Savurulup gitmenin tek bir iyi noktası var, sorumluluklardan kaçabildiğini sanarak kendini kandırmak..
Potansiyelini gerçekleştirme, kendini bulabilme, ne istediğini bilip neyi istemediğine karar verme konularına epeyce kafa yoruyorum. Epeyce olmasa da zaman zaman kafa yoruyorum..
Yazılarımda buna doğru evriliyor. Gerçekleşene değil, gerçekleşme ihtimalinin ne olduğuna dair bir evrilme bu.. Kutsal bulduklarımı yıkmanın hazzı, kurallarımın çerçevesine muhteşem bir tablo gibi duruyor. Tabi bu bir sürelik bir bakış açısının gördüğü. Son birkaç haftadır ne istemediğimden daha da eminim. En azından en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir diyorum. Tabi iş karar vermeye gelince pek ortalarda göründüğüm söylenemez..
Manifestler yaparak, planlamalar yazarak harekete geçebileceğimi düşündüm durdum. İşte olay da bu sadece düşündüm ve hep durdum.. Birçoğumuzun alışılagelmiş alışkanlıkları, gerçekleştirmeyi beklediği ama gerçekleşmese de çok koymayacağı hayalleri, uğruna hareket halinde kaldığı amaçları var. Birçoğumuz desem de ben o çoğunluk genelde karşısında kalanlardanım..
Bugün güne güzel bir kahvaltı ve kahveyle başladım. Gerçi ben güne genelde hep kahveyle başlarım zaten.. Kendime verdiğim sözlerin gelişimine pek şahit olamayacak kadar disiplinsiz yaşantımı bugün burada sonlandırıyorum..
Gerçi benim hikayelerimin gelişi ve girişi güzel olsa da finali hep zayıf kalırdı. İşte bugün buna da son veriyorum.. Kemana, yazmaya, kitap okumaya, yogaya ne zaman başlasam ve zorluk derecesinin ortasına gelsem her an bir sebep çıkar ortaya ve gelişimini engellerdi. İşte buna da son veriyorum..
Kaslarım tam esneyecekken bıraktığım yogaya, ufkum tam genişleyecekken bıraktığım okumaya, aklıma ket vurmaya kalkıştığım düşüncelerimi sansürsüzce yazmaya, parmaklarım tam nasır bağlayacakken çalmayı bıraktığım enstrümanıma, hayatın sırrına tam erişecekken yaşadığım kayboluşlara bir vedadır bu..
Düşmanlık güdenlerin mahallesinden uzağa, müziği duymayanların sahnesinden uzağa, dans edenlere deliymişçesine bakan gözlerden uzağa, iyiliğin art niyetçe kullanılmaya çalışılmasından uzağa, sevginin yoksunluğundan doğan nefretten uzağa, anlaşılmayanın dilini çözmeye çalışmaktan uzağa, anlamaya çalışanı hor görenlerden uzağa..
Dostluğun sırt dayanağı olduğu yerin yakınına, müziğin hiç susmadığı yerin yakınına, hayatın dans etmeye kaldırdığı sahnenin tam ortasına, kalpten yapılanın samimiyetine teslim olunan yerin yakınına çıplak ayaklarla toprağa kendini bırakabilmeye, anlamaya, anlaşılmaya en yakın yere doğru..
Neyi istediğim yaşadığım çevreye, travmaların gün yüzüne çıkışına, tetiklenen zihnime, yediğim yemeğe, içtiğim kahveye, sohbet ettiğim masaya göre değişecek belki. Hep.. Ama artık neyi istemediğimi bildiğim bir sahnenin maestrosuyum..
Her şeyin birazına, bir şeyin her şeyine sahip olmaya doğru..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın