Duygularım düşüncelerimle aynı melodide mi dans ediyor? Beynimin orkestra şefi senfoniyi neye göre düzenliyor?
Kendinizle kaç kez, hangi konularda savaşa girdiniz hiç düşünüz mü? Ben düşündüm. Ben zaten hep düşünürüm. Hayallerimin peşinden gidebilseydim nerede olurdum kim bilir demekten alıkoyamıyorum aklımı. Ha yanlış olmasın beni durduran olmadı, beni durdurulamaz yapan da bu aslında. Ben başkalarının hikayelerinde yer almak için çabalarken geç kaldım kendime.. Aman yaralarını sarayım, aman iyi geleyim, çözüm bulayım, derman olayım, anlayayım ya da en azından anlamaya çalışayım derken kendime hep geç kaldım. Zaman ruhumun üzerinde vals yapa yapa aktı geçti. Bense hep hayranlıkla sokakta dans edenleri izledim. Aklımın orkestrası dağıldı, ruhumun müziğe yabancılaştı, bedenimse kıvrımlarını yitirmeye başladı. Elimde kelimelerim ve köpeğimle bir mezarlığın ortasında gömülü bedenlerin hikayelerini dinliyorum..
Kendimde en çokta bunu değiştirmeyi isterdim, beklemeyi Hastalandığımda bir tas çorba beklemeyi, çaresiz hissettiğimde saçımın okşanmasını beklemeyi, sorunlar karşısında çözüm beklemeyi, derdime derman beklemeyi. Aslında en çokta hayatın beni gösterişli bir sahnede dansa kaldırmasını beklemeyi.. Ha böyle deyince aileme, dostlarıma haksızlık yapmış olmayayım dinlerler beni, ellerinden bir şey geldiğinde düşünmezler bile yaparlar, çabalarla kimi zaman benim için. Lakin bazen onlar da hayat gibi bana geç kalırlar. Zaten acımla bir ağlamışımdır onlar kahveye çağırdığında, yaralarım çoktan kabuklaşmıştır ne olduğunu sorduklarında ya da kendimle günlerce konuşmuşumdur beni anlamaya kalkıştıklarında. Onların suçu değil, benim çığlık atmayı öğrenememem aslında.. Çocukken bir kere beni görün demem gereken yerde sadece sustum, o gün bugündür görülmeyi beklesem de görülmeyi umduğum yerlerde hep sessiz kaldım. Burada ustaca naralar atıp ben bu oyunu bozarım demek istesem de sayın okur ikimiz de biliyoruz bunu ikiyüzlülük olacağını. Yazmak kolay, yaşamak peki!
Zaman zaman geçmişteki yazılarımı düşünüp ne büyük konuşmuşum diyorum. Başlıyorum demişim, demekle kalmışım. Öğreniyorum demişim demekle kalmışım. Yapacağım lan ben kafama koydum mu demişim, ki gerçekten bir şeyi kafama koyarsam onun için her şeyi göze alırım, lakin demekle kalmışım. Eee benim kendime geç kalmam planın olası bir sonucu tabi.. Bu yılın ve otuz yaşımın ilk yazısı bu. İlk serzenişi. İlk defa büyük konuşmalar, heyecanlı hedefler ve söz verişler yok. Olmayacak..
Öyle sakin, sessiz ve kendime kızmamaya çalıştığım yerden yazıyorum bunu.. Duy kendini, anla ruhunu, dinle kalbini. En azından dene. Ne kadar denersen o kadar yükselecek sesin. Kendine verdiğin sözlerden caymak kolay, sen sadece insanlara verdiğin sözleri tutmayı seversin. O yüzden kendine değil, o çocuğa söz ver bu sefer. Dünyaya kafa tutmak için bir kahramana ihtiyacın yok kendin bunu yapabilirsin. Hayatla yeniden dans edebilmek için hayatın seni dansa kaldırmasına ihtiyacın yok, kendini sahneye davet edebilirsin.. O görkemli müzikal için maestroya ihtiyacın yok, kendi orkestranı yönetebilirsin..
Zaman ruhun kırbacı, aklınsa cambazı. Aldanma ona ve bil aynı zamanda tek gerçek olduğunu. Önemli olan kazanmak değil, denemek bir onur.. Kendini bulmaya başladığında, dinamitler döşediğimiz köprünün orada kadehimi sana kaldırmak için bekliyor olacağım.. Bu sefer sakın geç kalma..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın