
”Seni affediyorum, beni görmesen de seni affediyorum, ben bir arabayla yanından sessizce geçerken bende yarattığın sindirilememiş ne varsa hepsiyle birlikte seni sana bırakıp en çokta kendimle yeni bir bahar yaşayabilmek için ve benden seni azat edebilmek için seni affediyorum. Kalbimi senden, geçmişten, ben bunları hak etmedim sıkışmışlığından, bende bıraktığın acabalardan, yaraları unutarak tedavi edebileceğimi sanmaktan, kendimi ispatlama çabamdan özgürleştirmeyi layık görüyorum kendime ve en çokta kendim için affediyorum aldatılmanın cehenneminden geçmiş beni..”
Belki bir yerlerde bu cümleleri okuyan birinin affetmeye ihtiyacı vardır, en çokta kendi yoluna taş koymadan devam edebilmesi için.. Kızım sen geçmişi affettin de mi kolayca bunları tavsiye edebiliyorsun diyen olursa, gönül rahatlığıyla diyebilirim ki benim nezdimde; bir herkes ve her şey affedilmeye layık değil bunun ayrımını yapmak epey güç bir dersle oldu, iki yürüdüğüm ya da arabayla geçtiğim yollarda geçmişten kime rastlarsam rastlayayım gülümseyip geçebilecek kadar net bir veda ettim içimde insanlara.. Yani demem o ki evet, geçmiş benim için mezun olduğum okuldan ibaret; aldığım dersler, kaldığım dersler, tekrar ettiğim dersler oldu, ders verdiğim zamanlar da oldu, şimdiyse eğitimini aldığım konularda referans almak için açıp göz gezdirdiğim bir kitaptan ibaret benim için.. Yani bırakın da racon kesebileyim, cehenneminden yalın ayak geçtiğim yollar konusunda..
Kimimiz güne midesinde kramplarla başladı, kimimizin doğum günü, kimimiz bir hastane yolunda eski sevgilisinin yanından geçerken acaba beni gördü mü ya da şuan medeni durumu ne durumda diye düşünerek, kimimiz işe gitmek için hazırlanırken başladı, kimilerimiz de daha başlamadı bile.. Yıllarca erken uyanabilen biri olmayı isteyen ben bugün uykusunun tadını çıkaranlara özendim desem yalan olmazdı.. Yine de şikayetçi değilim, olması gerekenler olacak olanlara yol açıyor..
Son zamanlarda en çok bahsettiğimiz şey duygular aslında.. Anlaşılmayan duygular vücuda baskı uygular, tamamlanmamış görülmemiş duygular eninde sonunda ben buradayım demenin bir yolunu bulur, unutulduğunu sanıp kaçtığınız duygular bir otobüs durağından size el sallar.. Elimden geldiğince hep yaralara şifalar, duygulara akabilmesi için yollar, travmalara iyileşebilmesi için yönler aradım durdum.. Yazmak yaşamaktan daha kolaymış, son yazdığım cümleyle dakikalarca bakıştım. Defalarca yaşanılan tetiklenmeler, yapayalnız ağlayarak geçirilen geceler, günlerce geçmeyen iç sıkıntıları vesaire vesaire.. Yani zirveden manzara güzel görünüyor da tırmanılan yol pekte keyifliydi diyemem..
Frodo’nun Gandalf’a mağarada doğru yolu bulmak için beklerken söylediği bir şey vardı; keşke bu yüzük bana hiç gelmeseydi, keşke bunlar hiç yaşanmasaydı demişti.. Gandalf’ta ”böyle şeyler yaşayan herkes bunu söyler ama karar onlara bırakılmamıştır, bize düşen şey bize verilen zamanda ne yapacağımıza karar vermek..” Yaşanılanların, yaşatılanların özümüzdekileri ortaya çıkarmak ve içteki ışığı yayabilmek için çatlaklar oluşturduğunu görebilmek hayli zorlu bir yolculuk.. Kimi zaman yaralayanlar olacak neye inandıysak yakıp yıkacak, kimi zamansa yara vermekten korkup sizi gözünden sakınan biri olacak siz geçmişin ateşiyle onun inancını yakıp yıkacaksınız.. Umarım geçmişte sizi yaralayanların sindirilememişliğini bugününüzdeki insanla olan bağınıza yansıtmadan önce yanınızdaki insanın şifa, dışarıda kalanlarınsa vedalaşılması gerekenler olduğunu görebilirsiniz.. Çünkü size yapılan yanlışlarla, söylenen yalanlarla kendinizce oluşturduğunuz inançlar ve iletişim şekli bir gün ve ansızın doğru insana yanlış yapmanıza sebep olabilir, sizse hem ona hem kendinize iyileşmenin zorluğuna göğüs germek yerine kanatılan ve kanatılacak yaralara tutunmak istediğinizi göstermiş ve günün sonunda sizi ama yalanla ama ihanetle kandırmış olanları bilinçsizce seçmiş olarak bir başınıza kalabilirsiniz..
Çünkü akıl iyiyi kötüyü değil alıştığı şeyi kendine layık görür ve onu seçer, bildiği ve kolayına geldiği için.. Yaralanmaya alışıksa yaralayanı, yalanı affetmişse yalancıyı, çocukken yalnız bırakılıp ebeveynleri tarafından görülmemişse terk edip gidecek olanı seçer.. Oysa kalbin fısıltısı gerçeği bilir; yaralayanı, yalancıyı, gerçekten sevgiyle sarıp sarmalayanı, yara vermekten imtina edeni, gözünden sakınarak aşık olanı.. Eğer miden sindiremiyorsa duygularınla yüzleş, kalbin kabul edebiliyorsa birlikte yürüyebilecek bir yol bul, aşkı midenle değil kalbinle yaşa..
Seçim senin, benim, bizim.. Ya gölgede kalan duyguların hezimetine uğramaya izin verip göğsümüzdeki mağlubiyet ordusuyla yaşayalım hayatımızı, ya da aşkın ışığını kapatacak duvarları yıkıp gönlün sahibini ağırlayalım evinde.. Geçmişi değiştirmek mi istiyorsun al sana basit ve bir o kadar imkansız olan formül; bugün yarının geçmişi olacak, bugününü değerli ve anlamlı kıl, yarınının geçmişini değiştirmek için zamanı tersten bükmenin bir fısıltısı, duyabilene sesli bir fısıltı olması dileğiyle..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın