
Süper gücünüz olacak olsa, bu ne olurdu?
Ben buna hep görünmez olmak derdim.. Dilediğimi, daha doğrusu fazlasıyla merak etiğim Vatikan’da bulunan kütüphaneyi görebilmek için..
Bazen sesimiz tamamen duyulmayabiliyor, bazense yarım kalıyor cümleler.. Bunu kalben ne kadar samimi dilediysem görülmeyi umduğum yerlerde, görülmeyi beklediğim anlarda hep görünmez oldum.. Tabi farkına varmak önemliydi. Benimse bu durum zamanımı alacak, almakla kalmayıp beni az biraz hasta edecekti. Bu sonuç kaçınılmaz oldu..
Elbette her gün yeni bir deneyime açık uyanıyoruz. Bu; farkındalık olabilir, acı tecrübeler olabilir, yeni bir duygu ya da eski bir alışkanlık olabilir.. Seçimlerimizi buna göre yapıyor, gün içinde tatmin olup olmamaya bu sayede karar veriyoruz. İletişim kuruyoruz aciz yalnızlığımız kalabalıklaşsın diye..
Elimize süper güç verseler neler yaparızın altında zihin yapımıza dair fazla ipucu yattığı söyleniyor.. Bunlara bakarak kendimize keşifler yapabiliriz. Ama bugün konumuz bir başka..
Ailesel kalıtım, sosyal çevrenin öğrettikleri derken hayatımızı kalıplar üzerine inşa ediyoruz.. Bu sayede; evleneceğimiz eşi, çocuğumuzu yetiştirme biçimimizi, arkadaşlık ilişkilerimizi, hayalimizdeki işi, hayatta geçinmek için mesai harcadığımız işi belirliyoruz.. Son belli, önemli olan yolculuğun kendisi.. İyi kötü, kaliteli ucuz, sadık aldatıcı, sağlıklı toksik demeden (aslında dediğimizi düşünerek) ilerliyoruz. Kişilerin şeytan ya da melek olması önemli değil, Mecnun’un nasıl gördüğü önemli. Burada da iş öğrendiğimiz etiketlere ya da halk ağzıyla yargılara kalıyor.. Sen istediğin kadar melek ol, başkasının yanlış olması ve onun seçilmiş olması bile senin algından dolayı.. Şimdi bu gerçekliği anladıysak bugünkü dersimize gelelim..
Bugün bir şey istiyorum sizden, bu yüzden mümkün olduğunca erken uyandım.. Eski aşkın kalp kırıklığını, bir dostun ihanetini, toplumun değer yargılarını şöylece basalım çuvallara.. Kin, nefret, hayal kırıklığı, öfke, kızgınlık, kırgınlıktan anlık sıyrılalım. Bu tam anlamıyla mümkün olsa her şey rayına oturur biliyorum. İstediğim aslında objektif bakmaya çabalamak..
Önce kendimize, ardından yakınımız olanlara, bize yakın olmak isteyenlere, yakın olmayı istediklerimize ve hayatımızdan çıkmış olanlara.. Objektif olarak ve empati yaparak bir bakalım. Günlük alışkanlık haline gelene etiketler olmadığında da gözümüze aynı mı görünüyorlar? Öyleyse basın yaygarayı devam etsin karmaşa, değilse soft bir şarkı açın ve bırakın hayat bugün sizi dansa kaldırsın..
Belki de dünyayla aramızdaki mesafe bir empati kadardır..
..SEVGİLERİMLE..

Yorum bırakın