
Bir yere 10 dakika geç kalmış olmak ya da 10 dakika erken gitmiş olmak hayatımızın rotasını uzun vadede nereye götürür?
Zamanın, mekanın, insanın yanlışlığıyla doğruluğunu ayırt edebileceğimiz püf noktaları yaşamdan edinmek mümkün mü?
Alışkanlıkların ve davranışların doğruluyla yanlışlığını çabucak öğrenebiliyor, kimi zaman deneyimlemeden bile kendimize yeni yollar inşa edebiliyorken bunu zaman için yapamamak bizim lanetimiz olabilir mi?
Son 3 aydır beyin kıvrımlarımı tırmalayan tek şey bu.. Ya o gece derneğin partisine hiç gitmeseydim ya da gece sonu çıkışta eve gitmek yerine Salda ‘ya gitseydim, daha da öncesine gidip bir öfkeyle ceketimi alıp dünyayı kurtarmak arzusuyla o topluluklara katılmak için adım atmasaydım bugünkü geldiğim noktaya ulaşacağım hataları yine de yapar mıydım? Farklı yüzler, farklı mekanlar olsa bile ben yine benliğimi yapar aynı yanlışları ya doğruları seçer miydim? Peki ya her yere 10 dakika geç kalmamış olsaydım?
Geçmişin netliği ve geleceğin belirsizliği arasında yaşanan bugünün anlamlı olabilmesi için alışkanlığım olan geç kalmışlığı devam mı ettirmeliyim yoksa bunu yıkıp her yere erkenden mi gitmeliyim?
Bedenimizle olan ilişkimiz, benliğimizle olan ilişkimiz ve insanlarla olan ilişkimiz üçgeni arasında kurduğumuz hayat bermuda şeytan üçgeninden farklı olacaksa bunun için yapmamız gerekenler neler? Bunun cevabını kısmen bulmak artık kolay.. Bedeninle olan ilişki için sağlıklı beslen, sağlıklı uyu, spor yap, bedenini temiz tut. benliğimizle olan ilişki bu üçgen arasındaki en komplike olanı aslında.. İnsanın dünyayı fethetmesi kendini bulabilmesinden daha kolay.. İnsanlarla olan ilişkilerimiz için tecrübelerimize ve benim en çok zorlandığım şey olan insanların tecrübelerine kulak vermek olayına bakmak çoğu karmaşıklığı giderecektir.. Her şeye cevap bulmak tüm sırları açığa çıkarmasa da yol almamızı ve ilerlememizi kolaylaştırıyor..
Peki ama bunca sorgulamayla ve öğrendiklerimizle ne yapacağız? Bunca geç kalmışlıkla neler yapacağız? Daha da önemlisi bunca şeyin bir önemi var mı? Ya da önemli olmalı mı?
Yoldan çıkmak.. Rutinleri yıkmak ya da yapmak.. Yaşayabilmek ya da yaşamaktan vazgeçmek tüm mesele bu..
Biriyle ilk tanıştığınız ana gidin aşkla ya da arkadaşça olması önemli değil, ilk anı ve son anını düşünün.. Sonunda hayal kırıklığı yaşadığınızı bilseydiniz atar mıydınız o adımı.. Boğulacağınızı bile bile denize atlamak gibi.. Bilmiyorken dalmak heyecan vericiyken biliyor olmak sizi denizden uzaklaştırır mıydı? Peki ya yaşamınızın tek nedeni o suya girmekse, su sizin var olma nedeninizse ve bunu da biliyor olsaydınız? Boğulmayı mı göze alırdınız, karada yitip gitmeyi mi?
Geç kalmışlığın getirdiği huzurlu bir yanda var tabi. O kaza yapan uçağa geç kaldığım için binememiş olmak beni hayatta tuttu belki de dediğimiz nadir anlar.. Sizden önce tavuğu tatmış birinin tavuğun bozulmuş olmasının verdiği tecrübeyle sevdiğiniz yemeği sadece karnınızı doyurmak istediğiniz bir yemekle değiştirmek mesela..
Geç kalmışlığın hayatta tutan bir yanı var, bir de sizi hayattan koparan bir yönü.. Peki bu illüzyonu bozmanın bir yolu var mı? Ya da yaşamın sihri tam olarak burada mı?
Zamanın da insanlar gibi yanlışlığı olabilir mi? Ya da zaman hep doğrusaldır da bizim tecrübelerimizin sonucu mu onu yanlış diye nitelendirmemize neden olur?
Başka koşullarda tanışsak daha mı doğru oluruz birbirimiz için, başka mekanlarda bulunsak mesela daha mı doğru insanlar oluruz başkaları için?
Asıl soru şu; bunun kriterini kim belirliyor ve bundan kim çıkar sağlıyor?
Eğer geç kalmamış olsaydım kim olurdum nerede olurdum bilmiyorum, ama kendime bu kadar yakın durduğum uçurumu bulamamış ve hala arayan biri olacağımı biliyorum..
Gandalf’ın da dediği gibi; böyle şeyler yaşayan herkes bunları söyler ama karar kişilere bırakılmamıştır, karar vermemiz gereken şey bize verilen zamanda ne yapacağımızdır.. Bilbo yüzüğü buldu, geçmişimiz hayatta kalmak için bir yol buldu. Frodo yüzüğü taşımanın bir yolunu buldu, ruhumuz bu hikayeyi taşımanın bir yolunu buluyor. Ve tabi ki Sam yolculuğun en önemli koruyuculuğunu yaptı, hayatımızdaki insanlar bize dokunmanın bir yolunu mutlaka bulacak.. Zamanın tik takları, ruhumuzun taktikleriyle aynı düzlemde buluştuğunda..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın