
Uykusuz kaldığım gecelerden sadece bir tanesi.. Kulaklıktan sızan sesle, zamanında vedalaşmak için gidip Ruhi Mücerret’ in ironik sohbeti eşliğinde patlattığımı düşündüğüm köprüye doğru yöneldim.. Kulağıma sızan ses eskisinden yorgun ama dingindi, köprüyse hala yanı yerinde duruyordu.. Meğer vedalaşmak benim için o andan kurtulmak adına yaratılan bir illüzyonmuş.. Söz konusu Ruhi bey olunca bu pekte şaşırtmadı elbette.. Maestro benim sahnemin müziğinin alt yapısını yapanken sahnenin bana ait olduğuna inanmamda aklımın yarattığı bir illüzyonmuş..
Aslında kendimi çırılçıplak ortaya koyduğumda illüzyonla kendimi kandırıp, temelde canımı sıkan şeylerden kaçmak yolunu böyle inşa ettiğimi görmek zor değil.. Ama uykusuz gecelerin var olmasının temel nedeni de bu.. İnşa ettiğim kaçış labirentinden çıkmak istediğim bir gün gelir belki ihtimaline karşı bir anahtar.. İşte dün o anahtarı elime almak için uykusuz bir gece daha geçirdim kendimle.. Hikayelerin; giriş, gelişme, olayların karmaşıklaşması ve sonuç kısımlardan oluştuğunu biliyorum.. Ben yaşadıklarımı yazarken olayları genelde giriş ve gelişme kısmında bırakırken, yazdıklarımı yaşama konusunda sadece olayların zıvanadan çıktığı zamanları yaşadım.. Ne yazarken ne de yaşarken iş sonuca gelmedi.. Bu bir süre sonra tahmin edebileceğiniz üzere alışkanlığa, yani yaşam döngümün kendisi haline geldi..
Eğer aklınızda geçirdiğiniz vakit gerçek hayatta geçirdiğiniz vakitten fazlaysa, dünyama hoş geldiniz.. Aklımın krallığını tek tek inşa etmek üzere yaşadım çoğu şeyi.. Kontrol.. İşte krallığımızın temel prensibi; kontrol.. Tabi her düzen zamanını kollar kaosa tekrardan yenik düşebilmek için. Aslına bakarsanız teslim olmak ve bütünlüğünü korumak için.. Var oluşun kendisinin de kaostan geldiği felsefesini bilenlerdenseniz bu durum siz yabancı gelmeyecektir.. Kontrol altında tutmaya çalıştığım her şey raydan çıktığı an teslim olsaydım nasıl olurdu diye düşünürüm zaman zaman.. Bir başka kader mümkün mü?
Her neyse şimdi gelelim bugüne, aklımızın çemberinden ruhumuzun kendisine.. Ruh aşerer, beden sinyal verir, aklınızı bunu algılayacak kapasitedeyse seçimlerinizi özünüze göre yaparsınız. Ruh, beden ve akıl üçlüsünün aynı düzlemde ilerlemesi potansiyelinizin dünyaya yansımasının bir anahtarıdır.. Yazmak, yaşamaktan ne kolay öyle.. Matematiği bilmek keşke dna sarmalımızı çözmemizi de kolaylaştırsaydı..
Yazmak bile kontrolden çıktı. Ama asıl amaçta bu zaten.. Birbirinden farklı görünen her paragraf bütünün bir diğer parçası.. Geçmişte yaşayan ben için yeni bir kader mümkün müydü, belki, kim bilir.. Bugünkü ben için mümkün mü, elbette.. İşte şimdi uykusuz kalmanın verdiği hazla yürünen köprü yolunda, kulaklığımdan sızan zehrin zihin kıvrımlarıma darbe yapmasına izin vererek, kaosun kontrolü ele alması için anahtarı bizzat kendim teslim ediyorum..
Benden başka herkesin evindeymiş gibi hissettiği bu tımarhaneden kurtulmanın ilk adımı, kontrolü bırakmak.. İnsanları sokakta hapsetmek için döşedikleri kaldırımda zihnimin özgürleşmesi için müzik listemden yeni bir şarkı açıyorum.. Ve sevgili maestro, müziğiniz bestelenmiş bir büyü gibi aklımı sarmış olsa da kendi sahneme dönüyorum.. Kaosa mütevazı bir katkı sağlayacak senfoninin şerefine..
..SEVGİLERİMLE…

Yorum bırakın