..SARI BÜYÜKTÜR GÖKKUŞAĞINDAN..

Hepimizin sevdiği bir renk vardır, çokça sevmek olmasa dahi bir nebze diğer renklerin önüne geçecek kadar gözümüze hoş gelen ve diğer renklere bir milim fark atacak kadar güzel gördüğümüz bir renk..

Kendi dünyamızda oluşturduğumuz etiketler, otomatik pilota bağladığımız rutinler vardır.. Hissetmeye alıştığımız duygular, daha aklımız uyanmadan zihnimizi esir alan düşünceler vardır.. Sevdiğimiz ya da alerjimizin olduğu çiçekler vardır.. Kendi dünyamızın bir misyonu, bir vizyonu, bir hikayesi vardır.. Zamanın oluşturduğu rotalarda dalgalanan her insanın, parmak izi kadar eşsiz anları vardır..

Peki bunlar nasıl oluşur?

Ailemiz, doğduğumuz evlerimiz, o evlerin temelini atanlarımız, büyüdükçe oluşan çevremiz, eğitimcilerimiz, okuduklarımız, izlediklerimiz, dinlediklerimiz derken liste uzayıp gidiyor.. Yani kısaca maruz kaldıklarımız..

Kendimize inşa ettiğimiz kimliğin her bir parçasını didik didik etmenin verdiği anlama yorgunluğuyla baş başa kaldığımız anlar vardır.. Hani bazen bir an hayatınızı değiştirir, hani bir an sizi bambaşka biri yapar ya, hani bazen biri ya da birileri değiştirir sizin renklerinizi ya, hah işte öyle bir an değildir bu anlama hali.. Daha çok ben kimim sorusuna giriş dersidir aslında.. Ya yıkıla yıkıla inşa edeceğiniz ve yeni kimlik oluşturacaksınızdır ya da ince bir sızıyla olduğu gibi kabul ederek devam edeceğiniz noktadır, hem idrak edip hem de inşa edememe halindeyseniz kesinlikle kendinizle baş başa kalmayınız ve bir bilene danışınız..

Sevdiklerimizin ve sevmediklerimizin listesini çıkarıp üstüne bir de bunların oluşumunun sebebini bulduktan sonrası fırtınalı bir aydınlanma çağı, ruhumuz ve benliğimiz için.. Karanfili gülden çok seviyorum çünkü herkesin sevebileceği bir sıradanlığı yok, nergisi papatyadan daha çok seviyorum çünkü baharın gelişindeki ”en iyi mevsim benim” bencilliğini tetiklemeyecek kadar zarif.. Pembeyi yeşilden daha çok seviyorum çünkü gözlerimin şişmesine neden olan polenlerin ve alerji dolu sürecin aksine çocukluk dönemlerimdeki eğlendiğim sokak oyunlarını anımsatıyor.. Trenleri uçaklardan daha çok seviyorum, çünkü manzaranın ayrıntılarına ve zamanın sakinliğine sahip olduğu için..

Bunlar hayatımın başucu listesinde yazanların bir kısmı.. Şimdilerde hayatıma eklenen yeni şeylerin heyecanı ve merakını taşıyorum aslında.. Bir yürüyüşün yanında eşlik eden bir sesin ruhuma huzur verişi gibi, yağmurda aylakça dolaşmayı sevdiğim kadar dans etmeyi de sevmek gibi, sarıyı sevmek için kendimce nedenlere ihtiyacım olmadan öylece sevebilmeyi öğrenmek gibi..

Kendimizi bir gecede inşa edebilir ya da yenilgiye uğratabiliriz.. Yıkılan her şey yeniden yapılabildiği gibi, özenle inşa edilenlerde bir çırpıda yıkılabilir.. Her gün bir milim daha yaklaşıyorum ruhumun derinliğine ve her saniye biraz daha fazla inanıyorum aşkın yaşamı oluşturan özel bir denklemi olduğuna..

Kimliğimizin parçalarını, duygularımızın zırhını, düşüncelerimizin temelini ne kadar sağlam oluşturursak oluşturalım her gün bunlara sahip çıkmak için, yenisini kazandırmak için, eskisini değiştirmek için yeni bir gün olmaya devam edecek.. Biz bu yeniliğe ister kaskatı bir karşılık verelim, isterse esneme payıyla teslim olalım fark etmeden.. Diğer yeni günlerde hükümdarlığı hangi renk ele geçirir bilmiyorum, sadece heyecanımla ve merakımla öğrenmek için kendime izin veriyorum hepsi bu.. Ve mayısın başında, işte tam da bugün, yeni bir günden sesleniyorum; aşkın bilinmezliğinin verdiği yetkiye dayanarak diyorum ki sarı büyüktür gökkuşağından..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın