
Kendinle satranç oynasan oyunu kim kazanırdı?
Şu an olduğun yaş ve bundan 13 yaş öncesi.. Aklında ne vardı, aklında ne var? Hedeflerin neydi, hedeflerin ne? Hayallerini kurduğun şeyler neydi, şimdi hayal kuruyor musun? Olmak istediğin yer neresiydi, şimdi neredesin?
Ne kadar plan yaparsak yapalım hep olanların getirisi götürüsüyle ilerleyen bir hayat yaşarız.. Kimimiz sistemi yenebileceğine inanır, kimimiz sistemin içerinde kaybolur, kimimiz sistemi kabullenmiş halde devam eder.. Hangisinin uzun vadede yararlı olduğunu şuan biliyor olsak bile on üç yıl öncesinde bunu çözebilmiş olmak ne kadar mümkün bilmiyorum..
Önceki halinize, şimdiki halinize ve beş yıl sonraki halinize mektup yazsanız ve bunu beş yıl sonra okumuş olsanız nelerin değiştiğini tanımlamak kolay olur muydu? Yaptım, yine de kolay değildi..
Birçok şeyi çözmüş, düzenimi kurmuş, en bilge halimle bu kelimeleri yazacağıma inandığım yaşımdayım.. Çözdüğüm sandıklarım işleri daha da karmaşık hale getirmiş, işimden istifa ettim, evimi kapattım, emek verdiğim her şeye sırtımı döndüm, kendime benzeyen bir gölge yarattım.. Kitap okumayı bıraktım, yeni dizi/film değil finalinden emin olduklarımı izliyorum, dans etmek yerini uzun oturmalara, uzun sohbetler yerini sükunete bıraktı, neden diye sorgulamalar yerini olabilirlerle değiştirdi.. Normalleşmiş olmak insanların gözünde doğru görünen bir şeymiş gibi görünüyor olsa da benim gibi insanların cehennemi olduğunu bilecek kadar bilgeyim, bunu tersine döndüremeyecek kadar da aylak..
Ne yapmam gerektiğini bilmemle neler yapmadığımın arasında bir yerlerde ayaklarımı sallayarak, kulaklığımı takmış, kahvemi içiyorum.. Yolumu kaybetmiş bir aylak olmam neler yapabileceğimi biliyor olmamın önüne geçemiyor çünkü. Ha tabi bilmekle eyleme geçmek arasında epey bir fark var; biri sizi kendi çukurunuza gömerken diğeri sizi Alice Harikalar Diyarına götürebilir..
Buraya kadar tamam. Kendini sorgula, yeni yollar dene, tecrübelerden faydalan, oku, izle, anla, gör, yaşa.. Bunlar bizim kontrolümüzde olan şeyler.. İyiyi besle iyileri yaşa kötüyü besle kötüleri yaşa.. Hayatında bir matematiği var maalesef.. Ailenizin seçimleri, insanların sizi maruz bıraktıkları, yönetenlerin yanlışları, doğanın kendi adalet anlayışı.. Zaten kendi halinde yaşayan iyi insanların kendinden çok hayata katkısı olması Atlas’ın evreni taşıma sebebiyken sorun kötülerin kötülüğün hayatı zehirlemek için verdiği yoğun mücadele..
Sadece on üç dakika verin kendinize; iyi biri olmayanın kelimelerle işi olmaz, kendine bak sor sonra maruz kaldığın gerçekliği anla.. Çürüyen bir bataklığın ortasında lotus olma çabanı taktir ediyorum, köksüz medeniyetine aidiyetlik arayışını da.. Sadece işin bunlardan ibaret olmadığını bildiğin bir oyun oyna.. Ve bir kere daha düşün, kendinle oynadığın satrancı kim kazanırdı, on üç yıl önceki sen mi bugünkü sen mi?
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın