..KIRMIZI ARABA VE BEYAZ MENDİL..

“Teşekkürler maestro..”

Bir panik atağın eşinde, gözyaşlarını koluna siler halde ve nefes alamazken.. Hayatta ki en değerli şey nedir? Para, ev, iş, araba, diploma, statü blah blah blah.. Aşk, zaman ve neşe..

Sevdiğin birinin sesiyle sakinleşmeyi, senden değerlisi yok hissi verecek zaman ayırmayı, sıcak bir sarılmayla yalnız değilsin dedirtecek o hissi beklerken insan hiç tanımadığı birinin uzattığı medille anlıyor yalnız olmadığını.. Hiç bir anlam bu kadar sarsıcı bir gerçeğe sahip olabilir mi?

Peki onca zaman sonra bu atak niye göğüs kafesine dayandı? “Sadece nefes al” tanımadık bir yüz, tanıdık bir ses.. İhtiyacın olan ve sıcaklığına sığınmak istediğin liman kilometrelerce uzakta, meşgul, bir boşluğun ortasındaki salıncakta tek başınasın.. Beklemediğin bir elden gelen mendil, sakin bir ses tonuyla “sadece nefes al” diyor, ve “yavaşça bırak nefesini”.. Dünyaya döndüğünü gördüğü an gülümseyerek uzaklaşıyor oradan, başka cümle yok, fazladan bir söze muhtemelen gerekte yok.. Peki sen sevginin sıcaklığını beklerken nefes almak için, bu yabancılığın uzattığı mendilde neyin nesi?

Kırmızı arabanın geçtiğini fark ediyorsun, ardından başka siyah bir araba daha, nefes al ve yavaşça nefes ver.. Kaldır kafanı gökyüzüne, bu boşluğu oluşturan ne, o boşluğu hissetmeni sağlayan bu atak ne?

Nefes aldıkça, alabildikçe kendi yalnızlığında renkler biraz daha belirgin hale geliyor. Kulağında seslere erişim yeniden sağlanıyor, bedeninin karıncalanması azaldıkça oturduğun yeri yeniden hissediyorsun..

Derin bir nefes daha, kontrol yeniden sende.. Gerçeği yalnızca gerçeği fark et.. Onca zaman sonra yüzeye çıkmaya çalışan şey ne? Derinlerden geldiği belli, yıllarını kendi zihin madeninde geçirdin kazıdın, temizledin, peki ya daha derinlere işlemiş bu şey ne?

Ha gayret, hem temkinli hem de cesurca yaklaşmaya başladın.. Korkma, mendil hala sende ihtiyacın olursa yalnız olmayacaksın bu sefer..

Hayatta en önemli şey ne! Sana öğretilenden sap, gerçeği gör, nefes almayı ihmal etme, kontrol, kontrol..

Şimdi anlıyor musun, kaburgalarındaki havasızlığa neden olan şeyi.. Acelemiz yok, mendil tamamen ıslanana kadar madeni kazmaya devam et.. Mendili beklediğin başka, mendili sana uzatan başka. Bu ilk değil, son da olmayacak. Beklemek yarının işi, anlamak bugünün. Oluşturmak yarının işi, olmayı seçmek bugünün. İkililikle tek başına yaşayamaz, kendine yetecek oksijeni sağlayamazsın. Gün daha batmadı, aşk, zaman ve neşe senin ruhunun kapıları. Kahveyse anlamını hala yitirmemiş sana günün her anında, yaşadığın en olayda eşlik eden bir tür yakıtın..

Biraz daha soluklan, bugün iyi bir iş çıkardın. Omzuna dokunup iyi iş çıkardın demeyecekler, elinden tutup yalnız değilsin demeyecekler, karanlığına başını uzatıp korkma ben varım demeyecekler.. Çünkü ne kadar yazarsan yaz, ne kadar anlatırsan anlat bilmeyecekler.. Zaten bilseler de çoğu zaman anlamak istemeyecekler..

Tanıdık sesler, bildik yüzler beklesen de beklediğin ve ihtiyacın olan zamanda orada olamayacaklar.. Bazen de olmak istemeyecekler.. Bazen de olmalarına engel olacak kadar meşgul olacaklar.. Çünkü hayat sana doğru değil, senden akar..

Bir keyifli kahveyi, bir neşeli sohbeti ve bir samimi sarılmayı hak ettiğini biliyorsun.. Bekleme, artık kalkabilecek kadar nefes alabiliyorsun..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın