
Lacan ne diyor; aşk, sizde olmayan bir şeyi, bunu sizden istemeyen birine vermeye çalışmaktır.. Mecnun, Leyla’yı bir de benim gözümden görün diye devam diyor.. Shakespeare; zamanın kırbacına, zorbanın kahrına, sevginin kepaze edilişine yaşamın içindeki aşk arzusu ve ölümün varlığıyla devam ettirir tragedyasını.. Peki bize faydası ne?
Hücrelerimize işleyen aktarımlar, öğrendiklerimiz, iç güdüsel yaklaşımlarımız, tecrübe saydığımız olaylar, alışkanlıklarımız, tabularımız, ideolojimiz, hayata dair geliştirdiğimiz felsefemiz ve daha birçok şey derken bizi bütün haline getiren parçalarımız..
Buraya kadar karmaşık cümleler silsilesiyle derdimizi anlattık.. Buradan sonrası daha da karmaşık. İnsanın kendine yaklaşması, kendinden yola çıkması oldukça zor.. Ne istediğini bulmak, bulduğunla neler yapacağını anlamak, yıllarca inşa ettiklerini parçalamak zorunda kaldığını görmek bir yaştan sonra epey zorlayıcı..
Peki hayallerimizin, hedeflerimizin, planlarımızın bize faydası ne? Daha disiplinli olmak, daha başarılı olmak, daha zengin ve güçlü olmak, daha mutlu olmak.. Bir insan ömrü için ne ister, istedikleri için ne kadarını gerçekleştirmeye cesaret eder? Bizi tanımlayan etiketlerin bizden çıkarılması halinde ortada kalan çıplak benliğimize baktığımızda gördüklerimiz tam olarak neyi anlatır bize?
Sırtımda yük ettiğim çantaya kitaplarımı, yazılarımı yazdığım defterlerimi ve o çok sevdiğim kalemlerimi koydum.. Evimi kalabalık gösteren eşyalarımı, kahvelerimi yudumladığım fincanlarımı ve kütüphanemdeki kitaplarımı koydum kolilere.. Sırtım boş, evim boş.. Kaldı geriye büyük bir boşluk.. Ağırlığın kalkmasıyla oluşan huzura odaklanmadan önce yükün alışkanlık haline getirdiği ağrıların yokluğunu özlediğimi hissettim. Buruk bir özlem.. Bir süre pencereden bakıp gördüğümü sandığım dağlara öylece dalıp gitsem de vücudumdaki uyuşukluğun azalmasıyla gökyüzünü daha da net görmeye başladım.. Anlamlandıramadım elbette, anlamlandırmak çiğ kalacaktı o anı tasvirlerde.. Ağrıların boşluğunda sızan huzuru yavaş yavaş hissettikçe rüzgarın ağaçlara teması daha bir anlam kazandı gözümde.. Gözümde anlamlanan zihnimde sorular yarattı bu sürede.. Zihnin kıvrımlarıma bir taş atarak suyu bulandırdığımı anladığımda kalbim sakince taşın dibe çökmesini bekle dedi.. Bekledim.. Sükunet hafifleyen bedenimin armağanıydı..
Şimdi daha berrak, daha sakin bir anın içerisindeyim.. Kalabalığı kendi elimle oluşturduğum evimin içinde yaşadığım telaştan arta kalanlarmışım.. Şimdi elimde sıradan bir karton bardağın içinde tadına vardığım kahvem, sadece anahtarımı ve sigaramı taşıdığım küçük çantam, eşyalardan arınmış evime sızan güneş ışığının verdiği aydınlık ve ruhuma sızan huzurun verdiği yeniden başlayabilme hissiyle bir bütünüm. Arta kalanlardan kurduğum yeni bir bütünlük haliyle.. Kendimle oynadığım satrancın son hamlesiyle kendimi mat ettim.. Şimdi yeni oyunları tasarlama zamanı..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın