..SORGULAMAK, AŞK, İHTİRAS! KİMSİN?..

Kendini adadığın hayatın yüzdeliğine baktığında kaçta kaçı sana ait? Kaçında kendi kararların var, kaçında zorunda kaldığın seçimler yaptın? Kendini adadığın amaçların, yaptığın hataların, günlük rutinlerin, vazgeçtiklerin, seçtiklerin derken hangisinde kendi iradenin etkilerini görüyorsun baktığında?

Bir boşluğun içinde sonsuz olasılıklar okyanusuna doğru savrulup gidiyorsun zaman zaman. Kimsin, nesin, neredensin, nereye gidiyorsun, nereden geliyorsun her gün kendi içinde yaptığın ya da yapmaktan vazgeçtiğin kararlarla belirlediğin, ilerleyen zamanlarda sonucuna varabildiğin seçimlerin toplamı..

Kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, neyle sınanıyor, neyleri seçmekte ısrar ediyorum, nelerden vazgeçtim, nelere taptım, özümün karmaşasında nelere daldım gittim?

En doğrusunu ben bilirim demedim de, kendi doğrularımı bilir onlarla yaşarım dedim. Aşkın kendisine aşık, hayatın savurmalarına aşina, insanların katran bağlamış ruhlarıyla burun buruna gelmiş, doğanın esintisine hayran bir özün kapana kısılmış, özgürlüğünü hayata teslim etmiş bir esire dönüşmesine yol açacak ne kadar seçim varsa hepsini tek tek yaptım..

Tam olarak 9 gündür hayatın sebebiyet verdiği karmaşasıyla çıktığım yolda kendimle gerçek anlamda baş başa kalmış olmanın verdiği sorgulamanın eşiğinde ayaklarımı sallandırıyorum.. Kahveyle yalnız başına güne başlamanın yerini çayın bir araya getirme gücü ele alarak hem bir bütün olmayı hem de herkesten kaçabilmeyi aldı.. Sessiz ve sükunetle açılan gözü çocuk sesleriyle ve hakırtılarla açmak aldı.. Kendi ruhunun yaralarını iyileştirmenin yerini, her birimizin yaralarının olduğu yerlerin benzer olduğu fark ettirdi.. Şarkılar anlam kazanırken, hayatın varlığı ciddiyetine bir ara verdi aslında.. Meğer dan edebilmek için aşina olduğumuz müziğe ihtiyacımı yokmuş.. Hatta bazı aşinalıklar dansa kaldırmak yerine danstan gözünü korkutacak kadar güçlüymüş.. Duygularımızı tek tek yazsak, altına sebeplerini ve sonuçlarını yazsak varılacak nokta pekte bütünsellik oluşturmayabilir.. Lakin duygularımızı tek tek yazıp ilişkilendirsek ruhumuza temas edenlerle resmin bütünselliğine ulaşmak daha kolay olabilir..

Günleriniz ne alemde, nelerle mücadele halindesiniz bilmiyorum.. Amacınızı, potansiyelinizi, yaralarınızı da bilmiyorum.. Ama bir şeyi çok iyi anladım, bazen birbirimizin ruhunu görmek için tüm bunları bilmemize gerek olmadığı..

Yara, yaralıyı gördüğünde sızlar eğer hissedersen.. Ruh özünü ortaya koymaya kalkar eğer tınısını duymak istersen.. Aşk, ihtiras, arkadaşlık, aile hayatımızın yapı taşlarını oturan her bir parçasının kıymeti ve ciddiyeti ayrı önem taşıyor, doğru.. Yine de bu ciddiyete kapılıp kendini kaybetmektense, dramı komediye çevirecek güce sahip olacak yönlerimizi parlatmalı ve o ışığın hayatımıza sızmasına izin vermeliyiz..

Kavramlara takılı kalıp keskinliğimizi bilemekte bir tercih, kavramlara yeni anlamlar yükleyerek yaşamı yeniden keşfetmekte bir tercih.. Şimdi asıl soru şu; kimsin ve tercihini yaparken danıştığın makam kime ait?

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın