..KENDİNLE ARANI DÜZELTMEK..

“Dünya sana kim olduğunu soracak ve bilmiyorsan senin yerine yanıt verecek..”

Sonunda bir korkunun daha sonuna geldik, bir kaygıyı daha huzura eriştirdik.. Kendimle gurur duyduğum bir sabahtan, kendime bir sır fısıldadığım bir güne dönüşüm..

Yıllarımın son 4 senesini oldukça yoğun duygular ve düşüncelerin eşiğinde kimi zaman düşe kalka, kimi zaman pes ederek, kimi zaman dans ederek, kimi zaman küserek, kimi zamansa anlayarak geçirdim.. Bir hayli aklımın içinde yaşadığım zamanlardı.. Dünyada dolanıyordum lakin hayata temas edemiyordum.. Sanki hayatla göbek bağım kesilmiş gibiydi.. Yemek yiyor, çalışıyor, arkadaşlarımla eğleniyor, uyuyup uyanıyor, kendimle vakit geçiyordum elbett lakin bunlar öyle otomatik bir hal almıştı ki günlük birer rutinin parçası gibiydi.. Araya giren depresyon, önce yıkımımın şimdilerdeyse parlama dönemime girişimin bileti oldu.. Evet gerçekten de bilet, öyle bir yolculuktu ki bu günü geldiğinde her detayına kadar dünyaya anlatılmayı bekleyen bir dizi hikayenin yolculuğu.. Günü geldiğinde bana yapılan her şeyden tek tek söz edeceğim merak etme sevgili dostum, zamanı bende saklı.. Şimdi gelelim 2025 yılının bitmesine üç buçuk ay kala, eylül ayının bana verdiği sonbahar aşkının yetkisiyle kendimle aramı düzeltme aşamasının son adımına..

Bugüne öyle dümdüz yürüyerek gelmedik o yüzden bu hikayede pek lineer ilerlemeyecek.. Kahvemizden bir yudum, hayattan bir nefes alıyoruz ve başlıyoruz..

Bu eylülün hikayesinin başlangıcı geçen sene 9 Eylül itibariyle başladı aslında.. Bir gecede 10 yıllık evimi, sokağımı, düzenimi, çevremi, rutinlerimi bırakıp eski bir köprüde veda ederek sessizce köpeğim ve kemanımla gittim misafir hissettiğim şehre.. Yeni şehir, yeni başlangıçlar, bir an verilen karar ne de heyecanlı değil mi, değil.. Kendisiyle kavgası süren için, aklında geçen zaman yaşamın tik taklarından fazla olan, ayağa kalkmaya çalıştıkça görünmez bir elin omuzlarından dibe gömüldüğü biri için değil.. Katarsisler, mana kayıpları, yendiğini düşündüğü her şeyin altında kalan biri için inan değil.. O zamanların sonuna, 2025 ocak ayının ilk gününe yaklaşırken küçük bir söz verdim kendime; yeni yıla dilek dileyerek girmek yok, yeni yaş gününde dilek dilemek yok, hayata bırak bu seneyi bırak o getirsin, kovalama.. Sabır ve teslimiyet hala daha öğrenmeye gayret ettiğim iki ana konu, ki oldukça başarılıyım çünkü bu hayatta ki en büyük rakibim dünkü ben.. Kendimi kimseyle kıyaslamadan, kimseyi rakip ya da düşman görmeden, başkasının sofrasına göz dikmeyip kendi önümdeki masayla ilgilenen ve kendimi birilerine kanıtlama ihtiyacı duymadan yaşamak hep en büyük gayretimdi.. Nitekim hala da öyle..

Okuduklarım, araştırdıklarım, yazdıklarım, öğrendiklerim, yaşadıklarım, anlattıklarım, anlatamadıklarım öyle birikti ki sonunda bir şeyi yeni anlıyorum iş sadece bilmekte değil aynı zamanda yapabilmekte.. Hele de bilerek yapabilmeyi öğrenmek bir başka seviye.. Tabi bu motivasyon, harekete geçme becerisi gerektiren bir konu.. Benimse zihinsel olarak hormon düzeyimdeki düşüklük yani serotonin seviyesinin düşüklüğü, fiziksel hareketliliğimi oldukça etkiliyordu. Yani arkadaş öyle can sıkıntısıyla girelen bir depresyon lakırtısı değil, hem beynim hem bedenim tüm depolayı tüketmiş durumdayken başarabildiğim tek şey hayatta kalmaktı, başardım.. Tabi bunca zaman tek çaba hayatta kalmak olunca ne kariyer, ne eğitim ne de kişisel gelişim konusunda pek bir yatırım fırsatım olmadı. Olamadı daha doğrusu.. Bunlar aylarca süren bir iç yaşam savaşının sürecinin birkaç cümleye yansıması, yaşayan içinse yüzyıl savaşları kadar yıpratıcı.. İhtiyaçlar hiyerarşisinin en altından başlayamadım doğal olarak.. Şimdiyse kendimi piramidin en üstünde hissediyorum, çünkü ne merdiveni birilerinden miras aldım ne de tırmanırken ip uzatan oldu.. Buraya kadar geldik, şimdi sırada bilmeye ara verip yapabilmek var..

Bugün defterime bir sır yazdım, sözlerimle bir söz mühürledim gelecek Eylül için.. Eylül 2026 için.. Kendimle aramı düzeltmekse bu sırrın ilk adımı.. Bugün bir sır ve yeni bir söz verdim kendime.. Geçen sene eylül ayında verilen kararın sebebi 2024 eylül öncesine dayanıyorken, bu senenin kararı geçen sene eylül ayına dayanıyor demiştim.. İlk kez bugünün reçetesini geçmişe yazmıyorum, çünkü yaşanması gereken bir kaderdi ve yaşandı..

Son üç hafta oldukça zordu, bir hayli yalnızlık hissi, çıkış bulamamak, anlaşılamamak ve çabaların karşılıksız kaldığı bir üç hafta.. Dün iyileşmesi için bir adım attım, bu sabah gelmeyen mesaj gösterdi ki aslında konu ben değilim, konu benim dışımda olan lakin benim değer verip emek emek işlediğim şeylerin benim toprağımda büyümek ve çiçek açıp açmamayı kendisinin istemesi.. Ve anladım ki ne kadar özen gösterir, köksüz medeniyetimde ne kadar öncelik yaparsam yapayım kendini yeterli görmeyen, benim topraklarıma özen gösterip değer vermeyen bir tohumu çiçek açtıramam.. Oysa bir şeyi daha hatırladım; medeniyetimin topraklarının ne kadar verimli olduğunu, dünyada eşsiz bir temelinin olduğunu, bir umut ışığı ile nasıl da çiçek bahçeleri açabildiğini, bir özenli davranışla ne denli kıymetler üretebildiğini, sevgi dilinin bulunması zor anlaşılması kolay oluşunu. İşte tüm bunların ışığında anladım ki benimle arama giren şeyler en çokta kendi köksüz medeniyetimin kadim yapısına ve dokusuna zarar veriyor.. Benim medeniyetimde emek verilince teşekkür edilir, benim topraklarımda çaba onurlandırılır, benim krallığımda sevgi, sadakat, şeffaflık ve özverili olan tahtımın ve tacımın yegane sahibidir.. Çünkü ben bu imparatorluğu kalbimdeki sevgiyle, ruhumdaki canla ve zihin dehlizimdeki karanlığı bükerek ortaya çıkardığım ışıkla kurdum..

Dünyaya karşı sınır çizebilir, insanların takdirini bekleyebilir, hayatındaki insanlara kendini kanıtlamaya çalışabilirsin, ailenden takdir görme çabasına girebilir, çevrendekilere kendini beğendirme arzusuna kapılabilirsin, koşulların meşguliyetini bahane edebilir, şartların uygun olmadığını da düşünebilirsin. Orası dünya, orada istediğin kimliğe bürünebilirsin.. Benim medeniyetimde buna yer yok, çünkü benim lisanımda seni sen yapan şey ailen, soyadın, başarıların, statün değil.. Dışarıya o kimlikle devam et, benim dünyamda gözlerinde gördüğüm gerçekten kaçarsan kendi yolunu bulamamışsın demektir, emek ve çaba yerine meşguliyet bahanen varsa önceliğin ben değilim demektir, benim için cesurca sorumluluk alıp beni dansa kaldırmıyorsan duyduğumuz müzik farklı demektir..

Kendimle aramı düzelttim, elbette bazı konularda hala anlaşmazlıklar var, olmalı da, çünkü problem varsa çözüm de vardır..

Kendi toprağımın ihtiyacını ve isteklerini daha net görüyorum artık. Kendi medeniyetimin sırrına vakıf olmama ise az kaldı hissediyorum.. Hissedebiliyorum çünkü, hayatın fısıltısını, bir park yeriyle bir yeşil ışıkla ya da sevdiğim birinin hayatına dair hislerimin doğruluğunu gösteren zamanın eşliği ile bu sırra da yaklaştığımı hissediyorum..

O yüzden bugün ilk adımı kendimle sulh imzalayarak atıyorum. Çünkü en büyük başarım kendimle aramı düzeltmekti. Şimdiyse sırada bilmek eşiğinden geçip yapabilmek var..

Yeni kanunlar, yeni kurallar ve köksüz medeniyetimin kadim krallığında yeşermesi için yeni tohumlar..

..SEVGİLERİMLE..

Yorumlar

Yorum bırakın