
Düşünün aranızda kilometre ve saat farkı var yıllar içinde bu muhabbetinizi öyle sağlam kılıyor ki artık telefonları gülerek açıyorsunuz, saatlerce konuşuyorsunuz, kahvenize eşlik edeceği günü bekliyorsunuz tabi biliyorsunuz ki bu sadece yüzünü gülümseten bir hayal.. Yıllar sonra sizin bile tahmin edemeyeceğiniz bir şey oluyor; bir bilet, bir kavuşma, bir doğum günü, bir öpücük ve hayal etmeye çekindiğiniz bir bağ.. Sanki kader ve zaman öyle bir anlaşma yapmış ki sizin için inancınızı kaybettiğiniz her şeyi önünüze sunmuş gibi..
2 Nisan, en güvendiğiniz yerden gelen o yuva hissi..
7 Eylül, ormanın ortasında bir başınıza otururken yüzünüzdeki hüznü gören birinin durduk yere size yaklaşıp “sen gözyaşı akıtırken o bir esmerle keyfine bakıyor demesi..”
Hayat sırları ortaya mı döküyor, benimle kafa mı buluyor, kalbim daha ne kadar kırılacak derken “boşuna sorgulama sana son zamanlarda davranışlarıyla anlatmış ne olduğunu, seven insan merak eder iletişimde kalır, seni bir köşeye itip hayatına bakabilen birini öyle yürekten sevmişsin ki karşılığında o ihaneti seçmiş” diye devam etmesi.. Hiç bir karşılık almadan, hiçbir soru sormadan biri masanıza oturuyor ve sizin kendi kendinize yaşadığınız karanlığa karşı bunu diyor..
Sizi bilmiyorum, lakin ben hayata inanıyorum, mesela yolda müzik açmış keyifle dans ederken ardın sıra gelen yeşil ışıkların bana hayatın içinde yol verdiğini düşünmeyi seviyorum, her seferinde telaş etme en yakın yerden park yeri buluruz düşüncesiyle yaşarken yeri gelip denizin dibinde onca kalabalık içinde park yeri bulabildiğimiz onca sefer gülümseyerek diyorum ki bak bulduk. Hatta yanımdaki de hep der ki ne zaman seninle yola çıksam en iyi yerden park yeri buluyorum.. Sadece bunlar da değil kalpten bağlı olduğum adam iyi bilir işinde, eğitimde yaşadığı stresli süreçlerde söylediklerimin günün sonunda “haklısın sen söylemiştin stres yapmama gerek yokmuş” dedikleri de çoktur.. Düşünsenize hayatla böyle bir bağ kuruyorsunuz, kalpten, saf çocuksu duygularla.. Ve ormanın ortasında bir ses, hele de karşılık istemeden size seslenince alak bullak oluşunuzu.. Yine de diyorsunuz ki ben güvenmek istiyorum, arıyorsunuz soruyorsunuz muhatabınız ne hissettiğinizle sizi ne kadar derinden kırdığıyla ilgilenmeksizin üzerine bir de daha da güven ve sevgi kırıcı yaklaşıyor.. Oysa sizin tek beklediğiniz bir şey de, de ki bak ben güvenmeyi seçmek istiyorum. Hayat bu ya onun anlamadığı onca şeyi kendi dünyanızda yaşarken üzerine daha da kendini ele veren, sevgiye neler yaptığını gösteren davranışlar ve konuşmalar geçiyor..
Sen beşinci ayınızı mum üflerken kutlamak için küçük tatlı jestler beklerken, büyük yıkıcı darbeler ve aşılmaz duvarlar çıkıyor önüne..
Hikayenin burasına kadar nefesiniz kesilerek geldiyseniz tebrikler, sevmek güvenmek ve bunlara değer vermek konusunda hala inancınız var, umarım kalbinizin ekmeğini yersiniz..
Gelelim dağınıklık yaratan günlerin diğer kısmına.. Dün kız arkadaşım bundan 4 yıl önce benimle birlikte şahit olduğu bir olayı hatırlattı bana “ayyy hatırlıyor musun, evlilik teklifini alkışlamak zorunda kalmıştık” hakikaten öyle olmuştu.. Yıllar önce birilerinin mutluluğunu alkışlatmıştı hayat. Geçti gitti lakin o zamanlardan sonra kendime dedim ki “bak kızım görüyor musun, hayat sen kırıldığında sana yol vermez, hatta yeri gelir filmlerde göreceğin sahnenin bizzat başrolü olursun.”
Zor oldu ama silkelendim, ayağa kalktım, ne ah ettim ne mağduru bağladım. Kimsenin mutsuzluğu benim yaramı sarmaz, kaybettiğim zamanı ve neşemi bana vermez varsın herkes yolunda kalbinin ekmeğini yesin, dedim ve devam ettim. Ne istiyorum, ne istemiyorum diye ciddi konuşmalar yaptım, kimseyle sırf tatmin olmak için yüzeysel ilişkiler kurmadım, yalnızım diye kimseyi hayatıma almadım. Düştüm, kalktım, ışığımı kaybettim, karanlıklarda kaldım, lakin kimseye yükümü yüklemedim. Benim yolum, benim yaralarım, sadece devam edeceğim dedim.. Öyle de yaptım.. Ta ki 5 ay öncesine kadar..
Kalp kırıklığıyla, güven kaybıyla, üzüntüyle yazmıyorum.. Yazıyorum çünkü bu hayatta sevgiye sahip çıkacak, güveni kırmayacak, sadakatin her gün yapılan bir seçim olduğunu anlayacak, yaraları olan kendini kendisi iyileştirmiş insana “seni iyileştirmek zorunda değilim” diyerek yaralamaya çalışmak yerine “anlat güzelim hallederiz sen anlat bana telaşlarını” diyebilecek olan, aşkı ve ilişki yükmüş gibi görmeyen, sizi kırmaktan tedirgin olan, değil kendisi yara açmak yaralarınıza temas etmemek için özen göster birileri var.. Yıllar önce inanmak konusunda kendini, aşk konusunda kalbini, güvenmek konusunda yüreğini kapatmış bir kadın olarak söylüyorum bunu. Yıllar sonra bir adam çıkageldi ve ben varım korkma dedi, kaçsam da, korksam da, kaygılarımı gördü, anlamaya çalıştı.. Kimse kimsenin kişisel psikoloğu değil o ayrı.. Lakin hepimizin bir hikayesi var; hayal kırıklığı, kayıplar, korkular, aile sorunları, iş ve kariyer meşguliyetleri yaşadığı bir hikayesi..
Dünya zaten sınayıcı, hayat zaten zor, insanların çoğunun kalbi kapkaranlık o yüzden sizi gerçekten seveni yük olarak görmek yerine sıkı sıkı tutun elinizi, zar zor öğrendiği güvenini anlık hazlar için heba etmeyin, umudunu yıkamayın ya insanların..
Aradan geçen 150 gün, araya giren mesafe ve saat farkları, ruhunuzu yıkıp yakan davranışlar, günden güne yitip giden güzellikler, alınmayan sorumluluklar ve nihayetinde koca bir hayal kırıklığı..
Siz bir yanda hayata tutunmaya çalışırken, diğerleri bir yandan yıkıyorsa, siz korku ve kaygılarla mücadele ederken diğerleri ufacık bir nefes almanızı sağlayacak güzelliği size çok görüyorsa, siz bir cümleyle inanmayı seçerken diğerleri öbür yandan davranışlarıyla daha da karanlık yaratıyorsa anlayın artık.. Konu sizinle ilgili değil, yaptıkları yüzleşip pişman olur mu vicdanı nasıl rahat ki demeler. Ulan bu kadar kırdın da eline ne geçti diye düşünmeler. Siz çiçek tohumları ekmeye çalıştıkça baharınızı bahçenizi yerle bir edenler..
Bak gördün mü hayat sana yine fısıldıyor, sen görmekten kaçtıkça masana kadar gelip duy diye anlatıyor, inanmamak için çabaladıkça davranışlarla kabul et be artık diyor..
Hayat sana kırmızı ışık yakıyor güzel kızım.. Senin geleceğine dahil ederek dualar ettiğin ne varsa, ulan ihtimal vermezdim bir yuva kurmayı hayal edeceğimi teşekkür ederim bu hayal için dediğin ne varsa, araya giren binlerce ağaç mesafesini katetmenin yollarını aramak gücünü buldukça.. Hayat sana diyor ki başrol başka, hikaye başka.. Gör, duy, anla, kabullen.. Sana yuva hayali kurduran yuvasını başka yere kurmuş, sana gelecek hayali kurduran geleceği için başka hayaller kurmaya başlamış.. Senin olmadığın hikayeye kahraman olma çabana hayat kırmızı ışık yakıyor..
Şimdi hayata bir kere daha dön bak, bugün öyle bir gün ki hayatın sana yeşil ışıklarını yakacağı konuları, yolları ve hayalleri göreceksin.. Bugün öyle bir gün ki kalbin kırılan yerlerinden ışık saçacak.. Bugün öyle bir gün ki aylarca inanmayı seçmek için zorladığın şeyler için hayat sana nefes aldıracak.. Hayata kaldır kafanı yeniden bak güzel kızım.. Kırmızı ışıkları yeterince gördün, bugün aylar önce hayal kurduran ve yalancı olan sarı ışığın yerino yeşil ışık alacak..
Sen seni yeniden doğurdun, 2 nisan da bir öpücükle yeniden uyandın, 7 eylül de silkelenip herkesin söylediği o inanma aşka sevgiye gibi zırvalarına inat, güvenini inancını yakıp yıkana rağmen bugün hayata yeniden bak..
Herkes er geç kalbinin ekmeğini yer. Hatırla; bir masada sana mali’min söylediğini “çok mutsuz, sana yaptığı haksızlığı yaşıyor, senin kalbini kırarak yaptığı ne varsa şuan yaşıyor” dediğinde senin verdiğin cevabı hatırla “kimsenin mutsuzluğu beni mutlu etmez, kimsenin düşmesi beni yüceltmez, ben kırıldım, yasımı tuttum, yoluma devam ettim, kalbimi kimse için karartmam” dediğin anları.. Hayat öyle ince örümcek ağlarıyla örülü ki sana Nisan baharını yaşatıp Eylül sonbaharını hissettirene de aldanıp küsme..
Her nasip vaktine esirmiş ve herkes kalbinin ekmeğini yer..
Cehennemden geçerken yürümeye devam etmezsen yanarsın. Sen ki ateşler içinde kül olarak doğurdun kendini bir anka kuşu edasıyla, hayat ki sana bir aşk öpücüğüyle heyecan getirdi yıllar sonra, şimdi kaldır kafanı, gözündeki hüznü gülümsemenle temizle, inan ve bugün hayata iyi bak çünkü bir kırmızı gül gelecek eline ve hayat sana yeniden yeşil ışık yaktığını gösterecek..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın