
Koca bir yıl geçti, neler yaşandı neler diyen Bihter misali bir yılın sonuna geldik. Çok şükür yılın sonunda Bihter’den farklı seçimler yaptık.. Her sene kendime küçük inançlarla yeni yıla girişler yaparım ve bir yıla nasıl girersek öyle gider inancını taşımakla geçirirdim yılı.. Ta ki 2025 hem tüm inançlarımı, hem mana yüklediğim hikayelerimi hem de inşa ettiğim en ufacık şeyi bile ezip geçene kadar.. Yani 2026 yılında bunlara şükreden, ”oha meğer bunların sebebi buymuş” derim belki bir aha etkisi yaşarım ve daha da mutlu hissederim bilmiyorum.. Ama insan işte olayların içindeyken ne kadar aydınlanmış, farkındalığı ne kadar yüksek olursa olsun karanlığa gömülebiliyor..
Her aya, ayın içinde yaşanılan her şeye bu yazıyı yazmadan önce şöyle bir baktım. Kazandığımı düşündüklerim, kaybettiklerim, gözyaşlarım, kahkahalarım, inandıklarım, inancım doğrultusunda oluşturmaya çalıştığım rutinlerim, yıkıma maruz bırakılan hikayelerim derken her duygunun kendi renginde ortaya çıktığı bir yıl oldu.. Eylül benim için hep manalı bir aydı aşkımı kaybettim. Aralık’ta hep yeni yıl için yayınlanan tatlı filmleri izler umut dolardım hem büyükbabamı hem köpeğimi kaybetmenin yasıyla girdiğim bir ay oldu.. Kısaca, ki yazarken kısa yaşarken gayet uzun süren bir kayıplar yılıydı benim için.. Ama yeteri kadar tutulan yasa, yaşanılan hayal kırıklıklarına, benden sakınıp başkalarına cömertçe dağıtılan şeylere yer veren yazılar yazdım.. Bu sefer, veda ederken biraz da minnettarlığımı sunmayı isterim..
Mesela gerçek dostluklarımın olduğunu bir kere daha anladım, ailemin olduğum kişiyi ne denli sevgiyle sardığını hissettim, cenaze evindeyken bile yaslarına bir minik gülümseme verebildiklerimin şefkatini yaşadım, canım yol ve kamp arkadaşım olan köpeğimin kaybının üzüntüsünü ben kadar hissedip o yasımı benimle paylaşan arkadaşlarımın varlığını hissettim. Düşünüyorum da şöyle bir aslında bu yılın en şanslı olduğum kısmı da buymuş, yalnız değilmişim, değersiz ve yetersiz değilmişim, hatalar yapsam da kendimi sorgulayıp suçlu hissettirecek kadar kendime eziyet ettiğimde sen de insansın diyenlerim varmış.. Ve en önemlisi değer yargılarıma omurgası dik sahip çıkmak..
Hıncımı alamasam da, kalbim çok kırılmış olsa da bitip gidenin bile arkasından sadakatimi korumuşum.. Üzülüp kırıldım diyerek kendimi savurmayı, yaşadıklarımı anlamsız kıracak seçimleri yapmak yerine saygımla kendi halimle yaşamışım.. Ne başka kollarda, ne de beğenilme arzusuyla kendimi kibirle doyurmamışım.. Aşkımda sadık, ayrılığımda saygılı, kaygılarımda cesur, korkularımda bir devrimci edasıyla yaşamışım.. Hiçbir sıkıntı yaşanmazken ahlaklı olmak, sadık olmak çok kolay. Asıl mesele duygu karmaşası, hayal kırıklığı yaşarken dik durabilmekmiş.. Ve anladım ki o ruhun fırtınası dindiğinde o savaştan omurgan dik çıkmanın formülü de buymuş.. Ben iyi biriyim, ben aldatmam, ben yalan söylemem gibi kendimizi mükemmel etiketlerle çevrelesek bile asıl mevzu arenadaki davranışlarınız.. Siz dilinizle ne olduğunuzu bağırın durun, seçimleriniz ve seçimlerinizin sorumluluğunu alabilmeniz sizi siz yapıyor. Ve bu gerçekten isteseniz de kaçamıyorsunuz..
Hala içimdeki hayal kırıklığının kaşıdığı öfkeler var yok diyemem, hala yapılanların izinin isyanı var içimde yok diyemem.. Ama en çokta kim olduğumu hatırladım.. Ah şu hatırlamak işi, halbuki kolumda dövmelerim bile hikayelerle işlenmişti tenime, bana hatırlatsın diye.. Bakmamışım, bakmadıkça unutmuşum.. 2025 en çokta hatırlamam için yıkıp geçmiş beni. Bana beni hatırlatmak için.. Artık hatırlıyorum.. Ben buyum dediğim şeyler karşında hayat madem busun bir de bana göster oluşunu demiş, tabi sevgili kaygılarım ve çocuksu korkularım hayata kendimi göstermeme engeller oluşturmuş.. Canım sağ olsun, artık kendime kızmıyorum..
Ben bu yıl içerisinde bir yerlerde aşkla, dostlukla rastladım kendime. Ben bir yerlerde kendime ben buradayım dedim.. Savrulsam da, kaybolsam da unutmam artık kendimi. Kendimdeki değerleri, kıymetleri, oluşumun hazinelerini.. En çokta hayaletlerimle vedalaştım aslında, geçmişin hayaletlerinden.. Ama aşıktım, ama sadakatliydim, ama bunları hak etmedim hikayelerinin yasını canlı tutan hayaletlerle.. Girdiğim gibi gitmedi bu yıl, elini tutup sesini duyduklarımla geçmedi. Hayalini ve planlarını yaptığım bir yeni yıl, bir Aralık ayı olmadı bu yıl.. Sağlık olsun..
Bu yıl beni çocukluğumdan vurdu aslında.. Yaralarım, korkularım, kaygılarım en çokta kıymet verdiğim dostumdan hayatımın aşkından yara aldı.. Hayat onun vesilesiyle bana bir kere daha sordu o soruyu ”kimsin sen?” diye.. Aldığım her yaşın bir yarası, bir hikayesi olsa da bu yıl kadar çocukluğumdan vurulduğum olmamıştı.. Çünkü çocukluğumu açmamıştım kimseye, emanet etmemiştim o kalbi güvenerek bir ele.. Korudum yıllarca, kayırdım hayattan o çocukluğu.. Onun mabetleri vardı, köprüsü kıymetliydi, hikayeleri değerliydi.. Bir aşk tüm inancı ve yapıyı yerle bir edene kadar.. Bir gün tam anlamıyla şükür diyeceğimi bilsem de, şimdilerde de teşekkür edecek kadar sızısı azalmaya başladı o yaralarımın.. Çünkü asıl hikayem oradaymış, çocukluğumdaymış.. El değmesine izin verilmeyecek kadar kıymetliymiş..
Ama işte her ışık aynı zamanda kendi gölgesini de taşırmış yanında. Ve hayat sana kim olduğunu sorduğunda cevabın yoksa senin yerine, oluş halini göz önüne alarak, olaylar yaratıp cevap veriyormuş meğer.. Aslında iz, işaret ve oluş durumlarıyla hayat hep konuşuyor bizimle. Ben bu durumu çoğu zaman oyuna dönüştürürüm, mesela; trafik ışıkları yeşilse aa derim hayat yol veriyor, ya da tıklım tıklım dolu bir deniz kenarında park yeri bulunca hemen bak derim hayat bana her zaman yer verir, yürüyüşte bir kedi eşlik ettiğinde ya da hafif eğilimli bir ağaç bulduğumda da hayat bana eşlik ediyorlarla gülümserim hayata.. Tabi insan hayal kırıklığı içindeyken bazen de kırıyor hayata, nedenlere boğuluyor.. İşte bu da hayatın ironisi aslında.. Hep yeşil ışık yanacak değil ya arada sarı ve kırmızı da yanmalı ki dinlenebilme insan. Bir durup görebilmeli.. İşte o an içinde de bunu anlamayı zorlaştıran duygular kör edebiliyor. Hele zihni labirent kuracak kadar karmaşıksa..
Ve sevgili 2025 en çokta aklımın dehlizlerine daldırdı beni.. Bir teşekkürüm ve bir vedam da buraya aslında.. Gülümsediğim, denizde taklalar attığım, doğum günümde şarkılarla mum üflediğim, arabada dans ede ede şarkılar söylediğim, yollar aşıp yolculuklar yaptığım bir koca yıldı.. Buruk bir vedayla uğurluyorum bu yılı, bu yılda kalması gerekenleri.. Ve teşekkür ediyorum, hatıralarıma ve hatırladıklarıma.. Yeni bir 365 gün başlayacak, dilerim kahkaha ve neşe dolu anılarla hatırlanarak yaşansın..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın