
Bazen olayları siyah ya da beyaz değerlendirmeyi tercih etmek işi kısa sürede çözmeye yarasa da, genel olarak işin özü çok boyutlu sebepleri de çok yönlü olabiliyor..
Bağlanma şekillerimizin kaygılı veya kaçıngan olması, rutinlerimizin ve alışkanlıklarımızın bireysellikle bezenmiş olması, isteklerimizin önceliklerimizi şekillendirmesi, ihtiyaçlarımızın koşullara bağlı gelişmesi derken birçok değişken ve faktör bizi biz yapan yan ve yönlerimizi fazlasıyla şekillendiriyor..
Bizlerse bu alışılmış otomatik pilot halinde farkına varmadan yaşayıp gidiyoruz.. Kimilerimiz farkına varıyor imkanlar dahilinde dönüştürüyor ya da çabalıyor, kimimiz farkına varsa dahi eli çenesinde zamanın öylece akmasını izliyor. Farkına varamayanlar içinse kelime tüketmeye gerek yok..
Bir noktaya kadar kendimi getirebilmiş olmanın haklı gururunu yaşadım, omzumu okşadım, ilgilendim kendimle.. Kendimi sevebilmenin bir başka yoluydu kendime sarılabilmek, belki de en değerli yoluydu.. Fark etmek kadar o farkı ve bilgiyi eyleme dökmek, dökebilmekte mühim mesele..
Yıkıla yıkıla temizlenecekler, yıllarca dokunulmadığı için onarılması gerekenler, hiç yapılmamış olanı inşa etmek derken koca bir alanı yeniden yapmak büyük bir çaba, harcanması gereken bir zaman, yeterli bir enerji gerekiyor.. Burada da kişisel hayatlarımızın içerisinde olanları iyice gözlemleyebilmek, neye sahip olduğumuzu bilmek, neleri ihtiyacımızın olduğunu kavrayabilmek önemli..
Şimdi gelelim kendi hayatımızın boyutlandırılmasına.. Evet hayır, siyah beyaz, iyi kötü diye ayırt ediyoruz olayları. Net olmak güzel lakin keskin olmamaya özen göstermekte gerekli.. Gri alanların olduğunu bilmeli, gri alanların kendi arasında farklı renk tonları olduğunu anlamak, renk paletindeki diğer renkleri de kavrayabilmek önemli.. Bir şeyin tek bir sebebi olmayacağı gibi tek bir çözüm yolu, tek bir yönü de olmayabilir. Bunu bir bilmecedeki ilk ipucu olarak düşünelim.. Duygular olaylara bakışımızı etkisi altına alır, düşüncelerimizse tepkilerimizin kontrolünü ele geçirebilir.. Anlık verilecek kararlara bu formülle giriş yaparsak (ki bu oldukça insani bir durum) muhtemelen dersi alamadan sınıfta kalırız.. Bazen burundan derin bir nefes almak bedenin sıkışmışlığına biraz rahatlık sağlar, mümkünse olayın üstüne bir gece yatıp uyumakta diğer bir yöntem.. Her zaman mümkün olmasa da, mümkün kılabildiğimiz anları artırabilmek alışkanlıklarımıza da bir süre sonra yansıyacaktır..
Kimi zaman ne yapacağını bilmez bir halde savrulurken, kimi zaman önemli bir kararın eşiğinde neyden vazgeçersem daha az mutsuz olurum diye düşünürken, kimi zamansa neyi istediğini bilmez bir halde öylece seçeneklere bakarken buluruz kendimizi.. Çoğu insanı bilmem, kendiminse bu durumlarda verdiği tepkiyi biliyorum.. Ayakları balkondan (genelde köprümden aslında) sarkıtarak etrafı izlemek geceleri, gündüzleriyse mümkün olan en yakın toprak alana gidip yalın ayak yere basarak gökyüzünü izlemek.. Kahve içmek fikri geliyor beni tanıyan daha doğrusu yakından tanıyanların aklına, bu da bir yöntem elbette müziği aç, kahveni iç, kalemi eline al, dünyayı da sessize..
Kapüşonu çıkar, müziği kıs, ayaklarını sağlam bas yere, göğe bak.. Telaşın elbet sessizleşecek, kaos kendine düzen kurmak için dinecek, can yakan mesafeler bir bilet sonrası bitecek, verdiğin kararla seçtiklerin vazgeçtiklerine değecek, on yıl sonraki sen bugün neleri seçer ya da nelerden vazgeçmeni beklerdi bilmiyorum ki aslına bakarsan bunu on yıl sonra zaten göreceksin çünkü onu bugününde inşa edeceksin, lakin on yıl önceki sen bugünkü senden neyi beklerdi onu biliyorum.. Üç boyutlu görebilmenin zorluğunu, bağlanma şeklinin temelini oluşturan yıkıntıları onarmak için verdiğin savaşı, korkularının üstesinden nasılda gelmeye çalıştığını, kendini yeniden doğurduktan sonra sıfırdan bir sen bir hayat inşa etmenin ne denli zor oluşunu görüp sana kocaman sarılırdı.. Kim olduğunu görüp, olduğun kişi için verdiğin her mücadele için seninle bugün gurur duyardı.. Dünde her şey ya siyah beyaz olabilir, her karar bir keskinlikle verilmişte olabilir.. Kimi seçim mutluluklar yaratmış kimiyse mutsuzluğun dibine itmiş olabilir seni.. Kimi seçimi sen bile istememiş mecbur bile kalmış olabilirsin.. Düne kadar, hatta bugüne kadar olan sürecin kaderi yaşandı. Kaderini yaşadın ve bitti. Seni bugün, şuan olduğun ana taşıyan kaderi yaşadın.. Şimdi yeniden karar verme zamanı.. Yeni bir kader için, yeni seçimler zamanı..
On yıl sonrasını bilemem, dünü biliyorum.. Yarın seni ne mutlu eder bilemem, ama dünde neler mutsuzluk yarattı biliyorum.. Bugün seni neyin mutlu ettiğini biliyorum.. Peşinden gitmeye cesaret edersen, çok boyutluluğun huzurunu yaşayacağını da biliyorum..
Hatırla.. Unutma..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın