..BUGÜN KİMSİN, YENİ SEN Mİ ESKİSİ Mİ?..

Aklın kusuru, olmuş olanların olacak olanlara sebep vermemesi için kişiyi sürekli tetikte tutacak bir mekanizma oluşturması olabilir.. İnsanın kusuruysa say say bitemeyecek kadar uzun.. Aklın ve insanın alıştığı tabiatına aykırı olan her şeyi tehdit olarak algılayıp, ona göre tedbirler alıyor olması her ne kadar kişiyi hayatta tutuyor gibi görünse de kimi zaman bu tedbirli hal güzel olanın, mucize sayılabilecek olanın önüne de geçebiliyor..

İnsanların hayatında keskin bir yer edinmişliğim çok.. Kiminin hikayesinde anılara daldığında gülümseten bir dost, kiminin hikayesinde başına buyruk bir aşık, kiminin hikayesinde zehirli bir sarmaşık.. Peki bu hikayelerin yazarı ben miyim, benden olmayanlar mı?

İnsanların, hele de hayatımda en ufacık yer edinenlerin aklından geçeni kalbinde olanı öğrenmek için harcadığım zamanı ve enerjiyi kendime harcasaydım.. Demeyeceğim, çünkü çok söyledim, çok düşündüm, kimi zaman anladım, kimi zamansa anladığım illüzyonuna aldandım.. Beşerin aylaklığı ve hakikat arayışındaki bocalaması bu biraz da..

Dün her kimsem, bugün bir başka hatta bambaşka biriyim.. Yarın her kim olacaksam, sonrasında daha da bir başkası olacağım.. Dün çizmediğim sınırlara bugün gardiyan dikebilir, dün keskin olduğum konularda bugün şefkat gösterebilir, dün diş bileyecek kadar öfke duyduğuma bugün affedecek kadar önemsemez bir tavırla yaklaşabilirim. Dün kızabilir, bugün affedebilirim, dün farkına varmadığım şeye bugün kızabilirim.. Ha bu demek değildir ki her anımı değişerek yaşayacağım.. Aksine dünyayı yeni gözle görme arzusu benimki.. Kendi hikayemin yazarı olmak.. Herkesin hikayesinde kendimce kim olduğumu, neler yapıp neler yapmadığımı biliyorum. Onların atfettiği kişi değilim, aynı zamanda onların gördüğünü sandığı kişiyim.. Onların hikayemdeki yeri gibi.. Dünkü dostum bugünün hiç kimsesi, dünkü sevgilim bugünün sıradan bir kimsesi, dünkü evim bugün başkasının harabesi..

Geçmişe takılı kalan halimi depresyonumla, geleceğe kaygı duyan aklımı anksiyetemle, ruhumda açılan yaraların şifasını bipolarımla buldum.. Bulmak, kulağa ne kolay bir sonuç gibi geliyor.. Hikaye yazmak, yeni bir şehre giden ya da yaşanılan şehre gelen yabancının kaleminden dökülenler gibi okuyana ne kolay geliyor.. Değil sevgili okur inan ki değil.. Yaşayana, yaşadıklarını yazana hiçte kolay değil.. İnsanca yaşamak hiçte kolay değil.. Kendin olarak kalmak, iyi insan olmak.. Her yıkılanı onarmak demek, hatta kimi zaman kendi ellerinle yıkmak demek. Yıkmakla kalsa ne iyi, yeniden inşa etmek, soğukmuş sıcakmış dememek, açım susuzum dememek, el uzatan varmış yokmuş dememek..

Sevgiye olan inancım hala aynı mesela, güven konusundaki hassasiyetim, sadakatin her gün yeniden seçilen bir değer olduğuna olan inancım, şeffaflığın değerli oluşuna verdiğim kıymet, gülümsemenin şifa olacağına olan inanışım hala aynı.. Yamalı, kırgın, vazgeçmenin eşiğinden dönmüş olmalarına rağmen hala canlı ve aynı.. İnanıyorum sevgili okur, inanıyorum.. Dostluğun bir zırh olduğuna, aşkın bir umut olduğuna inanıyorum..

Pembe gözlüklerle yaşayamayacağımız yakıcı gerçeklerin olduğu bir dünyanın içerisindeyiz.. Her gün bir öncekinden daha yakıcı olabiliyor, bir önceki günden daha stresli, daha kaygı dolu, daha yorgun ya da umuda prangalar bağlanmış olabiliyor.. Her gün kendi içinde bir karanlık, bir aydınlık barındırıyor.. İnsan tabiatında da öyle.. Yaptığımız her seçim bizi bir tarafa daha yakın kılarken diğerinden bir adım daha uzaklaştırıyor..

Kalbin rotasından şaşmadan, aklın karanlığında kalmadan ruhun yorgunluğundan sızlanmadan yaşanacak nice güneşli günlere..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın