz.. Bu da bizi aciz kılan en insani yanımız.. Çoğu zaman telefi edebilme şansımız oluyor.. Kimi zamansa elden pek bir şey gelmiyor.. Burada olay sadece çiçeğin solması, yaşamın bitmesi değil.. Mesela birinin gönlünü almak ne kadar kolay; bir çiçek al, lunaparka götür, bir kahve iç ona vakit yarat, bir güzel not yaz bırak seni hemen affetsin. Gönlünü kırılan sizden vazgeçtiyse geçmiş olsun. Zamanında değeri bilinmeyenin solup gitmesi ne acı..
Geç kaldığımı düşündüğüm birkaç şey var aslında; virtüözlüğüm ve sağlığım.. Tam şuan sağlıklı beslenmek, spora geri başlamak işleri ne kadar düzeltir bilmiyorum. Tam şuan kemana kendimi teslim etmek bizi ne kadar yakınlaştırır onu da bilmiyorum.. Elbette başlamak sonuca beni götürecek yolu oluşturacak, potansiyelim her neyse başlamadan keşfedemeyecek oluşumu biliyorum, hem sağlığım için hem aşık olduğum müzik için..
Peki şu son dönemde hiç kendine sordun mu, ben kime neye geç kalmış hissediyorum ya da geç kalmış hissediyor muyum diye?
Şahsen ben özür dilemekten gocunmayan, affetmekten çekinmeyen, beklemekten vazgeçmeyen biri olduğum için kendim dışımda geç kaldığım hiçbir şey olmadığından eminim artık.. Herkese yetişirken kendime epey bir gecikmişim. Nefes alıyorum, belki hala yetişmeye hakkım ve şansım vardır desem de bu aralar ciğerlerim benden pek memnun değil ve koşturamayacak kadar yorgun.. İşte ilk geç kalmışlığım, yine de telafi edebileceğime inandığım yer burası.. Aklımın strese girdiği ne varsa, kalbimle eleyip savuşturmayı öğreniyorum artık. Ruhumu daraltan ne varsa aklımla üstesinden gelmeyi öğreniyorum.. Ruhumu, bedenimi ve aklımı aynı frekansta buluşturmayı öğrenmek için geç değil.. İşte asıl hayatta tutan bu, beni..
Yeniden sevebilir miyim, yeniden affedebilir miyim, yeniden vazgeçebilir miyim bilmiyorum. Ama başlayabilirim yeniden, işte bunu biliyorum.. Bana geç kalınanla, benim geç kaldıklarım arasında bir köprü kurdum ve şimdi o köprüyü dinamitlerle doldurup patlatma zamanı. Böylelikle yeni yollar için yön belirleyip, çiçeklerden bahçeler yaratabileceğim.. Denemek neyi kaybettirir bilmiyorum, ama kendimi kazandıracağını biliyorum. Alın size mükemmel bir motivasyon..
Bir şeyleri yapmak yazmak kadar kolay olsa keşke, Şıklatsak parmağımızı dursa zaman, harekete geçebilsek, sağlımızı geri kazanabilsek mesela, sarılabilsek kaybettiklerimize.. Bir şeyler için çabalamadan mucizelere şahit olsak mesela. Evimizden çıkmadan serilse gül bahçesi ayaklarımızın altına.. Sürekli mücadele ederek hayatını kazananların bir noktada hep istediğinin bu olduğunu bilsem de bunun mümkün olmadığını bilecek kadar yaşadım..
O göt o koltuktan kalkacak, o özür dilenecek, o gurur ve kibir kırılacak, o ego yıkılacak.. Eğer aciz yalnızlığının karanlık dehlizlerinde çürüyüp gitsin istemiyorsak ruhumuzun, o adım atılacak o kahve içilecek o şarkılar söylenerek o serenatlar yapılacak.. Korktuğun her neyse bir saniyeliğine yaşanacak olan güzellikleri düşün ve korkuyla bile olsa o adımı at.. Kim bilir belki de seni bekleyen orkestra ve sohbet masası görmekten korktuğun yönde seni bekliyordur.. Kim bilir belki de korktuğun tek şey, kendini alıştırdığın kör ve kokuşmuş düzenden çıkmaktır sadece.. Kokusuna alıştığın için belki de bataklıkta yaşamaya yabancı hissetmiyorsundur.. Bak bir etrafına, kaldır kafanı ve düşün; kim çiçek ekiyor bahçene, kim ket vuruyor şarkına?
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın