..BU DA GEÇER YA HU..

“Eylül rüzgarı fısıldadı; insanlar, seni sadece aynı yerden kırılınca anlar..”

Bugün en büyük korkularımdan biri için daha adım attım. Henüz sonucuyla yüzleşmedim, salı gününden sonra belli olacak. Sağlığımla ilgili bir şeyler duymaktan öyle korkar oldum ki sürekli kaçtım. Sağlığım, ilişkim, hayat rotam derken.. Duyacaklarımdan, yaşayacaklarımdan kaçmak için elimden geleni yaptım. Aslında kötü şeyler duymamak için iyi şeylerden de kaçmak bu, biliyorum..

Korkuyla, kaygıyla, telaşla, nede ağrısıyla, stresle uyandım. Yalnız hissetmenin, kaygı dolu hissetmenin yanı sıra yaşama ihtimalim olan kötü şeyler karşısında da yalnız kalmak düşüncesi beni iyice boğdu.. Baktım ki her şey yeterince dağılmış durumda, maddi ve manevi olarak en dibe vurmuş haldeyim.. Ya boğulmaya devam edeceğim, ya bir kurtarıcı bekleyeceğim ya da korkarak dahi olsa gerçeklerle yüzleşeceğim.. Bir kurtarıcı gelmeyecek, bu boğulma hissi bitmeyecek. Prensesin kendini kurtarmak dışında bir seçeneği kalmadı.. Belki de benim öğrenme yolum buydu. Hayat kıra döke yola getirecekti ya da yoldan çıkaracaktı. Biliyorum ki sonuçlarla ilgilenmez hayat, sürecine ve seçimlerine bakar..

Ben korktukça üstüme gelmeye, ben kaçtıkça köşeye sıkıştırmaya devam edecek. En kötü sonuç bile belirsizlikten iyidir, karar ver ve yap. Yüzleş kızım, yüzleş.. Farkındalık yaşadıkça aslında girdiğin suyun seviyesi yükseldi, sen yüzmekten korktukça su seviyesini düşürmeyecek ki. Sen çırpındıkça su sana dost olmayacak ki..

KORKMA BEN VARIM.. Bugünlerin belirsizliği bitecek, karanlığa gömüldüğünü sanma belki de filizlenmek için ekilmişsindir.. Biliyorum korkuyorsun, biliyorum yoruldun fazlasıyla, biliyorum kırılacak yer kalmadı kalbinde, biliyorum kayboldun mana kaybının içinde.. İnan bana korkularının yerini huzur alacak, kaygılarının yerini neşe saracak, yorgunluğun dinecek, kırıldığın yerden ışıklar sızacak ruhuna, anlam kazanacak hayatın yeniden..

İçindeki küçük kızın ayaklarını karnına çekmiş şekilde yatağın altına saklanışını fark et.. Kimse el uzatıp bulamadı onu, oysa kaybolmak için değil bulunmak için saklanmıştı oraya.. El uzat ona, sen sarıp sarmala, izin verme dünyadan korkmasına. Hatırlat ona; bıcır bıcır oyunlar oynadığı zamanları, çiçekleri ne kadar sevdiğini, konuşurken etrafa nasıl da neşe saçtığını, huzur veren bir özü olduğunu..

Ve inanmasına yardım et; zorluklarla nasıl da baş edebilecek cesarete sahip olduğunu, kırıldığın yerlerden nasıl da sapasağlam yeniden ayağa kalktığını, kayboldukça aslında nasıl da yeni yollar bulduğunu anlat ona.. Anlat ve göster, sabırla anlat o küçük kıza, anlat ki bilsin nasıl da güzel bir kadın olduğunu.. Dünya ne kadar çirkinse o o kadar güzel kaldı, hayat ne kadar zorlarsa zorlasın o o kadar dik durdu, ve onca kötülüğün içinde her gün iyi kalabilmek için savaştı..

Bugünler geçecek, savaşlar bitecek, bulanıklık dinecek.. O küçük kız, o muhteşem kadına dönüşme hikayesiyle gülümseyerek gurur duyacak..

Kendine bir şans tanı, bugün beyaz papatyalar ve kahveyle başladığın güne bir şans tanı.. Belki de bunca korku sadece geçmişin gölgesidir, ve sana tutunmak için korkulu hikayeler anlatarak silinip gitmemek için seni o karanlıkta korku ve kaygılarla tutmaktan başka çaresi yoktur.. Yeni hikayeler için ilk adımı korkularının karşısında durmayı seçerek attın, ikinci adımın bunların sonucuyla yüzleşmek olacak.. Hayata derin bir nefes alarak bak, belki de korktuğun kadar kötü olmayacaktır sonucu.. Sağlığın yerindedir de, sadece biraz vitamin takviyesi alman gerekiyordur belki. Ruhun arınmıştır da, yeni bir rota belirlemen gerekiyordur belki..

Bırak hayat sana, senden sana aksın, güzelliklerle..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın