
Çabaladım.. Kendime minnettar kalacak kadar çabaladım.. Şimdi durup kahvemi yudumlarken, şu durabilmek işi ne zormuş, diye düşünüyorum..
Defalarca anlatmayı, gerçeği göstermeyi, çabanın kıymetini, denemenin önemini.. Ne değişti?
Anlaşıldığını sandığın an gelen huzurun anlaşılamadığını gördüğün an yarattığı hayal kırıklığını bir insan kaç defa yaşar ve kaçıncıda idrak eder? Sözlerine güvendiğin birinin davranışlarının gerçekliğini daha fazla yok saymamam gerektiğini kabullenmem için daha kaç hayal kırıklığı ve güven yıkımı yaşamam gerek?
Saatlerce yapılan konuşmaların heyecanına bırakıyorsunuz kendinizi, diyorsunuz ki bu sefer oldu tamam sonunda görüldü ve anlaşıldı her şey, sırtımı dayıyabilir güven için gözlerimi kapatabilirim. Ani bir hisle gözlerinizi açıyorsunuz sırtınız boşlukta, yere doğru düşmektesiniz aklınızda tek bir düşünce var “güvenimi kırmaya değer miydi?” Sırtınız yerle temas ettiğinde acının etkisi aklınızı uyuşturuyor bir süreliğine. Öylece yatıyorsunuz, bu serbest düşüş beni hangi uykudan uyandırdı?
Gözünüzü açıyorsunuz gökyüzü, bulutlar kendi zamanına direnmeden akıp gidiyor, seçim sizin o an biliyorsunuz, ya yere serilmenin acısıyla kıvranarak devam edeceksiniz ya da sözlerin yarattığı uykudan uyanacaksınız..
Acı her türlü olacak, peki ben neyi seçeceğim?
Bekledim, gözledim, dinledim.. Benden sabreden derviş olmaz, benden kaçan kovalanır oynayan sıradan biri olmaz, benden bencil biri de olmaz.. Benden ne olmaz biliyor musun; sürekli kendini düşünen, bahanelerin arkasına saklanan, koşullar öyle geliştilerle oyalayan, söz verdiğinde tutmayan, zaten zor kazanılan güveni kolayca yerle bir eden, sürekli ben ben ben diyen biri olmaz.. Keşke olsa, ama olmaz..
Benden ne olur biliyor musun; inandığı şeylerin arkasında dimdik duran, koşullar ne getirirse getirsin sımsıkı elini tutan, çürümüş ilişkilere rağmen sevgiyi bir emanet gibi koruyup kollayan, güveni lafla değil şeffaflıkla veren (davranışlarıyla), söz verdiğinde tutan, incitmemek için parmak uçlarında vals eden..
Olmak ve olmamak halini bilmek güzel, güzel olmasına güzel de bu sürekli düşme halinden nasıl çıkacağız biraz da oraya bakalım..
Kendini bil, kendini bul, kendini doğur.. Üç aşamayı da en sancılı şekilde tamamladık.. Şimdi yeni doğanı sağlıklı bir şekilde inşa etmek zamanı..
Ben sadece dürüstlük değil şeffaflık istiyorum, ben sadece dinlenmek değil anlaşılmak ve duyulmak istiyorum, ben sadece bakılan değil görülen olmak istiyorum, NOKTA.. Lami cimi yok, lagaluga yok, biri istek ve ihtiyaçlarını net bir şekilde dile getirecek kadar cesursa, ki bunları keşfetmek bile bir süreç meselesi, burada size değer veren, sağlıklı iletişim kuran biri var demektir.. Unutmak önceliğim değilsin demek, işim var meşgulüm demek önceliğim değilsin demek, ya bu aralar yoğunum başka sorunlar var demek yine önceliğim değilsin demek.. İşte serbest düşüş esnasında sorguladığın şey tam olarak burası..
Ben merkezine mihenk taşı olarak en kıymetli seçtiğimi koydum, peki o mihenk taşı orada olmayı istiyor mu, davranışlarına bak ve gerçeği gör kızım.. Ben önceliğime en kıymet verdiğimi koydum, peki o orada olmayı hak ediyor mu, davranışlarına bak gerçeği gör kızım.. Ben bir yarın inşa ediyorken en zor günümde bile sencil olabilmeye gayret ettim, peki oncul olmayı o istiyor mu, davranışlarına bak gerçeği gör kızım.. Ben inanmayı, güvenmeyi, enerjimi ve zamanı feda etmeyi seçtim peki o bunu istiyor mu, davranışlarına bak gerçeği gör kızım..
Peki, benden ne olur diye soran birinin bu yazdıkları soruya cevap mı? Aslında evet. Her düşüşte kalkabilmeyi başarmış, yaşadığı hayal kırıklıklarına rağmen yeniden güvenmeyi seçmiş, kırgınlıklara ve bağlanma şekline teslim olmaksızın sevgiye emek vermiş birinin tam olarak kim olduğunu gösterir..
Çabalayan, seven, bunca çirkinliğin içinde güveni dipdiri tutan, sadece sözlerle değil davranışlarla da ben buradayım dimdik ve her şeye rağmen diyen biri..
Aşka inanan, kariyerinde işler yolunda gitmese de çalışmayı hep seven, problemleri vals edercesine çözebilen, karanlıktan korksa dahi ışığını kaybetmeyen bir ben..
Ve ben benden ne olur sorgusunun içinde bir başına kahvesini yudumlarken hayattan kendini gizlemeden talepte bulunan..
Kalbimi heyecanla attıran, güvenimi canlı tutan, önceliği olmaktan dolayı huzurlu olacağım, değerli hissettirmek için kendini ortaya koymaktan çekinmeyen ve gözümü kapatıp kendimi bırakma cesaretini gösterdiğimde ve o gölde boğulma korkusuna rağmen girmeye cesaret ettiğimde yara almama izin vermeyen, düşmeyeyim diye fizik kanunlarına meydan okuyan bir aşkın evim olmasını istiyorum bugün.. Çünkü biliyorum, benden çok güzel bir ev sahibi olur..
Ve sevgili evren, bugün düştüğüm bu yerden gökyüzüne bakarken bir mucizeyle uzatacağın eli bekliyorum.. Ben yine, yeni, yeniden inanmayı seçiyorum. Peki sen inanmam için bir sebep olmayı seçiyor musun?..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın