
Bir rüya gördüm, elbette malum kişinin varlığı mevcut ve malum bir el bırakma hali vardı lakin gülümseyerek uyandım, neden? Çünkü ingilizce konuşarak ” i’m her girlfriend, i’m not student” cümlelerini kurmak ve rüyamda kendimi kalp kırgınlığımı ingilizce anlatmaya çalışmak oldukça hoş bir ironiydi benim için..
Gelelim kalp kırgınlığımızın beşinci aşamasına.. Ya kızım sen bunları yazıyorsun da bu işler böyle kolay mı, hayır değil, en azından benim gibiler için kolay değil..
Duygusal cümleler yazarak hadi bak ben yaralarımı serdim ortaya iyileştiriyorum sessizce kendimi cümlelerinden ziyade bugün daha net, daha sert olmayı tercih ediyorum. Yumuşak başlı olmanın, sürekli pozitifte kalmaya çalışmanın, sürekli anlama ve empati çabasının canı cehenneme.. Zaten bir problem de bu değil mi! Sen istediğin kadar sadakat sun, sev, çırpın, emek ver, zaman yarat sana geldiğinde hepsinde cimri davranılsın. Sonra otur yine sen düşün, sen onar, sen fark et.. EEE SONUÇ! Karşındaki hayatına devam etsin, tatillerini yapsın, başkalarıyla gayet günü gün etsin. Sen bir köşede hala sadık kal, bir köşede kendi yaralarını onarmakla uğraş, blah blah blah.. Sonra, sonrasında hayat sana yine onların mutluluğunu alkışlatsın. Yeter kardeşim yeter.. Kabullenişe geçmiş, vardır bir hayır demiş, yolumuza devam etmişiz. E bir zahmette hayat artık buna değecek insanlar getirsin be yeter..
Tamam ben son olanlarda anladım; kaygılarım, korkular hala derinlerde ve bunları da iyileştirmeliyim ki kendi özümle, kendi gerçekliğimle bağım kuvvetlensin daha çok. Anladık, tamam, aldık dersimizi.. Eee ilahi adalet nerde, Ulan bir kerede karşımıza ”lan ben ne yapıyorum, ne için neyi harcıyorum, gözümü kamaştıranlara aldanmak yerine elimdeki madeni daha da nasıl kıymetlendirebilirim” diyen çıksın be, yeter.. Hakkımı helal etmiyorum kardeşim, kabullenişse kabulleniş. Ama daha fazla mağrurluk hissetmeyeceğim..
Kimseye ihanet etmedim, vicdanım rahat. Kimsenin hayallerine ket vurmadım, vicdanım rahat. Kimsenin kendisiyle arasına girmedim, hatta gördüğüm gerçeklikte elimden geldiğince de destekledim, vicdanım rahat.. Benden bu kadar.. Sürekli ver ver ver, yeter..
Neyi kabulleneceksem, neyi iyileştireceksem zaten nefes aldığım her an yapmaya devam edeceğim. Ben isterdim ki hayatta bu konuda sınayıcı değil de biraz olsun destekçi olsa ya da olacaklarla çevrelese hayatımı.. Her gün kim olduğumu sormak, kim olduğuma dair bir şeylerin ipucunu aramak, olumsuzsa dönüştürmek, eksikse tamamlamak için elimden geleni yapıyorum..
Hayatın adil olmak gibi bir derdi yok, biliyorum ki hiçbir borcu da yok.. Bazen sadece nefes almama izin vermesine ihtiyacım var diyelim.. Zaman yerinden oynayan her taşı yerine oturtacak, inanıyorum.. Olmuş olanın sebepleri, gerçekliği er geç ortaya da çıkacak. Olacak olanlarsa bugünkü benin seçimleriyle şekillenecek, farkındayım.. Sadece nefes almaya ihtiyacım var..
Bazı kabullenişler eskisi gibi çığlık çığlığa olmuyormuş. Ya da ne bileyim sürekli aramakla da bulunmuyormuş cevaplar.. Sabır ve istikrar, ihtiyacım olan iki yoldaş.. Bu sefer kanayan yaralarımı ulu orta iyileştirmeye çalışmıyorum. Kırgınlıklarım için bir telafi beklentim de kalmadı.. Hayat sabah gülümseyecek sebepler sunarken akşamına kalp kırıklarıyla yalnız bırakabiliyor. Hayat değil de, hayatımızdakiler elbette.. Derin bir nefes alıp, kendimi olacak olan güzelliklere teslim etmeye çalışıyorum.. Zorlamadan.. Bir kahvenin hatrını, bir mabedin değerini, güven ve sadakatin pahalı oluşunu, sevgi için emek verilmesinin ne denli bir kazanç olduğunu, gülümsetmenin kolay olmasına karşın inatla kıranın artık hayatımıza gelmemesini diliyorum..
Ben beni biliyorum, ben beni büyütüyorum, ben benimle her gün öğreniyorum.. Ve ben artık ben değerimi kendinden bilecek olanları kabul ediyorum.. Kendi kırgınlıklarıyla yara açanları değil.. Sürekli kendini düşünenleri değil.. Ben öyle stratejiler yapayım, aman betasıymış alfasıymış gibi takılayım kafalarında değilim, olmadım, belli ki olamam da.. O yüzden anladım ki, bana kendini bilen, kendini bulan, en azından bunu yapabilmeyi gönülden isteyen gerek..
Çünkü ben bu hayatta beni karşısına alıp savaşanla değil, sırtımı dayayarak dünyaya karşı kafa tuttuğumla bir hayat inşa etmek istiyorum.. Benim ruhumu gözlerimden gören, gözlerimin içini gülümsetmek için kendince küçük bile olsa ”görünce aklıma sen geldin”lerle dolu sürprizler, videolar, sözler artık her neyse bunları çekinmeden yapabilen gerekler doyuruyor.. Ne istediğini bilmek yetmezmiş, bunu anlayabilen de gerekliymiş.. Haneme bir hayal kırıklığı daha eklendi belki, lakin o geçmişteki gibi suçlamalar, sorgulamalar, bir özür beklerken onların mutluluğunu hayatını vicdanı rahat yaşayanlarla olmayacağımı anlamamı da sağladı.. Yıllar evvel mutluluğunu sahne karşısında izlediğimin yıllar sonra hakkında duyduklarım bana bir şeyi daha anımsattı; ben öyle yürekten seviyorum ki belki de hayat bu sevgiye layık olanı, olmayı isteyeni çıkaracaktır karşıma.. Bir beklentim yok, bir arayışım zaten olmadı.. Ben öyle çevresinden gelen ilgiyle derinden kurduğu bağları harcayacak biri olmadım. Olmamaya da devam edeceğim.. Zaman alkışlattığı mutluluğu belki de artık bana sunmaya, benim sahneme ışık tutmaya hazırlanıyordur.. Eskiden olsa bunları düşünmeye bile halim kalmazdı; niye kırdı, niye yaptı, kesin başkasına gittilerle kendime de karşımdakiyle yaşadığım sevgiye de kırgınlıklar yüklerdim.. Oysa şimdi niyesini, nasılını hayata bırakmayı öğreniyorum.. Çünkü bilmem gereken her gerçek eninde sonunda bileceğim şekilde önüme çıkacak inanıyorum.. Kendime, kaygılarıma ve korkularıma yenik düşmekten istifa ediyorum artık.. Yılların öğrenilmiş kalıplarını bir anda değiştiremeyeceğimi de biliyorum. Neyse ki geçmişte öyle yaralar, travmalar, öyle kendimle yalnız kalmalar tecrübe ettim ki artık bazı derslerden zorlanmadan geçebilirim..
Dilerim kalp kırıklığı rehberinin sonuna doğru yaklaştığımda hem yazar olarak kendimin, hem de okuyup gerçekten kalbi kırılmış birilerinin iyileştiğine dair, kendi özümüzü bulduğumuza dair ve hatta belki de bazılarımızın o öze aşkla yaklaşanlarla tanıştığı zamanlar gelmiş olur..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın