
Vallahi astrolojik tüm etkileri koç kadınları tek başına yaşamadıysa bende bir şey bilmiyorum. Daha 6 saat kadar önce gözümü açtığımda ”vay be dedim sarsıldık lakin devrilmedik, gerçekten başarabiliriz.” Aslında sıkışmışlık içinde, kırgınlıklarla ve hayal kırıklıklarıyla öfke kusmak için oturdum klavye başına. Sonra derin bir nefes aldım, bundan 3-4 saat önce bir yazı yazdım ve paylaştım. Tabi o esnada güneş vardı, kahvemi yudumluyordum ve bana bugüne özel bir sürpriz yapılacağına inandığım için içim biraz heyecan doluydu. Sağlam bir sürpriz yaşadım burası doğru, da yaşadığım şey beklemeyi ummadığım yerden geldi. İşte tam da bu nedenle bir yazıyı daha hak ediyor bugün bence.. Bugün bir şeyi zor da olsa kabullenmem gereken bir gün; çabalamak her şeyin en önemli adımı lakin zorlamak işte o umutsuzca tutunmaya çalışan birinin kendini boşa çırpındırması..
Yahu kadın sen dört dörtlüksün de sorun bizde mi yani, demeyin. Ben sorunlu aramayı bırakalı çok oldu çünkü. Önemli olan çözmeye gönüllü müsünüz değil misiniz. Şimdi gelelim bugünden benim payıma düşen, kaybederek öğrendiğim asıl derse..
Birini düşünün tam yıllarca bir saniye bile kırgınlıklar yaşamadığınız, birbirinizle konuşurken sürekli güldüğünüz, ilginç gelebilir ama düşünce zıtlıklarız bile olsa anlaşmanın hemencecik bir yolunu bulduğunuz biri. Size hadi be oradan dedirtebilir, bense bunu yaşadım. Sonra aşkmış ilişkiymiş kendinizi kapattığınız bir dönemi düşünün. İnancınız yok, kendi kendinize yettikçe görüyorsunuz ki zaten ilişki denilen şey ihtiyaçtan doğuyorsa ihtiyacı karşılanan taraf gider. O yüzden kendinizce diyorsunuz ki tamam kardeşim ben bu sırrı kavradım; istediğim için olan başımla bir, diğerleriyse sadece olup bitecek. Ben ne istiyorum, ben neler verebilirim, kırmızı çizgiler neler diye diye kanunlar koyuyorsunuz. Buraya kadar çok güzel, hazırsanız kendimle sanki hiç yapmıyormuşum gibi yüzleşip, sizi de biraz kendinizle yüzleşmeye itecek o kısma geldik..
Hani bir şarkıda diyor ya ”bir kadın gelir değiştirir seni, alıştığın o sert kararlı şeklini” diye. Hah işte merhaba ben o kadın. Tabi bir de benim hayatıma bir öpücükle dahil olup, ruhumu istila ederek beni bana gösteren bir adam.. Ben tabuları sert bir kadın, bana gelen sınırları keskin bir adam. Ben kaygılı bağlanmamla barışmış ve bununla yaşamayı öğrenmeye çalışan bir kadın, kaçıngan bağlanmayla farkına bile varmadan beni kendime en güvendiğim yerden sarsan bir adam. Ben her şeyin konuşularak çözülebileceğine inanan bir kadın, bazen sessizliğin içinde de iyileşme olabilir diye beni sessizce kendimle baş başa bırakan bir adam. Ben meydan okumaya alışmış habire cesaret diye ortaya kendini koyan bir kadın,.. Bu liste var ya roman olmaya kadar gider. . Benim kitabım çıkana kadar hikayeler biraz kısa kesmeli olacak, sabredin ve bekleyin..
Bak biliyor musun ben o kadar da kötü bir öğrenci değilim aslında. Geç öğrenirim kimi zaman, zor öğrenirim bazen lakin kafaya koyarsam inan ki öğrenirim. Bana da kimse bu doğru bu yanlış demedi ki. Bir şeyimden çok eminim seviyorsam her yolu denerim. Çünkü pişmanlığın faturası pahalıdır. Doğru kadına yanlış yapan bir adamın mutlu olmadığını gören, ona destek olup güvenini yerine getiren kişiyi kırdıktan sonra kendi dünyası yerle bir olanı gören biri nasıl olur durup düşünmez.. Benim de hata yaptığım yerler buralar aslında.. Kaygılandığım an (ki bu yıllar sonra ilk kez biri için ortaya çıktı) hemen diyorum bunu bir çözüme kavuşturalım. Karşımdaki bir dur, bir nefes al diyor duyuyorum aslında ama tutarsızlık huzursuzluğumu tetikledikçe istiyorum ki bitsin o tutarsızlık, yeniden huzur gelsin hayatımıza. Ya da bir kırgınlık olduğunda, bir insan severken kırın uyutur mu ben yapamam en azından, öyle naza niyaza da çekmeden diyorum ki gel çözelim.. Bunları defalarca yazsam da göz ardı ettiğim şeyleri konuşalım..
Ben de insanım. Göremez, anlayamaz, duyamaz bir halde olabilirim. İşte sır burada. Eğer isterse senin gözün olur görmeni sağlar, kulağın olur duymanı sağlar.. Benim aşkta sabırsızlığım pek olmamıştı; araya girecek mesafe, halledilememiş kırgınlıklar, birbirini yanlış anlamaya meyilli bakış açıları da olunca alın size gordion düğümü.. Çözmekle uğraşmak emek, enerji, zaman, sabır ister. Ya da yaşanılanlar yeterli diyerek gitmeyi seçebilirsiniz..
Kendi hatalarına kör biri değilseniz, yaralarınızdan ve yanlış öğrendiğiniz şeylerden kaçmak yerine yüzleşmeyi seçerseniz, işin içine biraz emek biraz aşk biraz zaman eklerseniz, ortada yanlış yapılmadıysa aşılamayacak hiçbir sorun yok demektir.. İşte kızım seni yoran bu aslında.. Halbuki bazen de çözmemek gerekir, bazen o gordion düğümüne İskender gibi kılıcı vurup kesip atmak gerekir, bazen sadece yürüyebilmek gerekir. Anlatarak yormak değil, anlaşılmak için çırpınmak değil, aşka sahip çıkmak için cesaretli olunmalı demek değil.. İşte bunlar ve muhtemelen henüz görmekte zorlandığın birkaç şey yakında aydınlığa kavuşacak..
Sen istiyorsun ki hemen herkes travmalarla yüzleşsin, yaralarından kaçmasın, yaşadığı stresi ve kırgınlıkları görüp idrak edip bütün borcu sana yıkmasın. Peki sen! Senin kaygıların belki de görmeni zorlaştırdı, yaşadığın stresi paylaşmak yerine anlaşılmasını beklerken karşıda yaşanılan stresi göremedin, sen ”ulan ben bu aşkla tek başıma nasıl baş edicem” kaygısı yaşarken belki de karşı tarafın böyle derin bir ilişki yaşamakta zorlandığını onunda aynı şeyleri sorguladığını anlayamadın.. Biliyorum anlamak, hissetmek, çözmek, sahip çıkmak için tüm telaşın da artık tek başına olmadığını göz ardı etmemeliydin belki de.. Korkuların, kaygıların, eski yaraların bir anda meydana saçılınca bocaladın. Sen bir nefes alsan halledersin de peki ya karşındaki? Sen derin bir ilişki kuruyorum derken belki de geçmişte hiç bunları yaşamamış birinin seninle ilk kez bunu deneyimlediğini, hayatında hep yalnız bırakılmış birinin bak elinden tutuyorum derken bazı konularda yalnız bıraktığını, sana ”bencil, sessizce gider” gibi kalıpları anlatırken sana kaygılı hissettirmek yerine ”bak benim öğrendiğim şeyler bunlar ama seninle bunların dışında bir lisan geliştirelim” deme ihtimalini, istesem yapardım dediğinde ”evet isteseydi yapardı” demek yerine aslında yapar hatta belki de hala yapmak istiyor ama benim anlamamı da istiyor demelerini görmek ve anlamak kolay olmadı.. Gördün de o da göstereyim derken birlikte gördüğünüz güzellikleri onun yok saymasını, anladın da o da anlasın derken zaten senin anlayışlı ve destekleyen biri olduğunu bildiği için bazı konularda anlayış gösterememene kırıldığını fark etmek zordu..
Bazen duvarlarımızı ne kadar sağlam örersek örelim biri için yıkmaya can atarız. Yeter ki deriz değsin.. Bazen ne kadar keskin sınırlarımız olursa olsun birini o sınırlardan içeri almayı gönülden isteriz yeter ki deriz tahrip etmek yerine daha da sağlam korusun, güvenebileyim ona.. Bazen birine kalbimizi açacak cesareti gösterdiğimizde dünya zorlukları iptal edip düğün bayram havasına çevirsin isteriz hayatı..
Sabah kahvemi yudumlarken bugünü özel kılacak bir bekleyişim vardı, parka geçtiğimde bir anda bir çocuğun ”abla bileklik ister misin” sorusuna içimden ”ayy zorlamadan, kasılmadan özel bir hediyeyi hayat ayağıma getirdi” dediğim bir an yaşadım.. Aklımla ve kalbimle bugüne özel (hayatında tatlı sunumlarıyla) küçük küçük planlar yapmıştım. Gerçekleştiremediğim için içimde kaldı bari yazayım; tatlı bir kahve, her şeyi geride bırakacağımıza dair mektuplar, ha bir de siz bilmezsiniz benim özel pembe defterimden bir günü okumak ve aynı ritmi yeniden yakaladığımıza inanacağımız tatlı bir dans.. Basit ve kendiliğinden yapılan şeyleri seviyorum..
Oysa bugün kutlamanın ve aşkın günü değil, ders alma günüymüş.. Hayatın planlarımı bozmasına aşinayım, o yüzden hep neşemle ve enerjimle ayakta kalacak ve dans edecek bir yol bulurum. Lakin hayal kırıklığı hiç beklemediğim bir yerden geldi, bununla öğrenmem gerekeni öğrenip sanırım planları artık hayata bırakmalıyım..
Belki bu sefer bir bardak kahve ve gerçek aşk benim parkıma gelir, belki de bu sefer hayat bozduğu planları daha sağlam ve daha kalıcı bir yerden inşa ederek benimkilerden daha iyi bir yol bulur. Çünkü ben bu defa fena çuvalladım..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın