Saat sabah 09.15 insanlar bu saatte ne yapar?
İşine gidenler, kahvaltı yapanlar, spora gidenler, yürüyüşe çıkanlar, henüz uyanmamış olanlar, yeni uyuyanlar, hiç uyumayalar.. Bugün günlerden ne, saat kaç, pencereler neden hep kapalı, denizin rengi nasıldı?
Depresyon yakana ne zaman yapıştı, daha doğrusu kendini ilk nerede nasıl ele verdi hatırlıyor musun? Hayatına sızdığında neler verdi sana, neler çaldı senden ya da?
Neşeni, kahkahanı, dans edişlerini, sevgini, ruhunun cıvıl cıvıl oluşunu.. Ne kaldı elinde; yatmaktan kasım kasım kasılan kaslar, pencereden bile dışarıya bakacak enerjinin olmaması, aklını zorbalayan düşünceler, karakterlerine kızdığın diziler, gününü saatini bilmediğin anlar..
Ölüm geride kalanlara zor derler ya hani peki yaşarken ölenler.. Ruhunda ne bir bahar esintisi, ne bir heyecan kırıntısı. İnanır mısın yazmak bile gelmiyor içimden sırf bir sonraki noktaya ulaşana kadar bile harcadığım efor beni bir hayli yoruyor..
Ne anlatmaya kelime var, ne istek, ne başka bir şey.. İnsan çiçek ekip, büyümesi için emek verince bahar gelecek taze taze esintisiyle saracak kokusu etrafı sanıyor. Bir sabah uyanıyor bakıyor ki ne güneş doğmuş, ne taze çiçekler kalmış, ne de bir sıcaklık. Bahçe öylece talan olmuş, pencereler manzaralara açılmayı bırakmış, kelimeler suskunluğa bürünmüş. Ne bahar gelmiş, ne son şarkıya eşlik eden kalmış..
Büyük buhran, sonunda ya devrim için savaşır umut yaratırsın ya da pes eder büyük buhranda kaybolursun.. Her gün bir seçim, her seçimde katlanılması gereken bir sonuç, sonra yeniden bir seçim, sonra yine seçimler.. İşte aralarda nefes aldığımız vakitlerde de sosyalleşip eş dost aile aşk iş derken sokakta vakit öldürüp evde gerçekliğimize döndükten sonra bir sen, bir yalnızlık, bir Müzeyyen Senar şarkısı kalıyor geriye..
Şimdi önünde bir seçim daha ister kaç, ister savaş.. İstersen burnunun alışık olduğu depresyonun terini solu çek ciğerine, istersen yeniden dene bahar bahçeyi..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın