..DÜNYADAN LALELİ’YE DOĞRU..

Ataların karma borçları, ödendi.. Beyin kimyasını etkileyen kısımlara bilimsel müdahale, yapıldı.. Aydınlık yönler, parlatıldı.. Karanlık taraflarla, yüzleşildi.. Derinlere dalındı, yüzeye çıkıldı.. Ev denilen yer, kapatıldı.. İnsanlarla iletişim, minimuma indirildi.. İçten dışa doğru yeniden yola çıkıldı..

Kendinizi tanıyor musunuz, her yönünüzle? Neyi sevdiğinizi, sevmediğinizi, ne kadar ileri gidebileceğinizi, nelerden kaçacağınızı, nelerle savaşabileceğinizi, nelerden korktuğunuzu, aşkın sizdeki tezahürünün ne olduğunu, kavramların aklınızdaki karşılığının ne olduğunu, ruhunuzun derinlerinde yatan arzularınızı, potansiyelinizin ne olduğunu, yatkın olduğunuz konularla yabancı olduğunuz konuların nelerden ibaret olduğunu, hangi mevsime alerjiniz olduğunu ve neden olduğunu, dizi/filmlerdeki hangi karakterlerle özdeşleştirdiğinizi kendinizle, neleri kaybettiğinizi, nelerin artığı olduğunuzu..

Bir ömre kaç karakter, kaç hikaye sıkıştırılır mesela?

Hepsi benim, hepsi bendim.. Aşık olan da aşktan kaçan da, dostluklara sıkı sıkıya sarılan da dostlarına yol veren de, ailesinden kaçan da ailesine sığınan da, korkaklardan medet uman da cesurca ortaya çıkan da, aynadakini yeşerten de aynayı parçalayan da, hayata diş bileyen de, hayattan saklanan da, karakalemle gökkuşağı çizen de rengarenk tabloyu karalara boyayan da.. Hem gece oldum hem gündüz.. Hem şarap içtim hem kahve.. Hem problem yarattım hem de çözüm sundum.. Hem dans ettim sabaha kadar hem pencereden akıp giden günleri izledim oturarak.. Hem bedel ödedim hem de..

Aylardır üzerinde çalıştığım tek proje kendimdim. Yaşayan her şey ve herkesin zorlaştırmaya çalıştığı bir süreç olsa da başardım.. Son 29 yılı çözmeyi, başardım. Otuz yaşımın son demlerine sunabileceğim güzel bir hikaye yazmayı, başardım.. Aslında otuz yılı 3’e bölmek işimi kolaylaştırdı; böl, parçala, fethet.. Yarattığım personayı 27 yaş depresyonum bölmeye başladı; ben kimim, ne için buradayım, gerçek bir iyi miyim iyi olmayı kalkan edinmiş bir zalim miyim, bilmiyorumun karşılığı tam olarak ne, hasta mıydım gerçekten, koç burcu olmanın etkisi var mı, depresyonumun nedeni ne, kimim ben? Sorgulamalar arttıkça derinlere daldım, derinlere daldıkça boğulmaya başladım, boğulmaya başladıkça oksijen almanın kıymetini anlamaya başladım, daha da derinlere dalmaya devam ettim, devam ettikçe nefesimi tutmayı öğrendim, nefesimi tutmayı öğrendikçe oksijenin bendeki önemi kaybolmaya başladı, derinlere indiğimde yüzeye çıkabileceğim her yolun yavaş yavaş uzakta kaldığını anladım, anladıkça telaşım arttı, telaşım arttıkça kalp atış hızlandı, kalp atışım hızlandıkça oksijenin değerini anımsadım, anımsadıkça ışığa yönelmeye çalıştım.. Bu döngü 29 yaşın aydınlanmasına kadar sürdü. Aydınlanma dememe bakma alimlik yaratan bir aydınlanma değil, hiç varlığında uyanmanın verdiği bir yalnızlığa sürükledi.. Ve tam da bu süreçte parçalanma başladı; İnandığım her şey, hayata olan bakışım, insanlarla kurduğuma inandığım bağlar, kendini ifade ederken kullandığım kavramlar, bölünmüş kişiliğim parçalara ayrılmaya başladı. Gündüz başka, gece başka; bir yanım dünyanın oyun bahçesinde her şeyi güzelleştirebilmek için yaratmaya devam ederken, diğer yanım dünyanın sahip olduğu kötülükte boğulup gitmesini izlemek istedi, bir yandan sevgiye inanırken bir yandan sevginin tarumar ettiği şeylere öfkeyle bakmaya başladı, bir tarafta masumiyetin çığlığından sağır olan kulaklarım bir yandan şeytanın pazarlığa çağırdığı fısıltısı, bir yanda yapılan hataların telafisi için çabalarken bir yandan bedel ödetmek isteyen burjuva.. Hangisiydim? Işığın altında neşeyle dans eden mi, karanlıkta kapüşon kapatıp sokağın adaletini isteyen mi? İkisi de.. Sokağın müziğinde, yalın ayak, devrim yaratan dansın eşlikçisi..

Bölündü, parçalandı ve sonunda fethedilmeyi bekleyen köksüz medeniyetimin tam ortasında tacımı takmaya karar aldığım o yerdeyim.. Hangimiz değiliz ki!

İki tane aslan; biri aydınlık biri karanlık, biri iyi biri kötü, biri neşeli biri keskin bakışlarla dünyaya bakan. Kavgaya tutuştu önce. Hangisini beslerseniz sonunda o kazanacaktır, bilmecenin cevabı.. Bense ikisini beslemenin yolunu buldum.. Aydınlıkta biri, karanlıkta biri. Gece biri, gündüz diğeri.. Aklımın hükümdarı biri, ruhumun hükümdarı diğeri.. İki zıtlık aynı anda aynı yerde bulunmaz derler, demekle kalmaz kanıtlarlar da.. Şimdi, ben de diyorum ki bu inanmamı bekledikleri şeydi, inandım, 27’mdeyken.. Bipolar bir aslanın sadece birine ihtiyacı yok, sadece birisi olmaya da.. Sevgi beslerken öfkeyle de yaşayabileceğini, doğruyu seçerken yanlışları da yapabileceğini, hem aklını hem ruhunu özgür bırakıp aynı zamanda esir edebileceğini gördüm.. Böldüm, parçaladım, şimdi sırada..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın