Hepimizi zorlayan bir sürecin göbeğinde duruyoruz sevgili kızlarım.. Gönül işleri, iş yeri mobingleri, arkadaşlık konuları ve en önemlisi kendimizle olan savaşımız..
Kimimiz ormanın aslanı, kimimiz evinin prensesi, kimimiz sokağın mültecisi, kimimiz kendini arayan bir gezgin. Yaşımız aklımızın erdiği andan itibaren kaç olursa olsun kendimizi tam anlamıyla anlayana kadar hepimiz aynı konulardan sınavlara giriyoruz. Kimimiz kimimizin yurdu olurken kimimiz kurdu olmayı seçiyor.. Gecenin sonunda kim tarafından anlaşılması beklersek bekleyelim en çok birbirimizde nefes alıyoruz aslında..
Hikayelerinizi duydum, kimine şahit oldum, içine kendi yaşadıklarımı da ekledim. Öyle yalnızlıklar paylaşılıyor ki kadının dünyasında çoğu zaman kimse fark etmiyor yanında yürüyen kütüphaneyi, gizemli denizi..
Hepimiz en temelde aynı şeyleri bekliyoruz; bir tutam ilgi, bir ölçek heyecan, eser miktarda saygı ve sunumu hazır etmek için gereken sevgi.. Kimimiz anne babasının yarasını taşıyor gönlünde, kimimiz aşkımızın sızısını hatırlıyor aklında. Kimimiz şimdilerde kendini tanıma ve geçindirmenin derdinde, kimimiz sevgi yırtıklarına bile tamam demek üzere. Neyiz, neredeyiz, neye layığız, nelere sınır çekmeliyiz, neleri başarırız diyemiyoruz çoğu zaman. Öyle bir maraton bizim yarışımız.. Doğduğumuz andan bu yana hepimizin rolleri belirlenmiş sanki, günümüzde bunların kalıbına tükürüp bu kalıpları yıkmak için savaşanlarımız da var, inatla bu etiketlerle yaşayanlarımız da..
Kimilerimiz annelerinin kaderini yaşamaktan kaçarken, kimileri babalarının rollerini hayatlarında oynayan adamlara kaptırıyor kendini. Kimisi ucuz eğlencelerin peşinde harcıyor hayatını, kimisi hayatın pahalı yerinde tutunmaya çalışıyor yaşama..
Öyle kolay tetiklenecek yaralara sahibiz ki görün diye çırpınanlarımız bile kendini görmezden geliyor kimi zaman. Neye elimizi atsak orada çiçek açtıracak potansiyele sahibiz biliyorum, yine de inatla bataklıkta yaşamayı evimiz sanıyoruz..
Her şeyi yapabilmekle kalmıyoruz, her şeyin en özelini de yapabiliyoruz. Batırırsak bile hakkını veriyoruz elbette.. Bazılarımız güzelliğin, bazılarımız huzurun, bazılarımız kaosun, bazılarımız estetiğin, bazılarımızda hayatın tam anlamını temsil ediyoruz insanlar için.. Anlam yüklüyüz de anlayabilen var mı sahiden tartışılır.. Kendimize her gün nelerin sözünü veriyor, kendimizden her gün ne parçalar eksiltiyoruz yine en iyi biz biliyoruz. Kimimiz Lilly ve Marshall aşkını yaşamak istiyor, kimimiz Ted gibi bir arayışta, kimimizse Barney’nin eğlencesinde..
Hepimiz bir sokağın kaldırımında dans ediyor, kimi zaman ağlıyor, kimi zaman dalgın dalgın yürüyor, kimi zamansa savaşlar veriyor.. Bugün birileri seviliyor, birileri üzülüyor, birileri mücadele ediyor, birileri tatilde, birileri de depresyonda.. Yine de duymaya ihtiyacı olanlar için bir kaç sözüm var..
Kimi yaraların zaman zaman kanayacak ben buradayım demek için ya da içindeki irini atmak için o an izin ver kanasın belki de bir ağrının iyileşmesi için gerekli olan budur o an.. Kimi düşüncelerin sana yanlışlar yaptıracak korkma, belki de yıldızlara bakmayı öğrenmek için karanlığın yolundan geçmen gerekiyor.. İnsanlar etiketlerle bezeyecek seni kimi zaman, hemen inanma bir bak hangisi sensin hangisi senin uzaklaşman gerekenin eliyle yapıştırıldı.. Kimi zaman aşkı bulacaksın, kimi zaman dostluğu.. Güçlüsün diyenleri desteklercesine kan ter içinde kalmak için zorlama kendini, bazen en zayıf yanın senin en parlak yıldızın oluverir, izin ver.. Zaman zaman sürekli doğruyu yapmak zorunda hissedeceksin, hata yapma lüksün yokmuş gibi, bir bak etrafına hangimiz bembeyaz bir kağıt parçasıyız, hangimizin üzeri çizilmiş cümleleri yok hayatta..
Hepimiz çiçeğiz demiyorum, dikenimiz olan da var, çamura bulanmış olan da var yaşamın içinde.. Kahraman olan da var zorba olan da, aramızda.. Herkes için iyi niyetle dileklerde bulunmuyorum. Kendini arama cesareti gösteren, kadın kadının yurdudur diyen, hayatın elinden tutan, hata yapmaktan korkmayan, özür dilemeyi bilen, yeniden başlayan, Atlas misali yükleri omzuna sırtlanan her kadın için iyi niyetli dileklerim var diyorum..
İyi ve kötü diye adlandırılan duyguları tecrübe ettiğinde, kargaşa ortasından yapayalnız kaldığında, günahlarının ve sevaplarının toplamında seçimler yaparken, kimi zaman şeytandan yaratılsan bile meleklerin safından savaşırken yorulduğunda, anlaşılmayı beklerken anlaşılamayışında, sevgisiz hissettiğinde, güvenin yerle bir olduğunda, hayallerin suya düştüğünde nereden başlaman gerektiğini bulamadığında, annenin yaralarını sarmaya kalkıp daha da yaralandığında, pes etmeden önce dur ve bu yazıyı hatırla.. O an kimse olmasa bile buralarda bir yerde sana inanan birisi var..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın