
7 Eylül balık burcu kanlı ay tutulmasıyla ilgili birçok şey okudum. Sadece kendi burcum ya da bana gösterdiği etkileri değil sevdikleriminde nasıl etki alacağına dair her şeyi.. Sadece burç yorumları değil, ay tutulmaları tarihte neler olmuş, enerji alanı nedir diyerek birçok okuma yaptım..
Tabi bugün benim için kanlı ay tutulmasından daha kanlı başladı; regli oldum, dişim çekildi ve saatlerdir ağız içimde kan yumağıyla yaşıyorum. Anlayacağın sevgili okur bir yandan kan kaybediyorum diğer yandan kan tükürüyorum.. Sigara yasak, kahve yasak, yemek yemek kısıtlı, nazlanabileceğim insanlarla aramda kilometre ve meşguliyetler var, hava serin bir sıcak su torbası verenim yok, tatlı getirenim yok.. Bakma böyle dediğime sayın okur aslında kendi işimi kendim yapar, tatlıymış sıcak su torbasıymış kendim halleder kimseye de minnet etmem.. Lakin dedim ya insan her zaman yeni bir şey öğreniyor kendine dair hayata dair.. Meğer o kadar çok ben yaparım, ben hallederim demişim ki hayatın karşısında en çokta bunlar yük olmuş. Fazlaca alınan sorumluluklar, kendini yıpratırcasına yaptığım fedakarlıklar, kendimi hiçe saymalar, sonucunda yaşanılan hayal kırıklığı ve yorgunluklar.. Sonrasında “sen halledebilirsin biliyorum ama ben senin için halletmek istiyorum” cümlesinin hissettirdiği “evet ya bu dünyaya tek başıma meydan okumama gerek yokmuş” güveni.. Tabi başlarda bu his tanıdık olmadığı için gerek yoklar, güvenmekten kaçmalar derken burada da karşındakinin sevgiyle çabasını gördükçe nefes almaya başladığını anlayınca evet diyorsun evet bir şeyler öyle tek doğruyla yaşanmayacak kadar ağır ve hayat hafifletmek için de sana bir yol açabiliyor.. O hissi verenin daha da sert duvarlar örmeme neden olacak kadar kırması, boşuna inanmışım tek başıma zaten hallederdim niye sırtımı dayadım ki dedirten güven kırgınlıkları, yahu insan bir merak etmez mi bir nasılsın demez mi hissiyle yapayalnız bırakması ayrı bir ironi olsa da bir şeyi görmemi sağladı.. O kendi başınalık halinin bana iyi gelmemesi artık, ben hallederimlerin, ki hala hallederim her şeyi, aslında bir güç gösterisi değil de halletmek zorunda kalışların bir sonucu olduğunu öğrenmek.. Burada bir önemli konuda ince bir çizgi olması, ihtiyaç duyulduğu için değil ne istediğini artık daha net gördüğüm için..
Bundan öncede yıllar öncesinden yaşanılan bir hayal kırıklığı sonucu kendimi nadasa bırakıp, ne doğru ne yanlış, ne istiyorum ne istemiyorum, ne verebilirim, neler sınırım neler için sınırlarımı açabilirim gibi gibi bir dolu sorgulama dönemi ardından eski kalıpları, bana dayatılanları, aile aktarımlarını ve daha nicesini ilmek ilmek işledim.. Aşkta, kariyerde, eğitimde, arkadaşlıkta, hayaller ve hedefler konusunda aylarca okudum, yazdım, çizdim, dinledim..
Çokta güzel yaptım teoride, lakin artık pratiğe geçirmek için arenaya çıkmam gerekiyordu.. Aşkın seçimi olmaz onu hayata bırakmıştım, nitekim hayatta o konuda hiç çalışmadığım ve asla dediğim yerden çıktı karşıma. Kariyerde 10 yıllık emeğimden istifa etmiştim, tam olarak nasıl bir iş alanı olduğunu bilmesem de bir iş alanında ne istediğimi biliyordum artık, acele etmedim, günümü geçirmek için ani kararlar da almadım. Ve arkadaşlık konusu, ben öyle hadi bay diyerek gitmem ben sadece sessizce yoluma devam ederim çünkü hayat bana iyi gelmeyenleri kendiliğinden ayıklar derim nitekim öyle de olmuştu.. Çok büyük bir network ağım olmasına karşın kahve içtiğim, sohbet ettiğim kısaca enerjimi ve zamanımı ayırdığım kişiler oldukça azaldı..
Yeni bir ben diye sayfalarca yazdım da iş arenaya çıkmaya gelince tabi rakibim hayat ve zamandı. Beni tetikleyeceği yerleri, yaralarımı nasıl kanatacağını, kimin zaafım olduğunu çok iyi bilen bir rakip.. Çalışmadığım yerlerden kroşe yediğim bir arena oldu.. Öyle böyle, düşme kalkma derken hocadan bir ara istedim, görüşüm bulanıklaştı ve gücüm azalmaya başlamıştı..
Şimdi bir kararın eşeğine salıncak kurdum, ağzımın kan yumağıyla uyuşukluğuna, reglimin sancısına, gönül yorgunluğumun sızısına, tek başınalığın getirdiği bir hayal kırıklığına karşın öylece sallanıyorum.. Ne istediğimi biliyorum demekle kalma diyor hayat, bunu anlıyorum. Yazdın, çizdin, anladım demekle kalma diyor bunu anlıyorum. Göğüs kafesimde bir boşlukla uyandım bu sabah, dişimin ve karnımın acısıyla harmanlanmış bir boşluk.. Sen bugünü halledersin güzel kızım, lakin artık mola bitti, bitmeli daha doğrusu.. Unutma sen hakikati arayansın, hakikat sana gelmeden önce seni illüzyonla sınayacak. Satranç masasına oturduğun gün bunu biliyordun. Strateji yapmak yerine kendi hamlelerini seçmek senin tercihindi. Çünkü hakikati ararken gerçeklerle yüzleşeceğim diyerek ve gerçeklerle kuracağım kadim krallığını sözünü verdin kendine..
Arenaya yeniden çıkmak zamanı, satrancı ehliyle oynamak zamanı, teoride maestro olduğun ne varsa pratikte de ustalaşma zamanı.. O masum halinle salıncağına oturduğun parktan, kendi gerçekliğine merhaba dediğin arenaya adım atma zamanı..
Hakikati arayansın, hakikatin dilinin aşk olduğuna inansın, seni sen yapanın senden olmayan olduğunu öğrenensin..
Bugün o yara pıhtılaşacak, yarın en çok korktuğun şeyin üstüne giderek bir korkunla daha vedalaşacaksın (tabi umarım sonucunda ihtiyacın olan tek şey vitamin olur da korkunun ne kadar yersiz olduğunu da görmüş olursun), bir sıcak su torbası bir tatlıyla kendine güzel bir jest yapacaksın, ve sen söz verip tutmayanlardan olmayacaksın..
Dişlerdeki çürükler çekildi, geçmişin çürükleri oyula oyula söküldü, cehennemden geçerken durup bekleyemezsin.. Kalbini yıllar sonra açma cesareti gösterdin, korkmaya devam ettiğin şeylerin üstüne gitme cesareti gösterdin, aldığın yaralara rağmen inanma cesareti gösterdin.. Hayat cesaretini görüyor güzel kızım, bugünün tek başınalığı seni ürkütmesin, ürküp yine kadim krallığına dert duvarlar örmene sebep olmasın, çünkü hakikati kalbindeki aşkla arayansın hatırla.. Ve hayat önce yanılsamalar sunacak ki bakalım gözün anlık olanlarla boyanacak kadar kör mü, bir anlık hevesler uğruna kalıcı olana ihanet edecek misin, sadakatim baki demek yetmez bakalım önüne çıkan fırsatlar karşında da sakadati seçmeye devam edebilecek misin, değer veriyorum yetmez bakalım koşullar seni oyaladığında da meşguliyet bahanesiyle kıymetli olanı yok sayacak mısın…
Kalbini açtın, kalbinle seçtin, kalbinle sahip çıktın.. İzin ver şimdi hayat kalbinin karşılığını sunsun.. Çünkü hayat boşlukları sevmez, o göğüs kafesindeki boşluğu illüzyonla değil hakikatle doldursun..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın